Articles by "Komşuma Kendimi Siktirdim"
Komşuma Kendimi Siktirdim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Selam arkadaşlar, bu siteyi uzun zamandır takip eder ve çoğu hikayeleri severek okurum. Benim de başımdan geçen ve halen devam eden bir olayı sizinle paylaşmak istedim. İsmim Zeliha, 29 yaşında, 1,68 boyunda ve 60 kiloda, kapalı bir bayanım. Kapalı derken, kocamın zoruyla kapandım. Bir kızım var 10 yaşında. Sezeryanla olduğu için başka çocuk istemedim. Kocam zorlasa da, ben hep karşı çıktım, bir daha çocuk yapmadım.


Kocam fabrikada vardiyalı bir işte çalışır. Kazancı fazla olmadığı için maddi durumumuz da pek iyi değil, ama geçinip gidiyoruz işte. Kocamla malesef monoton bir hayatımız var. Kendisi 1,70 boyunda ve 95 kiloya yakın. Kendine hiç bakmaz. Ne giyinmesini bilir, nede kadın ruhundan anlar. Ama sorsanız yatakta ondan iyisi yok. Yatakta ise 5 dakika bile sürmez ilişkimiz, sonra da, "Bu kadar uzun kimse yapamaz, benim kıymetimi bil!" diye övünür. İnanın 11 senelik evliliğimde bir kez olsun seksten zevk almadım. Ne doğru dürüst öpüşmesini bilir, nede başka yerlerimi öper sever. Bir kez başka kadınlardan duyduğum için ben ona oral yapmaya niyetlendim, bana söylemediği laf, etmediği hakaret kalmadı. "Öyle şeyleri orosbular yapar, yarın birgün benim de sana yapmamı beklersin!" falan filan...

Bir gün bizim oturduğumuz mahallede bir müstakil ev satıldı. Alan kişiler Türk olduğu için çok sevindim. İnşallah iyi insanlar olur da en azından komşuluk yaparız diye ümit ettim. İsimlerini sonradan öğrendiğime göre, Jale ve Hakan isminde evli bir çift imiş alanlar. Durumları çok iyiye benziyordu, adamın makam arabası gibi koskocaman bir arabası, hanımında da son model bir Jip vardı. Taşınırlarken ben kocama, "Bir hayırlı olsun ve hoşgeldin diyelim, çay, kurabiye, börek falan yapıp yanlarına gidelim. Malum adamlar sabahtan beri taşınmayla uğraşıyorlar!" dedim. Kocam başta mırın kırın etse de razı oldu ve gittik. Jale hanım ve kocası Hakan çok ama çok iyi insanlara benziyorlardı, öyle havalı falan hiç değiller, aksine çok mütevazi idiler. Bize karşı da çok iyi davrandılar ve teşekkür ettiler.

İki gün sonra Jale hanım elinde benim bıraktığım tepsi ve çantayla kapımı çaldı. Güzel bir çiçek almış ve çantayı da çukulata ile doldurmuştu. Jale hanıma, "Neden zahmet ettin, ne gerek vardı..." diyerek içeri buyur ettim ve akşama kadar oturduk, sohbet ettik, çay kahve içtik. O günden sonra çok samimi olduk. Kocam, Hakan'ı beğenmese de ziyaretlerine kocamla beraber gidip gelmeye başladık. Kocam sanırım Hakan'ı kıskanıyordu. Hakan 1,80 boylarında ve çok atletik bir vücuda sahipti. Genelde çok dar gömlek veya tişört giyerdi. Adamdın vücudunda yağ denen bir şey yoktu nerdeyse. Hakan'ın birkaç tane Süpermarketi varmış ve yanında nerden baksan 35-40 kişi çalışıyormuş.

Bir akşam yine onlara oturmaya gitmiştik. Sohbet esnasında konu işten güçten açılınca, Jale bana, "Sen neden çalışmıyorsun Zeliha, eve katkın olur ve en azından evde boş oturmazsın!" dedi. Kocam hemen atladı, "Gerek yok, ben çalışıyorum! Hem kapalı olduğu için ona iş vermezler!" dedi. Jale de kocama, "Eğer isterse bizim Markette kasada çalışabilir. Hem ben de sürekli Marketteyim, beraber gider geliriz, gözün arkada olmaz!" dedi. Akşam evimize dönünce kocamı yalvar yakar ikna etmeye çalıştım. Sonuçta ayda 1.400 Euro maaş alacağım için ikna oldu. Dünyalar benim olmuştu.

Birkaç gün sonra işe başladım. Kızım okula gittiği için sabah 8'den 16'ya kadar çalışıyordum. İşi çok çabuk öğrendim, kasa işi çok kolaydı ve 2 aya kalmadan neredeyse herşeyi biliyor ve her işe yardım ediyordum. Jale ile de çok yakın arkadaş olmuştuk. Birgün sabah yine Jale'nin arabası ile işe giderken, konu evlilikten, mutluluktan açıldı ve sonunda sekse geldi. Jale bana, "Seks hayatınız nasıl gidiyor Şekerim?" diye sorunca ben, "Ehh işte, öyle böyle idare ediyoruz!" diyerek geçiştirdim. Ama o anlatırken ağzım açık kaldı. Kocası ile yaptıklarını anlatırken hem gözünün içi gülüyor, hemde ara sıra kasığını tutup, "Sorma, benimki akşamdan sevişmeye bir başladı mı, sabah saat 3'e 4'e kadar yapar. Aramızda kalsın, Hakan'ınki oldukça büyük, bazen karnıma ağrılar girer, bazen de yürümek bile zor gelir, resmen yürüyüşüm değişir. Üstelik beni yalayarak 1-2 kez Orgazm etmeden asla girmez bana!" dediğinde bende film koptu. "Yalar mı? Nasıl yalar?" diye sorduğumda, Jale başladı gülmeye ve "Nasıl yalayacak, amımı götümü, her tarafımı yalar! Hele bazen 69 oluruz, bu en sevdiği pozisyon, işte o zaman yarım saate yakın o beni, ben de onunkini yalarım!" demez mi. O gün iş yerinde çalışırken aklım başımda değildi, sürekli Jale'nin anlattıklarını düşünüyordum.

Pazartesi sabah birlikte işe gitmek için yine Jale'nin arabasının yanına indim. Jale evden çıktığında yürüyüşü değişmişti, resmen bacakları ayrık ayrık ve zorla yürüyordu. Bana gülümseyip, "Günaydın!" dedi. Arabaya otururken altına küçük bir yastık koyunca, "Hayırdır ne oldu, hasta mısın, istersen sen gelme ben otobüsle giderim!" dedim. Jale, "Yok canım birazdan geçer popomun sızlaması, dün gece Hakan yine coştu ve son olarak arkadan yaptı, oranın da hastası, girince çıkmak bilmiyor!" dedi ve güldü. "Arkadan derken?" diye sorunca, "Ahh Zeliha, sen de bu yaşına gelmişsin, genç kız gibi soru soruyorsun. Arkamdan yaptı, yani götümden sikti, şimdi anladın mı?" dedi. Ben şaşkınlıkla, "Gerçekten mi?" diye sorunca, "Niye inanmıyorsun kız, kocan seni hiç arkadan yapıyor mu?" dedi. Ben de nasıl oldu bilmem ama, "Bırak arkadan yapmayı, önden bile doğru dürüst yapmaz!" dedim. "İlahi Zeliha, tam bir alemsin valla!" dedi ve gülüştük, devam ettik yolumuza.

O günden beri ailecek bir araya gelmelerimizde gözüm hep Hakan'ın önüne kayıyordu. Pantolonun önü öyle şişkin duruyordu ki, içim bir tuhaf oluyordu. Ama Hakan'ın da ara sıra bana baktığını yakalamıştım. Utanıp başka yere baksam da, genelde mutfağa gidip gelirken götüme baktığını hissediyordum. Günlerim artık daha bir değişik geçiyordu, kocamı aldatmak asla aklımdan geçmiyordu, ama kaçamak bakışlarla halen Hakan'ın önüne bakmaya devam ediyordum. Ve hayaller kuruyordum...

Yaz tatili vakti geldi. Ben Markette işe başlamadan çok önce kocam çalıştığı Fabrikadan 3 haftalığına izin almıştı, birlikte Türkiye'ye gidecektik. Ama şimdi benim durum değişmişti. Markette herkes eski çalışanlar olduğu için millet izinini ayarlamış, ama bana izin yoktu. Samimiyetimizi kullanıp özel bir muamele de istemedim. Hakan abi de, "Zeliha, söz, seneye yaz tatilinde sana 4 hafta izin vereceğim, bize yardımcı oldun bu sene, ben de unutmam bu iyiliğini!" dedi ve teşekkür etti. Ben artık kocama, "Siz bensiz gidin memlekete!" demek zorunda kaldım. Kocamla kızımı taksiye bindirdik ve havaalanına gittiler. Akşam Türkiye'den aradı kocam ve "Bizi merak etme, sen kendine dikkat et, biz babamlarla iyiyiz burda!" dedi.

Ertesi sabah işe giderken, Jale, "Kızımla 2 hafta okulu ile tatile gidiyoruz. Velilerden iki kadın da gitmesi lazımmış, ben de bu sene tatile gidemiyorum diye kabul ettim! Zeliha bak buralar sana emanet. Hakan yemek ve çamaşır işinden anlamaz, ben sana bir anahtar vereyim, bizim eve de bakar ol, ama lütfen kızma ve sana 1 maaş da ikramiye verelim, yoksa Hakan kabul etmez!" dedi. Ben, "Seve seve yaparım, ikramiyeye ne gerek var!" desem de, Jale ısrar edince extra maaşı kabul ettim.

Bir gün sonra Jale'yi kızı ile havaalanına Hakan abi götürdü. Hakan abi genelde akşamları eve saat 19-20 arası gelirmiş, ben de o gün işten çıktım doğru Hakan abilere geçtim. Evi toparladım, bir güzel de yemek hazırladım. Masayı hazırladım ve çıktım. İkinci gün yine mesaiden sonra onların eve gittim, yemek yaptım, masayı hazırladım, tam çıkmak üzereyken Hakan abi erkenden geldi. "Zeliha dünkü yemek harika idi, ellerine sağlık, ben alışkın değilim öyle güzel yemeklere, Jale pek anlamaz, bak beni şişmanlatacaksın onlar gelene kadar!" diye takıldı.

"Afiyet olsun!" deyip çıkacakken, "Zeliha nereye? Otur, beraber yiyelim, sen de yalnızsın ben de, bir tencere yemeği kim yiyecek?" diye ısrar edince, birlikte yemeyi kabul ettim. Yemek yerken Hakan abiyi Jale aradı, yarım saat konuştular. Yemekten sonra Hakan abi, "Zeliha oldu olacak bir de çay demle de içelim!" deyince, kıramadım çayı da demledim. Tam çaylarımızı salona götürmüştüm ki kocam aradı. Hakan abiye sessiz olmasını işaret edip, telefonu açtım. Kocam, "Nerdesin?" diye sorunca, "Evdeyim!" dedim. Kısa bir konuşmadan sonra kapattı telefonu. Hakan abi gülerek, "Niye burda olduğunu söylemedin Zeliha?" dedi. Ben de, "Neme lazım, yanlış anlar, bana kızar!" dedim. "Zeliha bozulma ama senin kocan biraz yabani! Birbirinizden ayrısınız ve seninle 1 dakika bile konuşmadı ve ilk sorduğu şey de 'Nerdesin?' oldu!" dedi. "Aman Hakan abi, bu böyle gelmiş, böyle gider, malesef değişmez, haklısın kocam odunun teki!" dedim.

Çaylarımızı içerken Hakan abi, "Ben üzerime rahat bir şey giyeyim, oturur sohbet ederiz, nasıl olsa artık arayan soran olmaz!" dedi. Üzerine bir tişört ve spor pantolonu ile geldi içeriye. Ama eşofman tarzında giydiği şey çok ince olduğu için önündeki şişkinlik çok net görünüyordu. Sohbete başladık, çay kahve derken saat 22:00 olmuştu. Ben artık gitmek için müsade istedim. Hakan abi, "Zeliha yarın Pazar iş yok, otur. Hem uykun gelince geç misafir odasında yat. Korkacak bir şey yok, yabancı mıyız?" deyince ben gaza geldim, "Yoo niye korkayım, korkmuyorum, ama ben gideyim!" dedim. Hakan abi, "Bak sen de ben de yalnız oturmaktansa sohbet ederiz biraz daha!" diye ısrar edince kıramadım.

Ben gitmekten vazgeçince, Hakan abi kilere indi ve bir şişe beyaz Şarapla yukarı geldi tekrar. "Zeliha hiç Şarap içtin mi?" dedi. "Hayır içmedim, hem alkol günah degil mi?" dedim. "İlahi Zeliha, Şarap alkol değil ki, üzüm suyu. Gel felekten bir gün çalalım, aramızda kalır, söz! Jale bunu çok sever, ama eğer sen yok ben içemem, bana ağır gelir diyorsan, içme!" dedi. O sırada yine gaza geldim, "Jale içiyorsa bana niye ağır gelsin ki, tamam içelim!" dedim. Kalktı slow bir müzik açtı ve iki bardak getirdi. İkimize de yarımşar kadeh doldurdu (Şarap öyle içilirmiş sonra öğrendim) ve sohbete koyulduk yine...

Üçüncü kadehten sonra başımın döndüğünü hissettim, vücudumun heryerini ateş basıyordu sanki. Hakan abi de, "Bak yanakların kızardı, istersen fazla içme!" dedi. Ben de gülerek, "Haklısın, her tarafımı ateş bastı, nasıl üzüm suyuysa bu Şarap!" dedim. O sırada Hakan abi, "Dur ateşine bir bakayım!" diyerek karşı koltuktan kalktı, yanıma oturdu. Elinin dışı ile yanaklarıma temas edip, "Valla haklısın, yanakların ateş gibi yanıyor resmen!" dedi ve güldü. Sonra da, "Biliyor musun, yanakların kızarınca daha tatlı oldun!" deyince utandım, yüzümü çevirdim. Hakan abi, "Utanacak bir şey yok Zeliha, gerçekten güzel oldun, zaten güzel bir kadınsın, ama böyle daha güzel oldun! Ama istersen eşarbını ve üzerindeki ceketini çıkar, yoksa havale geçireceksin!" deyip gülümsedi.

Eşarbı çıkardım, saçlarımı serbest bıraktım (Saçlarım nerdeyse kalçalarıma kadar uzundur). Sonra ceketi de çıkardım. Altımda sıfır kollu ve daracık tişört olduğunu unutmuşum. Göğüslerim oldukça büyük ama dik olduğu için, Hakan abi, "Offf Zeliha, böyle bir güzelliği neden saklıyorsun?" dedi. Ben yine utanıp, "Aman, sanki güzel olsam ne olacak, kıymetini bilen olmadıktan sonra!" dedim. O sırada Hakan abi saçlarımı kafamdan aşağı ta kalçalarıma kadar okşayıp, "Bu güzelliğin kıymetini bilmeyeni vurmak lazım, nasıl bilmez ahmak kocan?" dedi. Eli kalçamın üzerinde kaldı. Kalçamı okşamaya başlayınca, "Hakan abi yapma lütfen..." diyerek döndüm. O sırada yanağımdan öyle sıcak öptü ki, bir tuhaf oldum. Bir yandan hoşuma gitmişti, bir yandan da, "Abi yapma lütfen..." demeye devam ediyordum.

Boynumu, boğazımı öpmeye, kulak mememi emmeye başladı. Sonra kulağıma, "Şarap da aramızda kalacak, bu yaptıklarımız da, ben artık dayanamıyorum, lütfen kırma beni Zeliha!" dedi. Bedenim titriyordu resmen. Ağzım, "Yapma!" dese de, içimden devam etmesini umuyordum. Yavaşca arkamdan tişörtümü çıkarttı ve hemen sütyenimi de açtı, önüme geçti. Ben, "Abi yapma..." dedikçe göğüslerimi ve meme uçlarımı emiyordu. Bacak aram resmen ıslanmıştı, ne oluyordu bana, arzularıma karşı koyamıyordum...

Salondaki koltukları çok genişti, yatak gibiydi nerdeyse. Beni yatırdı ve eteğimle külotumu çıkarttı. "Yapma abi..." desem de, bacak arama yumulmuştu bile. Ordan sonra bende Film koptu. Amımı öyle bir yalıyordu ki, dilini içine sokarak, am dudaklarımı tek tek emerek, klitorisimi dudaklarının arasında sıkıştırıp sündürerek. Bana birden bir titreme geldi, ölüyorum sandım ve amımdan resmen sular akmaya başladı. Orgazm dedikleri bu olsa gerek. İnanın yarım saate yakın yaladı amımı ve o yarım saatte 3 kez Orgazm oldum. Bulutlarda uçuyordum resmen. 11 yıllık evliydim, ama bu duyguyu daha önce hiç yaşamamıştım.

Sonunda doğruldu, beni kucağına aldı ve ikinci kata çıktık. Ben kucağında, bir yandan dudaklarımı emiyor, bir yandan merdiven çıkıyordu. Bu nasıl bir adam böyle diye düşünürken yatak odasına geldik. Koskoca bir yatakları vardı, yatırdı beni. Ve önümde soyunmaya başladı. Boxerini çıkarınca nerdeyse dilimi yutuyordum. Aman Tanrım, o nasıl bir yaraktı öyle, uzunluğu nerdeyse bileğim kadar ve başı kalın mı kalın. Jale demek ki, "Hakan'ınki oldukça büyük!" derken abartmamıştı.

Hakan yarağını ağız hizama getirip, "Şimdi de senin hünerlerini görelim bakalım!" diye dudaklarımın arasına doğru dayadı. Sıra bende idi, beni böyle dili ve ağzı ile 3 kez Orgazm eden adama mümkün mü yok demek. Yarağını yalamaya başladım. Ama kafası bile ağzıma sığmıyordu, zorlanıyordum iyice. Acemice ve korku içinde elimden geldiği kadar yaladım...

10 dakika geçmeden, Hakan, "Şimdilik yeter bu kadar! Şimdi de amının hünerlerine bir bakalım!" deyip yarağını ağzımdan çekti. Yatağa yanıma sırtüstü uzanıp, "İlk seferinde gel sen üzerime canım!" dedi. (Kocam beni sikerken hep altına alırdı). Üzerine çıktım, am dudaklarımla Hakan'ın göbeğine yapışmış yarağı üstünde ileri geri giderek, am sularımla resmen yıkadım yarağını. En sonunda yarağı başından tutup ıslak amımın ağzına yerleştirdim. Amım o kadar ıslak olmasına rağmen sırf o kocaman başını içime alana kadar öldüm nerdeyse. Ama Hakan hiç alttan hareket etmiyor, "Aşkım sen kendin ayarla, yavaş yavaş. Hepsi girince biraz acır belki, ama sonra alışırsın!" diyordu. Ona söylemesi kolay, o yarak sonuçta bana giriyordu. Amım yırtılıyor sandım, ama sonunda yarısını almıştım ve artık durmak niyetim de yoktu. Biraz daha, biraz daha derken sonunda taşaklarına kadar oturdum. Yarağını sanki midemde hissediyordum. Yarağı komple içimde iken hiç kımıldamadan, 10 dakikaya yakın sadece öpüştük. Sonunda dayanamadım ve hafiften kalkıp oturmaya başladım...

Tanrım bu ne güzel bir şeydi böyle, amımın duvarlarında kalın yarağının damarlarını hissediyordum. Amım yarağına alıştıkça alıştı ve benim hareketlerim de daha bir serileşti. Gittikçe hızlanan bir tempoyla kalkıp oturuyordum artık. Kocamdan alışık olduğum için bitecek korkusu ile, bir ara çok hızlanmışım. Hakan, "Aşkım acele etme, daha sabaha kadar vaktimiz var, sabaha kadar o senin, elinden alan yok, tadını çıkar!" demesi ile yavaşladım.

15-20 dakika sonra Hakan beni üzerinden indirip altına aldı, bacaklarımı omzuna attı. Yarağını amıma tek seferde köküne kadar sokunca tekrar yırtılıyorum sandım. O esnada öyle bir bağırmışım ki, nerdeyse tüm mahalleyi ayağa kaldıracaktım. Hakan, "Aşkım sakin ol, adam öldürüyorum sanacaklar!" diye güldü. "Gülme aşkım, o yarak sana girse ölürsün valla!" dedim. Ufak ufak hızlanarak pompalamaya başladı. Artık Orgazmlarımı saymaktan vazgeçmiştim. Ama bende tam yine bir titreme başladığında Hakan iyice hızlandı. Ben yeniden Orgazm olurken Hakan da boşaldı. (Kocamla hiçbir zaman aynı anda boşalmamıştım). İçime Hakan'ın dölleri bahçe hortumundan akar gibi akıyordu. Birbirimize kenetlendik ve içimden çıkmadan beni üstüne aldı.

İyice yorulmuş ve mayışmıştım. Hakan altımda ve yarağı içimde, bir saate yakın uyumuşum. Hakan'ın alttan amıma pompalamasıyla uyandım. Dudaklarına dudaklarımı verip öpüştükten sonra, "Sen nasıl bir insansın böyle, halen mi sikiyorsun beni?" demem gülüp, "Evet, doyamıyorum sana!" dedi ve beni üstünden indirdi. Beni dört ayak pozisyonuna alıp arkama geçti. Yine sikecek diye beklerken, başladı hem amımı hem götümün deliğini yalamaya. Böyle bir zevk yok dünyada, perişan oldum.

Sonunda götümün deliğine okkalı bir tükürük bırakıp, o koca yarağını götüme dayadı. Niyetini anlamıştım, götten sikecekti beni. Telaşla, "Hakan yapma kurban olayım, oraya girmez, ölürüm valla, hem ordan daha hiç yapmadım!" desemde, Hakan'ı durdurmak imkansızdı.

Ama ne kadar denediyse de girmedi. Komodinden kreme benzer bir şey aldı ve bu sefer hem yarağını, hem götümün deliğini kremledi. "Aşkım kasma kendini, ben bu götü sikmezsem uyuyamam, kasarsan acır, serbest bırak kendini!" dedi. En sonunda yarağının kafasını götüme öyle bir geçirdi ki, dudağımı ısırdım, gözümden yaş geldi. Hakan, "Bak aşkım kafasını aldın işte, gerisi kolay!" dese de ben ölüyordum acıdan. Yarağının kafası götümde hareketsiz beklerken bir yandan da amımı okşamaktan alamıyordu kendini. Amımı okşadıkça ben gevşedim ve sonunda milim milim de olsa, o koca yarağı götüme tam almıştım. Yavaş yavaş acı geçti ve o koca yarak götüme girip çıktıkça resmen zevk almaya başladım. Tabii amımı da sürekli okşamaya devam etti. Yarım saate yakın götümü sikti ve en sonunda içime boşaldı. Yarağını götümden çıkarmadan yan yatırdı beni, 66 pozisyonunda arkamdan bana sarıldı ve uykuya daldık...

Sabah bir uyandım ki, o koca yarağı halen götümde. Yavaşça kendimi çekip yataktan kalktım. Duşa gidecektim, ama yürümekte zorlanıyordum. Jale'nin yürüyüşünün bazen neden öyle değiştiğini şimdi çok iyi anlıyordum. Duşumu yaptım. Kahvaltıyı hazırladım ve Hakan'ı uyandırdım. Yüzünde bir gülümsemeyle beni öptü ve "Aşkım harikaydın dün gece! Artık bizimkiler gelene kadar buradasın, hiçbir yere göndermem seni!" dedi...

O günden beri artık sikişmeden duramıyoruz. Fırsat buldukça, arabada, depoda, bazen de Otelde beni sikmeden bırakmıyor. Seni çok seviyorum koca yaraklım ve o yaraksız yaşamak istemiyorum!

Ankara Etimesgut tarafında oturmaktayız. Ailemle beraber kalıyorum. Güzel ama sıradan bir yaşantım var. Lise biteli 3 sene oldu, üniversite sınavına 1 kere girdim olmadı, birdaha da hazırlanıp girmedim. Teyzemin bir boyama kursu var, orada çalışıyorum. Buna çalışmak denmez ama, işte öyle gibi görünüyorum. Günlerim bu şekilde geçip gidiyor. Kendimden bahsetmek gerekirse, 21 yaşındayım, esmerim, saçlarım omuzlarımda, çok uzun boylu olmayan, etrafından hoş ve şirin bilinen, güzel bir genç kız olduğumu düşünüyorum. Aşk ve seks hayatıma gelirsek, bu güne kadar 3 sevgilim oldu. 3'üyle de seviştim, fakat bakireyim, 3'üne de sadece götten verdim. Ama bende en çok iz bırakan 3'üncü sevgilim, yani İbrahim olmuştu.


İbrahim Sosyal Medyada ortak arkadaşlarımız sayesinde beni eklemişti. 2-3 ay sonra buluştuk, görüşmeye başladık. Öyle sempatik, öyle tatlı bir adamdı ki, tavladı beni ve yaklaşık 10 ay çıktık. 29 yaşında ve dul olmasına rağmen, her lafı ve hareketi beni büyülüyordu, ona abayı yakmıştım. Fakat 10 ay kadar sonra aramız bozuldu. Başka bir kadın yüzünden aramızdaki diyalog çirkinleşmeye başlayınca konuşmayı bitirdik, uzaklaştık birbirimizden. Görüşmediğimiz bu 5 ay benim için zor geçmişti, halen aklım fikrim ondaydı. Ondan başkasına ne ısınabiliyordum, ne de dokunabiliyordum. Birçok yakışıklı ve sempatik erkek çıkma teklif ediyordu, fakat hiçbirini umursamıyordum. Birtürlü İbrahimi aklımdan atamıyordum, sürekli nette olsun, normalde olsun, ondan haberler alıyor, takip ediyordum...

Artık bana dönmesinden umudumu kestiğim birgün, İbrahimden bana bir mesaj geldi. Nasıl olduğumu, beni aylardır merak ettiğini söylüyordu. Şok olmuştum ve çok büyük bir sevinç ve heyecan yaşamıştım. Sitemler, laf sokmalar derken, 2 ay süre boyunca, bana çektirdiklerini burnundan getirdim. İbrahim benden vazgeçemiyordu. Sonunda dayanamadım ve tekrar görüşmeye başladım. Birkaç kere de seviştim yeniden onunla. Tamamen kafam rahat, sevdiğim adamın tadına varıyordum...

Oturduğumuz sitede, tam karşı dairemiz yazdan beridir boştu. Bir sabah ben işe giderken baktım ki eşyalar taşınıyor. Taşınanlar kimdir, necidir bilmiyordum. Kapıcı abiyle konuştuğumda, taşınanların 2 çocuklu bir aile olduğunu ve İzmirden geldiklerini öğrendim. Merdivenlerden mesaj yazarak iniyordum ki, apartmanın girişinde 30 yaşlarında, yakışıklı, çok bakımlı, janti, kendi halinde hoş bir adam sigara içiyordu. Sigara içişi dikkatimi çekti, çok sexy üflüyordu dumanı. Gülümseyerek selam verip yanından geçtim ve işime gittim.

Akşam eve geldiğimde annem mutfakta yemek yapmış, "Nihan gel kızım, şu yemekleri karşıya götür, yeni taşındılar, şimdi yemekleri yoktur." dedi. Tepsiyi aldım ve karşı zili çaldım. Tedirgindim, kimdir, necidir bilmiyorum sonuçta. Kapıyı başı kapalı, çirkin sayılmayacak, balık etli bir bayan açtı ve gülümsedi. Tepsiyi verdim, "Hoşgeldiniz, hayırlı olsun..." falan dedim. Teşekkür etti. Biz kapıda sohbet ederken, o sigara içen adam geldi. Kocasıymış. Bana, "Merhaba!" diyerek içeriye geçti. Kadına, "Tabakları sonra verirsiniz artık..." diyerek ben ayrıldım. Daha sonraki günlerde onlarla ailecek samimiyetimiz arttı, akşamları çaya gelip gidiyorduk birbirimize. Sonradan öğrendik ki, 6 senelik evlilermiş, 2 çocukları var, ikisi de erkek. Kadının adı Seda, adamınki Mehmet'ti. İlerleyen günlerde Seda ablayla annemin samimiyeti de arttı. Annemi ablası olarak görmeye başladığı için, herşeyinden rahatça bahsediyordu.

Birgün yine işten geldim, banyoya girdim. Banyodan çıktığıma Seda ablanın ağlayarak anneme birşeyler anlattığını duydum. Mehmetle arasının kötü olduğunu, cinsellikten bıktığını, kocasının hergün hergün sikiş istediğini, aybaşılı olduğu zaman da arkadan istediğini, vermeyince de evde huzursuzluk olduğunu anlatıyordu. Şaşırmıştım, ama o adamdan bunu beklerdim. Karizmatik bir adamdı, sesi olsun, bakışı olsun sikici bir tipti. Seda ablayla görücü usulu evlenmişler, yani aşk evliliği değildi. Zaman zaman kavgaları da oluyordu, hem de büyük kavgalar...

Zamanla Mehmedin bana tavırlarının farklılaştığını farkettim. Laf arasında, kimse görmeden duymadan, beni övüyor, "Çok şık olmuşsun Nihancığım, nereye böyle? Etrafındaki erkekler çok şanslı!" gibi şeyler söylüyordu. Bunlar da benim hoşuma gidiyor ve bilerek onu azdırıyordum, farkında değilmişim gibi önünde eğiliyordum, memelerimi sergiliyordum, çıldırtıyordum onu. Bir gece Sosyal Medyadan bana yazdı. Şaşırmıştım, uzun süredir Sosyal Medya hesabımda ekli olduğu halde hiç yazışmamıştık. Bana, "Neden uyumadın daha? Sıcaktan mı?" gibi şeyler yazıyor, konuyu sekse getirmeye çalışıyordu. Fakat ben anlamazdan geliyordum. Bu yazışmalar bir süre böyle devam etti, ama istediğini alamıyordu birtürlü.

Bir seferinde sabah 8'de sınavım vardı. Uzak bir mesafeydi, Gölbaşına doğru bir yerdeydi sınav merkezi. Annem, "Mehmet abin bıraksın seni." diye rica etti. Mehmet fırsatı kaçırır mı, tabi kabul etti. Bindik arabasına, hareket ettik. Ne o konuşuyordu, ne de ben. Saat sabahın 6'sı zaten, ikimiz de uykuluyuz. Erkekler sabahları azgın olur derlerdi de inanmazdım, hakikaten de siki kalkıktı. Ben ön koltukta uyur gibi yapıyordum ve sikine bakıyordum. Mehmet de çaktırmadan bacaklarımı süzüyordu. Bacaklarımı hafiften araladım. Mehmedin soğuk terler döktüğünü farketmiştim. Ateşlendim iyice, amcığım sup sulu olmuştu. Benim uyuduğuma inanması için elimden geleni yapıyordum. Elini bacağıma götürmesi uzun sürmedi. Gözümü açıp bir tokat patlattım ve "Sen ne yapıyorsun böyle ya? Delirdin mi? Birde evlisin, yazıklar olsun!" diye bağırdım.

O ise, "Bırak şimdi bu ayakları orospu, yanıyorsun yavrum sen, anlamadım mı sanıyorsun, ateşli bir piliçsin, inkar etme, aylardır delirtiyorsun beni!" dedi. "Durdur arabayı, inmek istiyorum!" dedim. Arabayı kenara çekip dudaklarıma bir yapıştı, aman Tanrım, o nasıl bir öpüşme, somuruyordu dudaklarımı resmen. Gömleğimin düğmelerini koparırcasına açtı. Memelerimi, hiç meme görmemiş gibi somurması beni delirtti. Ben bırakmıştım kendimi, sadece kısık kısık, "Yapma!" diyordum. Ama onun umurunda değildi. Memelerimi 10 dakika falan emdi, elini de eteğimin altından küloduma soktu, amcığımı okşuyor, parmağını hafif hafif sokuyordu. Zevkten inliyordum. Sınav falan aklımızdan uçup gitmişti. Sabah sabah arabayı yolun kenarına çekmiş, sevişiyorduk resmen. Şükür ki camlar siyah filmliydi de gelen geçen birşey görmüyordu...

Ben artık ne olacaksa olsun deyip bıraktım kendimi ona. Mehmet işini biliyordu, delirmiş gibi öpüyor, okşuyor, mıncıklıyordu beni. Zevkten deliriyordum. (Şuan bunları yazarken bile yeniden ateşlendim!). Bana bakire olup olmadığımı sordu. "Bakireyim!" dedim. Şaşırmıştı, "Ne yani, bugüne kadar hiç sikişmedin mi?" diye sordu. "Sikiştim sikişmesine de, arkadan!" dedim. Gülümsedi, hoşuna gitmişti, "İyi iyi, o harika götünü sikme sırası bende!" dedi. Fermuarını açıp, önce sikini ağzıma verdi ve ağzımı sikti bir süre. Harikaydı, damarlı kocaman bir yarağı vardı. Yarağını emerken içimden de Seda orospusu çok şanslı diyordum...

Derken arabanın koltuğunu yatırdı ve beni yan uzattı, külodumu dizlerime kadar sıyırdı. Kendisi de arkama gelip yanaştı, sikini eline alıp am suyumu göt deliğime yayıp, sikiyle götümün deliğini zorlamaya başladı. Yarısı girmişti ki, kendisi de kısık kısık inlemeye başladı. Hafif hafif gidip gelirken, "Uzun senelerdir böyle göt sikmedim yavrum!" diyordu. Derken aniden bir soktu ki o kocaman sikini, tamamını kökledi. Ölüyorum sandım. Hayvan herif götümü öyle bir sikmeye başladı ki, delirmiş gibiydi, "Acıyor, yavaş!" dememe rağmen durmuyordu. Hırsımdan ağlayacaktım nerdeyse, ama yapacak birşeyim yoktu, kendim istemiştim bunu, mecbur katlanacaktım. Götüme pompalarken amımı da okşuyordu. İnanılmaz tahrik olmuştum. Deli gibi götümde gidip gelirken inliyor, "O dapdar götünü yerim senin, karım ol benim, hep sikeyim seni, ateşli yavrum benim, ohhh bebeğim!" diyerek sikiyordu götümü...

Götümü sikerken amımla da oynadığı için, bir süre sonra ben manyaklar gibi boşalıyordum. Eline sızan am sularımdan o da çok tahrik oldu ve birden böğürerek fışkırttı döllerini götüme. Bir süre nefessiz kaldık o şekilde. Kendimize gelince hemen toparlandık. Hiç konuşmuyorduk. Bir sigara yaktı ve direksiyona geçti. Bu arada sınav saatim de geçmişti, yetişmemiz mümkün değildi, döndük, tekrar Ankaraya doğru yol aldık...

Mehmetle diğer günlerde de gizli saklı elleşmelerimiz, öpüşmelerimiz devam etti. 2 aydır götümü yeniden sikmek için deliriyor, fakat vermiyorum :) Çıldırmak üzere. Bunları yaşayacağımı düşünmezdim, ama oluyormuş. Güzel de oluyormuş...

 Aradan yıllar geçmesine rağmen o anları unutamıyor ve inanılmaz zevkler alıyordum. Geçen bu zaman sürecinde aklıma takılan bir başka konuda, Soner abinin benimle ilgili hisleriydi. O kendisinden 5 yaş küçük ve cinsel deneyimi olmayan bir kıza mastürbasyon yaptırırken nekadar zevk almıştı acaba? Yıllarca hep bunu merak ederek yaşadım.

Artık evli bir kadındım ve hayatımda bazı sorumluluklar vardı. Kocamla çok mutluydum, her nekadar bazı geceler yataktaki erkeğin Soner abi olduğunu düşlesem de, kocamla evli olmak harika birşeydi. Evliliğimizin ilk 2 senesi maddi zorluklarla geçti. Kirada geçen zorlu 2 yılın ardından, kocamın ailesinin de desteğiyle bir ev aldık ve taşındık. Güzel bir evdi. Çocukluğumun ve evliliğimin ilk 2 yılının geçtiği yoksul semtlerden kurtulmuş, daha lüx bir semte, İzmir’in denizle iç içe güzel semti Küçükyalı’ya taşınmıştık. Evimizin balkonundan görünen güzel körfez manzarası ve sabahları içimizi açan deniz kokusuyla, kocamla günlerimiz mutluluk içinde geçiyordu.
Komşuluğun olmadığı bir yerde yaşamak, benim gibi insanların iç içe olduğu kenar semtlerde büyümüş bir kadın için biraz garipti belki, ama yine de hayatımdan memnundum. Komşusuzluktan sıkılmışken, apartmana giriş çıkışlarda selamlaştığım Eda hanım adındaki, benden 10 yaş büyük bir bayan içimi ısıtıyor, beni yaşadığım eve dahada bağlıyordu. Güler yüzlü, sevecen bir hanımdı ve onla sohbet etmek hoşuma gidiyordu. Defalarca birbirimizi davet etmemize rağmen, bir türlü gelip gitmek kısmet olmamıştı. Bu durum benim evde yumurtanın kalmadığı bir gün, Eda hanımdan ödünç yumurta almaya gitmemle son buldu. Bir kat altımızdaki evlerinin kapısına giderek kapıyı çaldım. Sanırım evde kimse yoktu, çünkü kapı açılmamıştı. Tam tekrar eve çıkıyordum ki, kapının tıkırtısıyla arkamı döndüm…
Kapı açıldığında biraz şaşkındım, çünkü kapıyı (sonradan 18 yaşına yeni girdiğini öğrendiğim) Serhat açtı ve “Buyrun?” dedi tebessümle. “Merhaba, Eda hanıma bakmıştım ben ama…” dedim. “Annem evde yok abla, markete kadar gitti, birazdan gelir!” dedi. Ben de, “Tamam canım, ben üst komşunuzum, yeni taşındık, adım Merve, daha sonra uğrarım, tekrar teşekkürler!” dedim. “Oldu abla, söylerim anneme!” dedi ve kapıyı kapattı. Güler yüzlü, kendince yakışıklı bir çocuktu Serhat, ilk görüşte kanım kaynamış, sevmiştim keratayı. Eve geldiğimde aklımda markete gidip yumurta ve diğer ihtiyaçlarımı almak vardı. Üstüme birşeyler giyip gideyim diye düşünürken, kapım çaldı. Kapıya koşup baktığımda, kapıdaki Eda hanımdı. Dışarı çıkmak için hazırlandığımdan altım giyinik olmasına rağmen üstümde sütyenimle geziyordum, “Bir saniye!” diye seslenip, kapıdan göğüslerim görünmeyecek şekilde sadece başımı çıkararak, “Pardon Eda hanım, giyiniyordum da, üstüm çıplak… Gelin siz, buyurun!” dedim.
Eda hanım gülümseyerek, “Önemli değil… Bana gelmişsiniz, Serhat söyledi.” dedi. “Evet evde yumurtam bitmişti de, o yüzden rahatsız etmiştim. Ama şimdi ben de markete çıkmak için giyiniyordum.” dedim. “Aaa, lafı mı olur canım, komşuyuz şurda, ben getireyim hemen, hem market kapanmıştır artık, boşuna gidersin!” dedi. Aslında gerçektende saat geç olmuştu, market akşamları saat 8.30 – 9 gibi kapanıyordu. “Peki ozaman, sağolun, ama olmadı böyle…” dedim. “Önemli değil, ben getiririm birazdan!” deyip aşağı kata yöneldi. Ben de kapıyı tam kapatmadan, üstüme birşey geçirmek için odama geçiyordum ki, odama girer girmez, Eda hanım koşar adım kapıya gelmişti bile, kapıyı tıklattı. Ben de, “Buyur buyur, kapı açık!” diyerek yine sütyenimle odamdan çıktım. Ama birden şok geçirmiştim. Çünkü gelen Serhat idi ve beni sütyenimle göğüsler fora bir şekilde görmüştü. Birden, “Ayy pardon!” diyerek, ikimiz de özür diledik ve ben odama kaçtım. Serhat da kafasını öbür tarafa çevirerek beklemeye başladı…
Hemen elime ilk geçen Body’yi üstüme geçirip dışarı çıktım. Serhat hemen, “Özür dilerim abla, sen gel içeri deyince ben de girmiş bulundum, annem yumurta yolladı!” deyip yumurtaları uzattı. “Asıl ben özür dilerim ablacığım, annen sandım seni!” dedim. Serhat ta tekrar, “Pardon abla!” deyip, geldiği gibi yine koşar adım evine gitti. O yaştaki çocuğa resmen göğüs şovu yapmıştım elimde olmadan. Ama benim üzüldüğüm konu o değil, çocuğu utandırmış olmamın verdiği burukluktu.
Aradan geçen zamanla, Eda hanımla samimiyetimiz ilerlemiş, artık ona abla diye hitap etmeye başlamıştım. Eda ablanın kocası genç yaşta vefaat etmişti ve oğlu Serhatla yaşıyorlardı. Eda abla bir muhasebecinin yanında çalışıyordu. Serhat ise Liseye gidiyordu. Okul tatil olduğu için Serhat evde yalnız kalıyor ve babasının erken vefaatı sebebiyle, insanlarla fazla konuşmayan, içine kapalı bir genç olarak zamanını geçiriyordu. Anlayacağınız çok az arkadaşı vardı ve tekbaşına Bilgisayar başında zaman geçiriyordu. Eda ablayla artık samimiyetimiz ilerlediği için, bana, bazı günler o yokken evine gidip Serhat’a yiyecek birşeyler hazırlayabilirmiyim diye sormuştu. Ben de, “Olur abla, ne olacak elime mi yapışacak!” diye kabul etmiştim.
Ertesi gün öğlen alt kata inip Serhat’a birşeyler hazırlamak kapıyı çaldım. Serhat açtı kapıyı, “Merhaba Merve abla, gel buyur, yemek işi sana kaldı ha, annem söyledi, zahmet olacak!” dedi. Ben de, “Yok canım olur mu öyle şey!” deyip içeri girdim. “Ne istersin? Ne hazırlayım sana?” dedim. Kıymalı makarnaya bayılırmış, yapmak için mutfağa girdim ve “Sen bak işine, ben hazırlarım!” dedim. Serhat teşekkür edip odasına gitti.
Yemeği hazırlamıştım. Serhat’a seslendim, “Serhatçığım makarna hazır, istediğinde yiyebilirsin, ben çıkıyorum eve!” dedim. Ama içerden cevap gelmedi. “Serhat?” diye ikinci seslenmemde de karşılıksız kalınca, usulca yarım açık olan kapısından içeri baktım. Serhat yatağına uzanmış, gözleri kapalı, kulağında kulaklıkla müzik dinliyordu. Üstündeki kolsuz tişörtten, yaşına göre kaslı kolları ve altındaki şorttan belli olan önündeki kabarıklık, yıllar önce Soner abiyle yaşadığım günleri aklıma getirmişti ve içim bir hoş olmuştu birden. Ses çıkarmadan bir süre izledim ve sonra kapıdan içeri bir adım girip, biraz daha yüksek bir sesle, “Serhattt!!!” diye seslendim. Bu kez duydu ve “Merve abla kusura bakma müzik dinliyordum!” deyip ayağa kalktı. Kalkmaz olaydı, ayağa kalkmasıyla birlikte, önünde, şortundan dışarı çıkmak istercesine duran o kabarık yarağı gözüme çarptı ve beni mahfetti. Gerçekten de Serhat’ın yarağı çok büyük görünüyordu. Yıllardır kocamla çok mutluydum, sex hayatımız da harikaydı, ama serhatın yarağı aklıma Soner abinin yarağını getirmişti ve çok tahrik olmuştum…
Yanıma gelerek teşekkür etti ve beni kapıya kadar yolcu etti. Eve döndüğümde içimde yıllar öncesinden kalan Soner abinin yarağının görüntüsü vardı. Ve amım sırılsıklam olmuştu. Hemen odama geçip, Soner abinin yarağını düşünerek, amımı okşamaya başladım. Hayalimde o koltuğun üstünde oturuyor, ben de yarağını yalayarak ağzıma alıyorum, emiyorum ve o da ağzıma, yüzüme, boynuma ve göğüslerime boşalıp bana sperm banyosu yaptırıyordu. Ama bu kez farklıydı, çünkü hayalimdeki yarak Soner abinindi, ama yüz Serhat’ın yüzü olmuştu birden. Ve bu beni dahada tahrik ediyordu. Hayalimdeki Soner abi modelinin yerini Serhat aldı, artık onun sikini yaladığımı hayal etmeye başladım ve hayalimde onun yüzüme boşalmasıyla, ben de sessiz sessiz, “Serhat sik beni! Sik beni Serhat!” diye diye boşaldım. Kendime geldiğimde bu düşündüklerimden utanmıştım, nede olsa artık evli barklı bir kadındım ve bu tür şeyler çocukluğumda kalmıştı. Artık kocamdan başka bir erkek düşünemezdim ve bunu küçük bir kaçamak kabul ederek duşa girdim.
Aradan birkaç gün geçmişti ve ben tekrar yemek hazırlamak için Eda ablanın avine indim. Serhat açtı kapıyı ve buyur etti, sonra herzamanki gibi odasına geçti ve ben mutfakta yiyecek birşeyler hazırladım. Bir ara Serhat’ı mutfağın kapısında gördüm. Gülümsedim ve “Ne dikiliyorsun orda?” dedim. O da gülümseyerek, “Hiiç… Seni izliyorum… Çok güzel kokular geliyor, ne pişiriyorsun?” dedi. “Tavuk sote yapıyorum!” dedim. Gelip tavaya baktı ve “Oooo gerçekten harika kokuyor!” dedi. Ama bu sırada arkamdan bana oldukça yaklaşmıştı ve sanki benim kokumdan bahsediyor, benim kokumu içine çekiyordu. Bu beni heycanlandırmıştı ve aklıma evde yaptığım mastürbasyon geldi. Serhat tavaya bakarken, “Çok güzel kokuyor, nefissss!” deyip biraz daha yaklaştı ve azda olsa popoma dokundu. Ben artık iyice ıslanmıştım. Acaba bilerek mi yapıyor diye düşünürken, “Abla ben duşa girsem ayıp olurmu?” dedi. “Yok ablacığım, neden ayıp olsun, bak işine!” diyebildim sadece.
Banyodan su sesi gelmeye başlamıştı. Ama ben hiçte iyi değildim, içimden bir ses gidip Serhat’ı röntgenlememi söylüyordu. İçimden sanki bir orospu konuşuyordu, (Serhat’ın yarağını merak etmiyor musun? Git ve bak!) diyordu. Daha fazla dayanamayıp banyonun kapısına gittim, anahtar deliğinden baktım ve tam karşımda, duşun altında 31 çeken Serhat’ı gördüm. Yarağı kocamandı ve hızlı bir şekilde okşuyordu. Bir anda amım sırılsıklam olmuştu, adeta şelale gibi akıyordu sularım. Dayanamadım ve delikten bakarken amımı okşamaya başladım. Altımda ince penye bir eşofman vardı. Sularımın eşofmanın önünü ıslatmasından korkuyordum ve biraz aşagı sıyırıp külodun üstünden okşamaya başladım. Serhat ta iyice hızlanmıştı. O anda içeri girip kendimi ona siktirmek için yanıyordum, ama cesaret edemiyordum buna. Bu düşüncelerin arasında Serhat’in boşaldığını gördüm ve o anda kendime gelip hızlıca toparlandım ve mutfağa kaçtım. Serhat banyodan çıkmış ve odasına girmişti. Aklımda onla yatmak vardı sadece, kendimi zor tutuyordum. Serhat’a, “Yemeğin hazır canım, ben çıkıyorum yukarı!” deyip, hemen kaçtım ordan. Eve geldim ve Serhat’in yarağını düşünerek matürbasyon yaptım, kendimi tatmin ettim.
Akşam üstü olmuştu, kocamın eve gelip beni sikmesi için sabırsızlanıyordum. Çünkü ancak kocamla bu azgınlığım üstümden gidecekti. Kocamı aradım ve “Aşkım ne zaman geleceksin?” dedim. Ama aksilik bu ya, “Hayatım bu gece biraz geç kalacağım, yetiştirmem gereken işler var!” dedi. Umutlarım yıkılmıştı ve çaresiz geç saatte de olsa kocamın gelmesini bekleyecektim. Saat daha 6 idi ve kocam eve erken geldiğinde bile 9 da anca evde oluyordu. Yani bu gece saat 11-12’ye kadar kudurmaya devam edecektim. Ben de gece için hazırlanmaya karar verdim, bir duşa girdim ve vücudumdaki bütün kılları aldım. Duştan çıkıp saçımı makyajımı yaptım ve kocamın sevdiği siyah iççamaşır takımımı giydim. Dantelli ve sexy bir takımdı, kocam beni böyle görünce deli gibi sikecekti. Üstüme de dizüstü eteğimi giydim ki, kapı çaldı. Saate baktım, 9.30 idi, kocam erken gelerek bana sürpriz yapmıştı. Üzerimde sütyenle kapıya koştum yine. Kapıyı açtım ve “Bekle 1 saniye, girme daha!” dedim. Ses gelmedi, bekliyordu. Eteğimi biraz yukarı çekerek koltuğun üstüne hafif domaldım. Çok sexy göründüğümden emindim ve şuh bir sesle, “Gel tamam!” dedim…
Ama birkez daha şok olmuştum, çünkü gelen yine Serhat idi. Çocuk içeri girdi ve ne oldugunu anlamadan öylece donakaldı. Ben de şoktaydım. (Bu Serhat’in evime ikinci gelişiydi ve beni yine yarı çıplak görüyordu. Ama bu kez farklıydı, çünkü ben de onu banyoda çıplak görmüştüm!). Gözüm hemen sikine kaydı. Siki kalkmıştı ve dışarı çıkmak ister gibi şortunu zorluyordu. “Pardon abla!” deyip kafasını öbür tarafa çevirdi. Ben de en yakın odaya kaçtım. İyice delirmiştim, ben kendimi ona siktirmemek için zor dururken, o sürekli yarı çıplak yakalıyordu beni. Odanın kapısına yaklaştı ve “Abla pardon yaa, yine kaza oldu! Annemden haberin varmı? Geç gelecekmiş te, yiyecek birşey varmı sende diye bakmaya gelmiştim!” dedi. Benden ses çıkmayınca, “Ama boşver abla, yemesemde olur, beklerim annemi…” dedi. Üzülmüştüm, sonuçta suç bendeydi, çocuk nerden bilsin onu kocam sandığımı.
“Bekle bekle!” dedim odadan çıktım, ellerimle göğüslerimi kapatıyordum. Onun ise siki halen sopa gibiydi. İçim iyice tuhaf oldu. O da bana bakıyordu. Güldüm ve “Alıştın artık beni böyle görmeye haa?” dedim. Güldüğüm için o da rahatlamıştı ve gülümsedi. “Gel mutfağa bakalım!” dedim. Artık tahrik olmamın da verdiği rahatlıkla ellerimi göğüslerimden çektim. Ama onun arkamdan popoma baktığını hissediyordum. İyice orospuluk damarlarım kabarmıştı, resmen istiyordum 16 yaşındaki çocuğu. Buz dolabının kapağını açtım ve eğildim. Önünde kısa eteğimden popomun göründüğünden emindim. Artık çok azmıştım, kafamı ona çevirip, “Yemek istediğin özel birşey varmı? Yoksa ben ne verirsem ona razımısın?” dedim gülümseyerek. Bakışları çok farklıydı, bana yıllar önce benim Soner abiye baktığım gibi bakıyordu. “Sen ne verirsen yerim Merve abla!” dedi, ama artık gülmüyordu. “Gel bakalım!” dedim. Yanıma yaklaştı. Ben halen eğilmiş bakıyordum. İyice yaklaştı ve artık tam arkamdaydı…
Kendimi ona doğru götürdüm ve popomu sikine temas ettirdim ve arkamı döndüm, “Ooooo Serhat, ne değiyor bana öyle?” dedim sexy bir sesle. Birşey diyemedi çocukcağız. Popomu sikine biraz daha bastırarak, “Nekadar kalın, sopa mı?” dedim. Serhat fazla dayanamadı ve belimden kendine çekti, iyice yerleşti siki götüme ve “Hayır merve ablacığım, o benim şeyim!” dedi. İyice azmıştım ve “Neyin Serhat? Söyle hadi!” dedim. Gözlerimde sikilmeye hazır bir bakışla ve sexy sexy söylüyordum bunu. Serhat delirmiş gibi bakıyordu ve “Yarrağım Merve abla!” dedi. Gülümsedim, “Ooo nekadar sert o öyle! Peki nereye değiyor şuan farkındamısın?” dedim. “Hayır Merve ablacığım, söyle nerene?” dedi. Sanki yıllar önce Soner abiyle yaşadığım an gibiydi herşey. Gözlerine baktım ve “Amcığıma değiyor canım!” dedim ve bir hamlede külodumu yana çekip, “Bak görüyor musun amcığımı? Yalamak ister misin? Hadi yala amcığımı!” dedim.
Serhat delirmişti, birden amıma yumuldu ve yalamaya başladı. “Oohh Merve abla, çok tatlı amın!” diyordu ve beni delirtiyordu. İyice kendimden geçmiştim ve dönüp sikini okşamaya başladım. Sonra sikini dışarı çıkarıp amıma sürüp başını ıslattım, artık içime girmeye hazırdı. Sikinin başını amımın deliğine yerleştirip, “Hadi!” dedim. Ve Serhat içime girip çıkmaya başlamıştı. Okadar kalın ve sıcaktı ki, dayanamıyordum. Yaklaşık 4-5 dakika o şekilde amıma pompalayıp beni boşalttı. O daha boşalmadan, “Yeter!” deyip ayağa kalktım ve “Şimdi sıra benim isteğimde!” dedim ve salona götürdüm, onu koltuğa oturttum. Siki kocamandı ve önümdeydi. Yıllarca Soner abiye yaptığımı hayal ettiğim ve son zamanlarda aynı şeyi Serhat’a yapmak için delirdiğim şeydeydi sıra. Sikinin başını iştahla emip yalamaya başladım. Serhat delirmişti ve “Oohhh, Merve ablamm benimm, karıcığımm benimmm!” deyip, saçımdan tutup ağzıma vermeye devam ediyordu. Ben de ona yıllar önce aynı Soner abiye dediğim gibi, “Sik beni Serhat! Amımı, götümü, ağzımı, heryerimi sikkk erkeğimmm!” diye inliyordum….
Serhat daha fazla dayanamadı ve şiddetli bir biçimde ağzıma yüzüme fışkırtmaya başladı. Ağzımdan çenemden akan spermler göğüslerime doğru süzülüyordu ve ben halen Serhat’ın yarrağını yalamaya devam ediyordum. Serhat’i boşaltmıştım, şimdi ben de boşalmalıydım. Onu yatırdım koltuğa ve amımı ağzına dayayıp sürtünmeye başladım. Saniyeler içinde ikinci kez boşalıp Orgazm oldum. Serhat’ın da ağzı yüzü amımın sularıyla yıkanmıştı…
Hemen kalktım, onu da kaldırdım ve “Birazdan kocam gelir, çabucak gitmen lazım aşkım!” deyip dudaklarından öpüp evine yolladım…

 

Ben Nermin. 20
yaşında, 1.72 boyunda, 50 kiloda, esmer güzeli bir kızım.
Üniversite için geldiğim İstanbul’da yurtta kalmak istemediğim
için ailem daire tutmuştu. Güzelliğim konusunda herzaman kendime
güvenirdim. Üniversitenin ilk yılında Emre isminde bir çocukla
çıkmaya başlamıştık. Onunla tanışma
partilerinden birinde tanışmış ve sürekli birlikte vakit
geçirirken kendimizi sevgili olmuş halde bulmuştuk.
Evde tek kaldığım
için Emre bazen bende kalıyor ve birlikte uyuyorduk. Birlikte
uyumanın getirdiği sonuçlar, sabahları elini ya mememde ya da
amımda bularak uyanmam oluyordu. Önce hiçbirşey olmamış
gibi davrandım, uyku hali diye ses etmedim, ama ilerleyen günlerde, Emre’nin
eli amımı okşamaya, külotumdan içeriye girmeye
başladı. Ben pijamayla uyumayı sevmediğim için külotla
yatardım sadece ve ona tek engel olan ince külodumdu ve bu da onu
durdurmuyordu. Elleri daha cüretkar bir hal alınca, ağzımdan
çıkan iniltiye engel olamadım. Bir anda beni sırtüstü
yatırıp üzerime çıktı ve deli gibi öpmeye
başladı. Ona aynı şekilde karşılık
verdiğimde, Emre aldığı cesaretle, askılı
tişörtümü sıyırıp memelerimi emmeye, ısırmaya
başladı. Bir eli de amımı kurcalamaya devam ediyordu.
Bakire olduğum için tereddütte kalıyordum yine de. Bekaretimi
bozmasından korkuyordum. Bunu ona söylediğimde bekaretimi
bozmayacağına söz verdi. Rahatlamıştım.
Daha önce Emre’yle
hep öpüşür, sürekli birbirimizi ellerdik, ama hiç
çırılçıplak kalıpta yapmamıştık. Beni
çırıl çıplak soydu (ki bunun için tişörtümü ve külotumu
çıkarması yeterli olmuştu) ve dudakları yavaş
yavaş aşağıya doğru ilerleyip adresine
ulaştı. Amıma yumulduğunda yaşadığım
zevki şuan yazarken bile hissediyorum. Amımı öyle bir
yalıyordu ki, iniltilerime engel olamıyordum. “Bal gibisin
aşkım, yerim amcığını!” deyip daha çok emmeye
başlıyordu. Dili deliğimden içeriye kaydığında
şaşkınlıkla çığlık attım. Resmen
diliyle sikiyordu beni. O kadar heyecanlanmıştım ki, o an sikse
beni umrumda olmazdı. Bekaret korkum uçup gitmişti. Ama bir kere
demiştim bozma beni diye. İnatla beni çıldırtacak
hareketler yapıyor, ama yarak diye yanan amıma sikini sokmuyordu.
Daha önce kimseyle
sikişmemiştim, ama bu konu da cahil de değildim. Sürekli porno
filmler seyreder, seks hikayeleri okurdum. Emre 69 yapmamızı istediğinde
bu yüzden tedirgin olmadım. Nasılsa bekaretim sağlama
alınmıştı. O günden sonra hep aynı rutini tekrarlar
olmuştuk, ama ben artık daha fazlasını istiyordum. Ama Emre
ısrarla beklememiz gerektiğini, beni acele ettirmek istemediğini
söylüyordu. Aradan geçen aylar beni daha da azgın birine
dönüştürmüştü. Artık sikilmek istiyordum. Gözümü karartmıştım
bir kere.
Emre ile ilişkimiz
bu şekilde devam ederken, bu arada karşı komşum Levent
Bey de iyice aklımı çelmeye başlamıştı. Adam
45’indeydi, ama oldukça dinç ve yakışıklıydı. Uzun
boylu, küt saçlı, mavi gözlü, kısacası bir kadının onun
kollarına atlamaması için hiçbir sebep yoktu ve zaten sürekli
yanında kadınlar olurdu. Sevgilimle harika vakit geçiriyorduk, ama
ben hep fantazilerimde kendimden büyük biriyle sikiştiğimi hayal
ederdim ve Levent Bey’i düşünüyordum artık o hayallerde.
Emre sömestir tatilinde
ailesinin yanına gidince ben tek kalmıştım. Bir ay daha
gelmeyecekti ve bana yeterli gelmeyen o yüzeysel sevişmelerden bile mahrum
kalmıştım. Bir gün yine tek başıma televizyon
seyrederken elektrikler kesildi ve ben karanlıktan çok korkardım.
Emre’yi aradım ve telefonda ağlayarak konuşmaya
başladım. Korktuğumu ve onun burda olmamasına
ettiğim lanetleri o kadar sesli söylüyordum ki, dışardan duyulacağını
hiç düşünmemiştim bile. Sinirle telefonu kapadığımda
çok geçmeden kapıda bir ses duydum. Birisi kapıya vuruyordu. Elimdeki
telefonun ışığıyla kapıya gidip açtım ve
Levent Bey’i görünce hissettiğim rahatlama duygusuyla boynuna atladım.
Ama ne atlama! Resmen vücudum vücuduna yapışmış, tek beden
olmuştuk. Geri çekildiğimde adamın
şaşırdığı belli oluyordu, çünkü tepkisiz
kalmıştı.
“Şey özür dilerim… Karanlıktan nefret ederim ve sizi de görünce çok
sevindim!” dedim. O da, sesleri duyduğunu ve iyi olup
olmadığımdan emin olmak için geldiğini söyledi. Yalnız
kalmak istemediğimi söyleyip, içeri davet ettim. Beni kırmadı.
Kanepeme oturduğunda hemen yanına oturdum ben de. Ne de olsa
korktuğumu bahane edebilirdim. Havadan sudan konuştuktan sonra konuyu
nasıl değiştireceğimi düşünürken, bir an bir şey
alma bahanesiyle ayağa kalktım ve tökezliyormuş gibi yapıp
kucağına düştüm. Ellerimi boynuna dolamıştım.
Nefes alışlarının hızlandığını
duyabiliyordum. O da beni istiyordu, belliydi. Çünkü ne zaman beni görse
beğeniyle süzdüğünü farkederdim. Anlaşılan ilk
adımı atmakta tereddüt ediyordu.
İçimdeki ateşli Nermin uyanmıştı bir kere.
Dudaklarına yapıştım. Beni geri itip, “Ne yapıyorsun
sen?” diye sordu. Hemen ayağa kalkmıştı. Gideceğini
anladığım için panik yaptım.
“Sen de beni istiyorsun biliyorum. Uzun zamandır beni siktiğini hayal
ediyordum. O evine getirdiğin orospulardan neyim eksik? Niye esirgiyorsun
yarağını benden?” dedim ve ağlamaya başladım. Gözlerimiz
karanlığa alıştığı için yüzünü
seçebiliyordum. Odayı aydınlatan mum da işe yarıyordu. Bana
bakışlarından anlaşılıyordu beni ne kadar sikmek
istediği.
“Güzelim benim!”
diyerek kolları arasına aldı beni ve sıkıca
sarıldı. Nefesi boynumu okşuyordu. “O zibidiyi yanında
gördüğüm her gün nasıl uykunun bana haram olduğunu bilmiyorsun
sen! Ben seni sikmek isterken o sikiyordu. O tatlı
amcığının hayaliyle ya 31 çekiyordum, ya da o
karıları sikiyordum. Şimdi seni sikmemi istediğini
söylediğinde sana olan duygularımı anlayıp, alay ettin
sandım!” dedi. Halen sarılı bir şekildeydik ve
sertleşen sikini hissedebiliyordum.
O an o kadar mutlu
olmuştum ki, geri çekilip yüzünü ellerimin arasına aldım, “ Sik
beni Levent! Sike doyur! Sadece sen doyur aşkım. Emre’ye siktirmedim
kendimi, bu am senin yarağını istiyor. Orospun yap beni.
Amım yanıyor!” dediğimde, hızla öpmeye başladı.
Artık aramızda sınır kalmamıştı.
Öpüşleri o kadar ateşliydi ki, amım sırılsıklam
olmuştu. Tecrübeli olduğu çok belliydi ve beni feci
ateşlemişti. Hızla bluzumu çıkarıp memelerime yumuldu.
Sütyen takmayı sevmemem işime yaramıştı. Memelerimi
emiyor, dilliyor, dişleri arasına alıp
sıkıştırıp beni zevkten uçuruyordu.
Sonra beni
kucağına aldı ve kanepeye yatırdı. Kendisi de
hızla soyunup yanıma geldi. Üzerinde boxer vardı sadece.
Külodumu da çıkardığında bakire amım onun
insafına kalmıştı. Hiç vakit kaybetmeden yalamaya, emmeye
başladı. Ama ne yalama! Resmen yutuyordu amımı.
İştahla emiyor, beni zevkten uçuruyordu. Emre de amımı
yalardı, ama şimdi aldığım zevkle
kıyaslanamazdı onun yaptıkları. Başını
ellerimle daha çok amıma bastırıyordum. O da bundan memnun,
diliyle sikiyordu beni.
Ne kadar devam
etti bilmiyorum, ama feci orgazm olmuştum ve o bana insaf etmiyor, devam
ediyordu. “Hadi sik artık beni!” diye yalvarmaya
başlamıştım. “Hemen olmaz, iyice bir tatmam lazım
seni. Hep bu anı bekledim. Artık o pezevengi umursamadan sikecektim
seni zaten. Şimdi sen de istiyorken bunun iyice bir tadını
çıkarmam lazım!” dedi. O an çok
şaşırmıştım, ben istemesemde sikecekti beni yani.
Bunu duyunca daha da isteklendim, “Ben istemesemde sikecektin yani beni?” dedim
nefes nefese. “Kaçarı yoktu. Bu yarak senin amına eninde sonunda
girecekti!” dedi. Bu sefer bir parağını amıma sokmuştu
ve yalamaya öyle devam ediyordu.
Sonra ayağa kalkıp boxerını da çıkardı. Gördüğüm
şey karşısında korktum. Yarağı o kadar büyüktü ki,
20 santimden büyük olurdu da küçük olmazdı. O kocaman şey nasıl
amıma girecekti benim.
Korktuğumu anlamış olacak ki, hemen yanıma gelip
dudaklarımdan öpmeye başladı. Hemen ona karşılık
verdim. Bacaklarımı beline doladığımda siki amıma
sürtünüyordu. “Korkma aşkım. İlk seferde biraz acıyacak,
ama sonra benim sikimden başka bir şey düşünemeyeceksin. Sadece
benim sikim dolduracak o güzel amcığını!” diyordu.
Zaten acıyı göze almıştım, “Hadi sik artık beni!”
dedim. Bacaklarımı açıp, sikinin başını sokmaya
başladı. Biraz zor oluyordu, ama sesimi çıkarmadım.
Yavaş yavaş sokmaya başlarken ne olacağını
sabırsızca bekliyordum. Birkaç girişimden sonra
tamamını soktuğunda, acıyla çığlık
attım. “Tamam aşkım geçecek birazdan. Tamamını da
aldın. Bundan sonrası zevkli geçecek. Bu am sikimin müptelası
olacak. Hep sikilmek isteyecek. Seni sadece ben sikeceğim. Bu am
artık benim!” dedi.
Gerçekten acı geçtiğinde, bu sefer de arzudan acı çekiyordum.
Kalçamı kaldırıp oynatmaya başladım. İşareti
alan Levent de içimde hareket etmeye başladı. Bacaklarımı
beline doladım. Onu daha çok hissetmek istiyordum içimde. “Daha
hızlı sik beni aşkım, sikine doyur. Daha hızlı,
daha hızlı! Bu am senin yarağın için
çıldırıyor!” diye onu ateşliyordum. O da daha
hızlı git gel yapmaya başladı. “Ahh, ohh!”
sesleri odada yankılanıyordu. Her git gelde sikini tamamen içime
gömüyordu. Başta o koca sik nasıl amıma girecek diye
düşünmüştüm ama alıştıktan sonra
aldığım zevk o kadar büyüktü ki, yaşadığım o
kısa süren korku şimdi çok saçma geliyordu. Ben bu arada orgazm
üstüne orgazm yaşıyordum.
Sonunda o da boşalacağını
söyleyip içimden çıkmaya çalışınca, bacaklarımla
sımsıkı sardım onu. Tehlikeli dönemde değildim ve o
muhteşem sıcaklığının içime
boşalmasını istiyordum. “İçime boşal aşkım. Sakın
çıkma. Orası artık senin yerin!” dedim. Haykırarak içime
boşalırken, sanki tazyikli su
fışkırtıyorlardı içime. Boşalması çok uzun
sürmüştü. Daha sonra üzerime yığıldı, ama
ağırlığı çok hoşuma gidiyordu. Siki halen
amımla anahtar kilit pozisyonundaydı. Ona, “Harikaydın
aşkım. Bundan sonra sadece beni sik. O yarağın tadına
sadece ben bakacağım!” dedim.
Benimle birlikte
yan döndü. O sırada elektrikler de gelmişti. Ben bir an utanır
gibi oldum, ama bana sıkıca sarıldı. Bir eli kalçamı
okşuyordu. “Utanma aşkım. Hem tabi ki bundan sonra seni
sikeceğim. Böyle taze am bulmuşum bırakırmıyım.
Uzun zaman geçse de doymam ben bu tatlı amına. Ben seni daha çok
sikeceğim. Bu amı yiyip bitireceğim!” dedi. Nazlanır gibi
yaptım, “Öyle mi? Ama senin sikin de Emre’ninkine kıyasla oldukça
heybetli. İyiki ona siktirmemişim kendimi. Senin sikin varken onu
daha istemem zaten!” dedim.
Bu söylediklerim onun sikinin tekrar canlanmasını sağladı.
“Yine mi? Daha yeni siktin beni!” dedim şaşkınlıkla. Yan
döndüğümüzde siki içimden çıkmıştı. Bir eliyle
amımı okşamaya başladı. “Bu taze am varken benim sikim
hiç inmez ki!” dedi ve beni kucağına alarak banyoya götürdü. Benim
amım ve onun siki kan içindeydi. Beni bir güzel yıkarken, elleriyle
de vücudumu okşayarak ikinci sefer için hazır hale getiriyordu beni.
Yıkanma
faslı bittiğinde hızla dudaklarına yapıştım.
Çılgınca öpüşüyorduk, dillerimiz dans ediyordu sanki. Bir
bacağımı beline doladım ve omuzlarına tutunup
sıçrayarak ikincisini de doladım. Şimdi tek iş sikinin
amıma girmesiydi ve çok geçmeden de adresine giriş yaptı.
Artık kendimde değildim, bambaşka birine dönüşmüştüm.
Çılgın gibi kucağında zıplıyor ve en derinlerime
kadar sikini alıyordum. Beni kucağında çamaşır makinesinin
üzerine oturttu ve sikmeye öyle devam etti. Arada da meme ucumu
ağzına alıyor, dişleri arasında
kıstırıp, çekiştiriyordu. Git gelleri daha da
hızlanmıştı ve sonunda aynı anda geldik.
Boynuna sarılıp, “Harikasın aşkım. Tükettin beni!”
dedim. “Daha bu ne ki?” diye güldü. “Nasıl yani?” dedim. “Bu amın
tadını almışım, iki sefer bana yeter mi? Daha sabaha
kadar sikecem seni. Başka yolu yok!” dedi. Şok oldum. Gerçekten
yorulmuştum ve Levent’teki enerji beni
şaşırtmıştı. Ama bir yandan da mutlu
olmuştum. Gerçek bir kadın yapmıştı Levent beni ve
dediği gibi sikinin müptelası olmuştum. Ama, “Önce biraz
uyuyalım aşkım. Sonra yine sikersin beni. Azcık dinleneyim!”
dedim. Beni kırmadı ve yatak odama gidip, sarmaş dolaş
yattık.
Ne kadar uyudum bilmiyorum, ama amımda hissettiğim
ıslaklıkla uyandım. Kafamı kaldırıp
baktığımda Levent’in amımı yalamaya
başladığını gördüm. Şaşkınlıkla, “Ne
arsız şeysin sen!” diye güldüm. Yorgun olmama rağmen vücudum
istekli ve hazırdı. “Bu amı bırakmak kolay mı orospu?
Sikim tadını aldığından beri inmek bilmedi. Bu gece
sabaha kadar uyku yok. Bu sik bu amdan çıkmayacak!” dedi. Kaba
konuşmaları tuhaf bir şekilde hoşuma gitmişti. Hemen
havaya girdim. Onu kollarımın arasına çekerek, “Sik beni
aşkım. Orospun yap. Parçalama amımı. Amım senindir
artık. Terkedeceğim o Emre’yi de. Senin sikini yemişim, bakar
mıyım başkasına. Tek sikicim sensin!” dedim.
Tek hamlede içime girdi. Hırslanmıştı sanki. Hızla
gidip geliyordu. Bir yandan da, “Bu ama benimkinden başka sik girmeyecek
orospu, duydun mu beni fahişe? Başkası sikerse onu da sikerim,
bu am sadece benim!” diyordu. “Bu am senin yarağını yemiş,
başkasını ister mi hiç? Sen ne zaman istersen bu am senindir.
İstediğin kadar sik beni. Sikine doyur!” diyordum ben de nefes
nefese.
Bu sefer boşalması epey uzun sürmüştü. Bacaklarım beline
dolanmış halde kaldık yatakta. İkimiz de tükenmiştik.
Yana kayacağı zaman bacaklarımı daha sıkı
doladım, onunla tamamlanmış hissediyordum kendimi. “Vay orospu
vay! Demek içinden çıkmamı istemiyorsun?” dedi gülerek. “Napayım,
sende bu sik varken ben senden nasıl ayrı kalayım? Amım
seni istiyor. Böyle uyuyalım!” dedim. Sabaha kadar içimden
çıkmadı.
İlk ben
uyandım. Onu uyandırmadan yan döndüm. Üzerindeki örtüyü çekip, sikine
daha yakından baktım. Hep o yalamıştı beni. Ben
yalamamıştım. Bir tek Emre’nin sikini yalamıştım,
çünkü onunla sikişmiyorduk. Beni kadın yapan Levent’i
ödüllendirmeliyim diye düşündüm ve yarağını
ağzıma aldım. İştahla yalıyor, alabildiğim
kadar ağzıma alıyordum. Levent hemen uyanmıştı, “Vay
orospu, azgın şıllık. Bitirdin beni, harikasın!” diyordu.
Yarağı çok geçmeden dimdik olmuştu. Sonra da beni altına
aldı ve yarağını tek hamlede içime soktu. “Dölleyeceğim
seni orospu, içine akıtacağım. Bitirdin beni. Amcığının
delisi oldum!” diyerek daha da sert sikiyordu beni.
Dünden beri
tahriş olan amım acıyordu, ama umrumda değildi, zevk daha
fazlaydı. “Dölle beni. Daha sert sik. Sikicim. Erkeğim.
Aşkım!” diye inliyordum. İnlemelerimizi duymayan
kalmamıştı kesin, ama umursamıyorduk. Daha sonra beni
domalttı ve arkama geçti. Götümü sikecek diye korkup itiraz edecektim ki,
“Korkma aşkım, bu seferlik götünü sikmeyeceğim, ama götün de
benim, kimselere vermem!” dedi ve domalmış halimle amımdan
sikmeye başladı. Sonuna kadar köklüyordu. İnanılmaz zevk
alıyordum. Bir süre daha bu pozisyonda devam ettik. Sonra kendisi yatağa
uzanıp, beni de kucağına çekti, “Şimdi biraz da sen sür
beni, kontrol sende!” dedi. Heyecanlanmıştım. Sikinde
kalkıp oturmaya başladım. Sonuna kadar içime alıyor,
hızla inip kalkıyordum. İkimiz de aynı anda
boşaldık ve üzerine yığılıp kaldım.
Emre geldiğinde ondan ayrıldım. Artık Levent’le her
fırsat bulduğumuz an sikişiyoruz. Bazen ben okulu asıyorum
ve bütün gün yataktan çıkmıyoruz. Sikinin müptelası oldum ve o
da amımın delisi!
Ben Nermin. 20
yaşında, 1.72 boyunda, 50 kiloda, esmer güzeli bir kızım.
Üniversite için geldiğim İstanbul’da yurtta kalmak istemediğim
için ailem daire tutmuştu. Güzelliğim konusunda herzaman kendime
güvenirdim. Üniversitenin ilk yılında Emre isminde bir çocukla
çıkmaya başlamıştık. Onunla tanışma
partilerinden birinde tanışmış ve sürekli birlikte vakit
geçirirken kendimizi sevgili olmuş halde bulmuştuk.
Evde tek kaldığım
için Emre bazen bende kalıyor ve birlikte uyuyorduk. Birlikte
uyumanın getirdiği sonuçlar, sabahları elini ya mememde ya da
amımda bularak uyanmam oluyordu. Önce hiçbirşey olmamış
gibi davrandım, uyku hali diye ses etmedim, ama ilerleyen günlerde, Emre’nin
eli amımı okşamaya, külotumdan içeriye girmeye
başladı. Ben pijamayla uyumayı sevmediğim için külotla
yatardım sadece ve ona tek engel olan ince külodumdu ve bu da onu
durdurmuyordu. Elleri daha cüretkar bir hal alınca, ağzımdan
çıkan iniltiye engel olamadım. Bir anda beni sırtüstü
yatırıp üzerime çıktı ve deli gibi öpmeye
başladı. Ona aynı şekilde karşılık
verdiğimde, Emre aldığı cesaretle, askılı
tişörtümü sıyırıp memelerimi emmeye, ısırmaya
başladı. Bir eli de amımı kurcalamaya devam ediyordu.
Bakire olduğum için tereddütte kalıyordum yine de. Bekaretimi
bozmasından korkuyordum. Bunu ona söylediğimde bekaretimi
bozmayacağına söz verdi. Rahatlamıştım.
Daha önce Emre’yle
hep öpüşür, sürekli birbirimizi ellerdik, ama hiç
çırılçıplak kalıpta yapmamıştık. Beni
çırıl çıplak soydu (ki bunun için tişörtümü ve külotumu
çıkarması yeterli olmuştu) ve dudakları yavaş
yavaş aşağıya doğru ilerleyip adresine
ulaştı. Amıma yumulduğunda yaşadığım
zevki şuan yazarken bile hissediyorum. Amımı öyle bir
yalıyordu ki, iniltilerime engel olamıyordum. “Bal gibisin
aşkım, yerim amcığını!” deyip daha çok emmeye
başlıyordu. Dili deliğimden içeriye kaydığında
şaşkınlıkla çığlık attım. Resmen
diliyle sikiyordu beni. O kadar heyecanlanmıştım ki, o an sikse
beni umrumda olmazdı. Bekaret korkum uçup gitmişti. Ama bir kere
demiştim bozma beni diye. İnatla beni çıldırtacak
hareketler yapıyor, ama yarak diye yanan amıma sikini sokmuyordu.
Daha önce kimseyle
sikişmemiştim, ama bu konu da cahil de değildim. Sürekli porno
filmler seyreder, seks hikayeleri okurdum. Emre 69 yapmamızı istediğinde
bu yüzden tedirgin olmadım. Nasılsa bekaretim sağlama
alınmıştı. O günden sonra hep aynı rutini tekrarlar
olmuştuk, ama ben artık daha fazlasını istiyordum. Ama Emre
ısrarla beklememiz gerektiğini, beni acele ettirmek istemediğini
söylüyordu. Aradan geçen aylar beni daha da azgın birine
dönüştürmüştü. Artık sikilmek istiyordum. Gözümü karartmıştım
bir kere.
Emre ile ilişkimiz
bu şekilde devam ederken, bu arada karşı komşum Levent
Bey de iyice aklımı çelmeye başlamıştı. Adam
45’indeydi, ama oldukça dinç ve yakışıklıydı. Uzun
boylu, küt saçlı, mavi gözlü, kısacası bir kadının onun
kollarına atlamaması için hiçbir sebep yoktu ve zaten sürekli
yanında kadınlar olurdu. Sevgilimle harika vakit geçiriyorduk, ama
ben hep fantazilerimde kendimden büyük biriyle sikiştiğimi hayal
ederdim ve Levent Bey’i düşünüyordum artık o hayallerde.
Emre sömestir tatilinde
ailesinin yanına gidince ben tek kalmıştım. Bir ay daha
gelmeyecekti ve bana yeterli gelmeyen o yüzeysel sevişmelerden bile mahrum
kalmıştım. Bir gün yine tek başıma televizyon
seyrederken elektrikler kesildi ve ben karanlıktan çok korkardım.
Emre’yi aradım ve telefonda ağlayarak konuşmaya
başladım. Korktuğumu ve onun burda olmamasına
ettiğim lanetleri o kadar sesli söylüyordum ki, dışardan duyulacağını
hiç düşünmemiştim bile. Sinirle telefonu kapadığımda
çok geçmeden kapıda bir ses duydum. Birisi kapıya vuruyordu. Elimdeki
telefonun ışığıyla kapıya gidip açtım ve
Levent Bey’i görünce hissettiğim rahatlama duygusuyla boynuna atladım.
Ama ne atlama! Resmen vücudum vücuduna yapışmış, tek beden
olmuştuk. Geri çekildiğimde adamın
şaşırdığı belli oluyordu, çünkü tepkisiz
kalmıştı.
“Şey özür dilerim… Karanlıktan nefret ederim ve sizi de görünce çok
sevindim!” dedim. O da, sesleri duyduğunu ve iyi olup
olmadığımdan emin olmak için geldiğini söyledi. Yalnız
kalmak istemediğimi söyleyip, içeri davet ettim. Beni kırmadı.
Kanepeme oturduğunda hemen yanına oturdum ben de. Ne de olsa
korktuğumu bahane edebilirdim. Havadan sudan konuştuktan sonra konuyu
nasıl değiştireceğimi düşünürken, bir an bir şey
alma bahanesiyle ayağa kalktım ve tökezliyormuş gibi yapıp
kucağına düştüm. Ellerimi boynuna dolamıştım.
Nefes alışlarının hızlandığını
duyabiliyordum. O da beni istiyordu, belliydi. Çünkü ne zaman beni görse
beğeniyle süzdüğünü farkederdim. Anlaşılan ilk
adımı atmakta tereddüt ediyordu.
İçimdeki ateşli Nermin uyanmıştı bir kere.
Dudaklarına yapıştım. Beni geri itip, “Ne yapıyorsun
sen?” diye sordu. Hemen ayağa kalkmıştı. Gideceğini
anladığım için panik yaptım.
“Sen de beni istiyorsun biliyorum. Uzun zamandır beni siktiğini hayal
ediyordum. O evine getirdiğin orospulardan neyim eksik? Niye esirgiyorsun
yarağını benden?” dedim ve ağlamaya başladım. Gözlerimiz
karanlığa alıştığı için yüzünü
seçebiliyordum. Odayı aydınlatan mum da işe yarıyordu. Bana
bakışlarından anlaşılıyordu beni ne kadar sikmek
istediği.
“Güzelim benim!”
diyerek kolları arasına aldı beni ve sıkıca
sarıldı. Nefesi boynumu okşuyordu. “O zibidiyi yanında
gördüğüm her gün nasıl uykunun bana haram olduğunu bilmiyorsun
sen! Ben seni sikmek isterken o sikiyordu. O tatlı
amcığının hayaliyle ya 31 çekiyordum, ya da o
karıları sikiyordum. Şimdi seni sikmemi istediğini
söylediğinde sana olan duygularımı anlayıp, alay ettin
sandım!” dedi. Halen sarılı bir şekildeydik ve
sertleşen sikini hissedebiliyordum.
O an o kadar mutlu
olmuştum ki, geri çekilip yüzünü ellerimin arasına aldım, “ Sik
beni Levent! Sike doyur! Sadece sen doyur aşkım. Emre’ye siktirmedim
kendimi, bu am senin yarağını istiyor. Orospun yap beni.
Amım yanıyor!” dediğimde, hızla öpmeye başladı.
Artık aramızda sınır kalmamıştı.
Öpüşleri o kadar ateşliydi ki, amım sırılsıklam
olmuştu. Tecrübeli olduğu çok belliydi ve beni feci
ateşlemişti. Hızla bluzumu çıkarıp memelerime yumuldu.
Sütyen takmayı sevmemem işime yaramıştı. Memelerimi
emiyor, dilliyor, dişleri arasına alıp
sıkıştırıp beni zevkten uçuruyordu.
Sonra beni
kucağına aldı ve kanepeye yatırdı. Kendisi de
hızla soyunup yanıma geldi. Üzerinde boxer vardı sadece.
Külodumu da çıkardığında bakire amım onun
insafına kalmıştı. Hiç vakit kaybetmeden yalamaya, emmeye
başladı. Ama ne yalama! Resmen yutuyordu amımı.
İştahla emiyor, beni zevkten uçuruyordu. Emre de amımı
yalardı, ama şimdi aldığım zevkle
kıyaslanamazdı onun yaptıkları. Başını
ellerimle daha çok amıma bastırıyordum. O da bundan memnun,
diliyle sikiyordu beni.
Ne kadar devam
etti bilmiyorum, ama feci orgazm olmuştum ve o bana insaf etmiyor, devam
ediyordu. “Hadi sik artık beni!” diye yalvarmaya
başlamıştım. “Hemen olmaz, iyice bir tatmam lazım
seni. Hep bu anı bekledim. Artık o pezevengi umursamadan sikecektim
seni zaten. Şimdi sen de istiyorken bunun iyice bir tadını
çıkarmam lazım!” dedi. O an çok
şaşırmıştım, ben istemesemde sikecekti beni yani.
Bunu duyunca daha da isteklendim, “Ben istemesemde sikecektin yani beni?” dedim
nefes nefese. “Kaçarı yoktu. Bu yarak senin amına eninde sonunda
girecekti!” dedi. Bu sefer bir parağını amıma sokmuştu
ve yalamaya öyle devam ediyordu.
Sonra ayağa kalkıp boxerını da çıkardı. Gördüğüm
şey karşısında korktum. Yarağı o kadar büyüktü ki,
20 santimden büyük olurdu da küçük olmazdı. O kocaman şey nasıl
amıma girecekti benim.
Korktuğumu anlamış olacak ki, hemen yanıma gelip
dudaklarımdan öpmeye başladı. Hemen ona karşılık
verdim. Bacaklarımı beline doladığımda siki amıma
sürtünüyordu. “Korkma aşkım. İlk seferde biraz acıyacak,
ama sonra benim sikimden başka bir şey düşünemeyeceksin. Sadece
benim sikim dolduracak o güzel amcığını!” diyordu.
Zaten acıyı göze almıştım, “Hadi sik artık beni!”
dedim. Bacaklarımı açıp, sikinin başını sokmaya
başladı. Biraz zor oluyordu, ama sesimi çıkarmadım.
Yavaş yavaş sokmaya başlarken ne olacağını
sabırsızca bekliyordum. Birkaç girişimden sonra
tamamını soktuğunda, acıyla çığlık
attım. “Tamam aşkım geçecek birazdan. Tamamını da
aldın. Bundan sonrası zevkli geçecek. Bu am sikimin müptelası
olacak. Hep sikilmek isteyecek. Seni sadece ben sikeceğim. Bu am
artık benim!” dedi.
Gerçekten acı geçtiğinde, bu sefer de arzudan acı çekiyordum.
Kalçamı kaldırıp oynatmaya başladım. İşareti
alan Levent de içimde hareket etmeye başladı. Bacaklarımı
beline doladım. Onu daha çok hissetmek istiyordum içimde. “Daha
hızlı sik beni aşkım, sikine doyur. Daha hızlı,
daha hızlı! Bu am senin yarağın için
çıldırıyor!” diye onu ateşliyordum. O da daha
hızlı git gel yapmaya başladı. “Ahh, ohh!”
sesleri odada yankılanıyordu. Her git gelde sikini tamamen içime
gömüyordu. Başta o koca sik nasıl amıma girecek diye
düşünmüştüm ama alıştıktan sonra
aldığım zevk o kadar büyüktü ki, yaşadığım o
kısa süren korku şimdi çok saçma geliyordu. Ben bu arada orgazm
üstüne orgazm yaşıyordum.
Sonunda o da boşalacağını
söyleyip içimden çıkmaya çalışınca, bacaklarımla
sımsıkı sardım onu. Tehlikeli dönemde değildim ve o
muhteşem sıcaklığının içime
boşalmasını istiyordum. “İçime boşal aşkım. Sakın
çıkma. Orası artık senin yerin!” dedim. Haykırarak içime
boşalırken, sanki tazyikli su
fışkırtıyorlardı içime. Boşalması çok uzun
sürmüştü. Daha sonra üzerime yığıldı, ama
ağırlığı çok hoşuma gidiyordu. Siki halen
amımla anahtar kilit pozisyonundaydı. Ona, “Harikaydın
aşkım. Bundan sonra sadece beni sik. O yarağın tadına
sadece ben bakacağım!” dedim.
Benimle birlikte
yan döndü. O sırada elektrikler de gelmişti. Ben bir an utanır
gibi oldum, ama bana sıkıca sarıldı. Bir eli kalçamı
okşuyordu. “Utanma aşkım. Hem tabi ki bundan sonra seni
sikeceğim. Böyle taze am bulmuşum bırakırmıyım.
Uzun zaman geçse de doymam ben bu tatlı amına. Ben seni daha çok
sikeceğim. Bu amı yiyip bitireceğim!” dedi. Nazlanır gibi
yaptım, “Öyle mi? Ama senin sikin de Emre’ninkine kıyasla oldukça
heybetli. İyiki ona siktirmemişim kendimi. Senin sikin varken onu
daha istemem zaten!” dedim.
Bu söylediklerim onun sikinin tekrar canlanmasını sağladı.
“Yine mi? Daha yeni siktin beni!” dedim şaşkınlıkla. Yan
döndüğümüzde siki içimden çıkmıştı. Bir eliyle
amımı okşamaya başladı. “Bu taze am varken benim sikim
hiç inmez ki!” dedi ve beni kucağına alarak banyoya götürdü. Benim
amım ve onun siki kan içindeydi. Beni bir güzel yıkarken, elleriyle
de vücudumu okşayarak ikinci sefer için hazır hale getiriyordu beni.
Yıkanma
faslı bittiğinde hızla dudaklarına yapıştım.
Çılgınca öpüşüyorduk, dillerimiz dans ediyordu sanki. Bir
bacağımı beline doladım ve omuzlarına tutunup
sıçrayarak ikincisini de doladım. Şimdi tek iş sikinin
amıma girmesiydi ve çok geçmeden de adresine giriş yaptı.
Artık kendimde değildim, bambaşka birine dönüşmüştüm.
Çılgın gibi kucağında zıplıyor ve en derinlerime
kadar sikini alıyordum. Beni kucağında çamaşır makinesinin
üzerine oturttu ve sikmeye öyle devam etti. Arada da meme ucumu
ağzına alıyor, dişleri arasında
kıstırıp, çekiştiriyordu. Git gelleri daha da
hızlanmıştı ve sonunda aynı anda geldik.
Boynuna sarılıp, “Harikasın aşkım. Tükettin beni!”
dedim. “Daha bu ne ki?” diye güldü. “Nasıl yani?” dedim. “Bu amın
tadını almışım, iki sefer bana yeter mi? Daha sabaha
kadar sikecem seni. Başka yolu yok!” dedi. Şok oldum. Gerçekten
yorulmuştum ve Levent’teki enerji beni
şaşırtmıştı. Ama bir yandan da mutlu
olmuştum. Gerçek bir kadın yapmıştı Levent beni ve
dediği gibi sikinin müptelası olmuştum. Ama, “Önce biraz
uyuyalım aşkım. Sonra yine sikersin beni. Azcık dinleneyim!”
dedim. Beni kırmadı ve yatak odama gidip, sarmaş dolaş
yattık.
Ne kadar uyudum bilmiyorum, ama amımda hissettiğim
ıslaklıkla uyandım. Kafamı kaldırıp
baktığımda Levent’in amımı yalamaya
başladığını gördüm. Şaşkınlıkla, “Ne
arsız şeysin sen!” diye güldüm. Yorgun olmama rağmen vücudum
istekli ve hazırdı. “Bu amı bırakmak kolay mı orospu?
Sikim tadını aldığından beri inmek bilmedi. Bu gece
sabaha kadar uyku yok. Bu sik bu amdan çıkmayacak!” dedi. Kaba
konuşmaları tuhaf bir şekilde hoşuma gitmişti. Hemen
havaya girdim. Onu kollarımın arasına çekerek, “Sik beni
aşkım. Orospun yap. Parçalama amımı. Amım senindir
artık. Terkedeceğim o Emre’yi de. Senin sikini yemişim, bakar
mıyım başkasına. Tek sikicim sensin!” dedim.
Tek hamlede içime girdi. Hırslanmıştı sanki. Hızla
gidip geliyordu. Bir yandan da, “Bu ama benimkinden başka sik girmeyecek
orospu, duydun mu beni fahişe? Başkası sikerse onu da sikerim,
bu am sadece benim!” diyordu. “Bu am senin yarağını yemiş,
başkasını ister mi hiç? Sen ne zaman istersen bu am senindir.
İstediğin kadar sik beni. Sikine doyur!” diyordum ben de nefes
nefese.
Bu sefer boşalması epey uzun sürmüştü. Bacaklarım beline
dolanmış halde kaldık yatakta. İkimiz de tükenmiştik.
Yana kayacağı zaman bacaklarımı daha sıkı
doladım, onunla tamamlanmış hissediyordum kendimi. “Vay orospu
vay! Demek içinden çıkmamı istemiyorsun?” dedi gülerek. “Napayım,
sende bu sik varken ben senden nasıl ayrı kalayım? Amım
seni istiyor. Böyle uyuyalım!” dedim. Sabaha kadar içimden
çıkmadı.
İlk ben
uyandım. Onu uyandırmadan yan döndüm. Üzerindeki örtüyü çekip, sikine
daha yakından baktım. Hep o yalamıştı beni. Ben
yalamamıştım. Bir tek Emre’nin sikini yalamıştım,
çünkü onunla sikişmiyorduk. Beni kadın yapan Levent’i
ödüllendirmeliyim diye düşündüm ve yarağını
ağzıma aldım. İştahla yalıyor, alabildiğim
kadar ağzıma alıyordum. Levent hemen uyanmıştı, “Vay
orospu, azgın şıllık. Bitirdin beni, harikasın!” diyordu.
Yarağı çok geçmeden dimdik olmuştu. Sonra da beni altına
aldı ve yarağını tek hamlede içime soktu. “Dölleyeceğim
seni orospu, içine akıtacağım. Bitirdin beni. Amcığının
delisi oldum!” diyerek daha da sert sikiyordu beni.
Dünden beri
tahriş olan amım acıyordu, ama umrumda değildi, zevk daha
fazlaydı. “Dölle beni. Daha sert sik. Sikicim. Erkeğim.
Aşkım!” diye inliyordum. İnlemelerimizi duymayan
kalmamıştı kesin, ama umursamıyorduk. Daha sonra beni
domalttı ve arkama geçti. Götümü sikecek diye korkup itiraz edecektim ki,
“Korkma aşkım, bu seferlik götünü sikmeyeceğim, ama götün de
benim, kimselere vermem!” dedi ve domalmış halimle amımdan
sikmeye başladı. Sonuna kadar köklüyordu. İnanılmaz zevk
alıyordum. Bir süre daha bu pozisyonda devam ettik. Sonra kendisi yatağa
uzanıp, beni de kucağına çekti, “Şimdi biraz da sen sür
beni, kontrol sende!” dedi. Heyecanlanmıştım. Sikinde
kalkıp oturmaya başladım. Sonuna kadar içime alıyor,
hızla inip kalkıyordum. İkimiz de aynı anda
boşaldık ve üzerine yığılıp kaldım.
Emre geldiğinde ondan ayrıldım. Artık Levent’le her
fırsat bulduğumuz an sikişiyoruz. Bazen ben okulu asıyorum
ve bütün gün yataktan çıkmıyoruz. Sikinin müptelası oldum ve o
da amımın delisi!