Articles by "Seks Hikayeleri"
Seks Hikayeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aradan yıllar geçmesine rağmen o anları unutamıyor ve inanılmaz zevkler alıyordum. Geçen bu zaman sürecinde aklıma takılan bir başka konuda, Soner abinin benimle ilgili hisleriydi. O kendisinden 5 yaş küçük ve cinsel deneyimi olmayan bir kıza mastürbasyon yaptırırken nekadar zevk almıştı acaba? Yıllarca hep bunu merak ederek yaşadım.
Artık evli bir kadındım ve hayatımda bazı sorumluluklar vardı. Kocamla çok mutluydum, her nekadar bazı geceler yataktaki erkeğin Soner abi olduğunu düşlesem de, kocamla evli olmak harika birşeydi. Evliliğimizin ilk 2 senesi maddi zorluklarla geçti. Kirada geçen zorlu 2 yılın ardından, kocamın ailesinin de desteğiyle bir ev aldık ve taşındık. Güzel bir evdi. Çocukluğumun ve evliliğimin ilk 2 yılının geçtiği yoksul semtlerden kurtulmuş, daha lüx bir semte, İzmir’in denizle iç içe güzel semti Küçükyalı’ya taşınmıştık. Evimizin balkonundan görünen güzel körfez manzarası ve sabahları içimizi açan deniz kokusuyla, kocamla günlerimiz mutluluk içinde geçiyordu.
Komşuluğun olmadığı bir yerde yaşamak, benim gibi insanların iç içe olduğu kenar semtlerde büyümüş bir kadın için biraz garipti belki, ama yine de hayatımdan memnundum. Komşusuzluktan sıkılmışken, apartmana giriş çıkışlarda selamlaştığım Eda hanım adındaki, benden 10 yaş büyük bir bayan içimi ısıtıyor, beni yaşadığım eve dahada bağlıyordu. Güler yüzlü, sevecen bir hanımdı ve onla sohbet etmek hoşuma gidiyordu. Defalarca birbirimizi davet etmemize rağmen, bir türlü gelip gitmek kısmet olmamıştı. Bu durum benim evde yumurtanın kalmadığı bir gün, Eda hanımdan ödünç yumurta almaya gitmemle son buldu. Bir kat altımızdaki evlerinin kapısına giderek kapıyı çaldım. Sanırım evde kimse yoktu, çünkü kapı açılmamıştı. Tam tekrar eve çıkıyordum ki, kapının tıkırtısıyla arkamı döndüm…
Kapı açıldığında biraz şaşkındım, çünkü kapıyı (sonradan 16 yaşına yeni girdiğini öğrendiğim) Serhat açtı ve “Buyrun?” dedi tebessümle. “Merhaba, Eda hanıma bakmıştım ben ama…” dedim. “Annem evde yok abla, markete kadar gitti, birazdan gelir!” dedi. Ben de, “Tamam canım, ben üst komşunuzum, yeni taşındık, adım Merve, daha sonra uğrarım, tekrar teşekkürler!” dedim. “Oldu abla, söylerim anneme!” dedi ve kapıyı kapattı. Güler yüzlü, kendince yakışıklı bir çocuktu Serhat, ilk görüşte kanım kaynamış, sevmiştim keratayı. Eve geldiğimde aklımda markete gidip yumurta ve diğer ihtiyaçlarımı almak vardı. Üstüme birşeyler giyip gideyim diye düşünürken, kapım çaldı. Kapıya koşup baktığımda, kapıdaki Eda hanımdı. Dışarı çıkmak için hazırlandığımdan altım giyinik olmasına rağmen üstümde sütyenimle geziyordum, “Bir saniye!” diye seslenip, kapıdan göğüslerim görünmeyecek şekilde sadece başımı çıkararak, “Pardon Eda hanım, giyiniyordum da, üstüm çıplak… Gelin siz, buyurun!” dedim.
Eda hanım gülümseyerek, “Önemli değil… Bana gelmişsiniz, Serhat söyledi.” dedi. “Evet evde yumurtam bitmişti de, o yüzden rahatsız etmiştim. Ama şimdi ben de markete çıkmak için giyiniyordum.” dedim. “Aaa, lafı mı olur canım, komşuyuz şurda, ben getireyim hemen, hem market kapanmıştır artık, boşuna gidersin!” dedi. Aslında gerçektende saat geç olmuştu, market akşamları saat 8.30 – 9 gibi kapanıyordu. “Peki ozaman, sağolun, ama olmadı böyle…” dedim. “Önemli değil, ben getiririm birazdan!” deyip aşağı kata yöneldi. Ben de kapıyı tam kapatmadan, üstüme birşey geçirmek için odama geçiyordum ki, odama girer girmez, Eda hanım koşar adım kapıya gelmişti bile, kapıyı tıklattı. Ben de, “Buyur buyur, kapı açık!” diyerek yine sütyenimle odamdan çıktım. Ama birden şok geçirmiştim. Çünkü gelen Serhat idi ve beni sütyenimle göğüsler fora bir şekilde görmüştü. Birden, “Ayy pardon!” diyerek, ikimiz de özür diledik ve ben odama kaçtım. Serhat da kafasını öbür tarafa çevirerek beklemeye başladı…
Hemen elime ilk geçen Body’yi üstüme geçirip dışarı çıktım. Serhat hemen, “Özür dilerim abla, sen gel içeri deyince ben de girmiş bulundum, annem yumurta yolladı!” deyip yumurtaları uzattı. “Asıl ben özür dilerim ablacığım, annen sandım seni!” dedim. Serhat ta tekrar, “Pardon abla!” deyip, geldiği gibi yine koşar adım evine gitti. O yaştaki çocuğa resmen göğüs şovu yapmıştım elimde olmadan. Ama benim üzüldüğüm konu o değil, çocuğu utandırmış olmamın verdiği burukluktu.
Aradan geçen zamanla, Eda hanımla samimiyetimiz ilerlemiş, artık ona abla diye hitap etmeye başlamıştım. Eda ablanın kocası genç yaşta vefaat etmişti ve oğlu Serhatla yaşıyorlardı. Eda abla bir muhasebecinin yanında çalışıyordu. Serhat ise Liseye gidiyordu. Okul tatil olduğu için Serhat evde yalnız kalıyor ve babasının erken vefaatı sebebiyle, insanlarla fazla konuşmayan, içine kapalı bir genç olarak zamanını geçiriyordu. Anlayacağınız çok az arkadaşı vardı ve tekbaşına Bilgisayar başında zaman geçiriyordu. Eda ablayla artık samimiyetimiz ilerlediği için, bana, bazı günler o yokken evine gidip Serhat’a yiyecek birşeyler hazırlayabilirmiyim diye sormuştu. Ben de, “Olur abla, ne olacak elime mi yapışacak!” diye kabul etmiştim.
Ertesi gün öğlen alt kata inip Serhat’a birşeyler hazırlamak kapıyı çaldım. Serhat açtı kapıyı, “Merhaba Merve abla, gel buyur, yemek işi sana kaldı ha, annem söyledi, zahmet olacak!” dedi. Ben de, “Yok canım olur mu öyle şey!” deyip içeri girdim. “Ne istersin? Ne hazırlayım sana?” dedim. Kıymalı makarnaya bayılırmış, yapmak için mutfağa girdim ve “Sen bak işine, ben hazırlarım!” dedim. Serhat teşekkür edip odasına gitti.
Yemeği hazırlamıştım. Serhat’a seslendim, “Serhatçığım makarna hazır, istediğinde yiyebilirsin, ben çıkıyorum eve!” dedim. Ama içerden cevap gelmedi. “Serhat?” diye ikinci seslenmemde de karşılıksız kalınca, usulca yarım açık olan kapısından içeri baktım. Serhat yatağına uzanmış, gözleri kapalı, kulağında kulaklıkla müzik dinliyordu. Üstündeki kolsuz tişörtten, yaşına göre kaslı kolları ve altındaki şorttan belli olan önündeki kabarıklık, yıllar önce Soner abiyle yaşadığım günleri aklıma getirmişti ve içim bir hoş olmuştu birden. Ses çıkarmadan bir süre izledim ve sonra kapıdan içeri bir adım girip, biraz daha yüksek bir sesle, “Serhattt!!!” diye seslendim. Bu kez duydu ve “Merve abla kusura bakma müzik dinliyordum!” deyip ayağa kalktı. Kalkmaz olaydı, ayağa kalkmasıyla birlikte, önünde, şortundan dışarı çıkmak istercesine duran o kabarık yarağı gözüme çarptı ve beni mahfetti. Gerçekten de Serhat’ın yarağı çok büyük görünüyordu. Yıllardır kocamla çok mutluydum, sex hayatımız da harikaydı, ama serhatın yarağı aklıma Soner abinin yarağını getirmişti ve çok tahrik olmuştum…
Yanıma gelerek teşekkür etti ve beni kapıya kadar yolcu etti. Eve döndüğümde içimde yıllar öncesinden kalan Soner abinin yarağının görüntüsü vardı. Ve amım sırılsıklam olmuştu. Hemen odama geçip, Soner abinin yarağını düşünerek, amımı okşamaya başladım. Hayalimde o koltuğun üstünde oturuyor, ben de yarağını yalayarak ağzıma alıyorum, emiyorum ve o da ağzıma, yüzüme, boynuma ve göğüslerime boşalıp bana sperm banyosu yaptırıyordu. Ama bu kez farklıydı, çünkü hayalimdeki yarak Soner abinindi, ama yüz Serhat’ın yüzü olmuştu birden. Ve bu beni dahada tahrik ediyordu. Hayalimdeki Soner abi modelinin yerini Serhat aldı, artık onun sikini yaladığımı hayal etmeye başladım ve hayalimde onun yüzüme boşalmasıyla, ben de sessiz sessiz, “Serhat sik beni! Sik beni Serhat!” diye diye boşaldım. Kendime geldiğimde bu düşündüklerimden utanmıştım, nede olsa artık evli barklı bir kadındım ve bu tür şeyler çocukluğumda kalmıştı. Artık kocamdan başka bir erkek düşünemezdim ve bunu küçük bir kaçamak kabul ederek duşa girdim.
Aradan birkaç gün geçmişti ve ben tekrar yemek hazırlamak için Eda ablanın avine indim. Serhat açtı kapıyı ve buyur etti, sonra herzamanki gibi odasına geçti ve ben mutfakta yiyecek birşeyler hazırladım. Bir ara Serhat’ı mutfağın kapısında gördüm. Gülümsedim ve “Ne dikiliyorsun orda?” dedim. O da gülümseyerek, “Hiiç… Seni izliyorum… Çok güzel kokular geliyor, ne pişiriyorsun?” dedi. “Tavuk sote yapıyorum!” dedim. Gelip tavaya baktı ve “Oooo gerçekten harika kokuyor!” dedi. Ama bu sırada arkamdan bana oldukça yaklaşmıştı ve sanki benim kokumdan bahsediyor, benim kokumu içine çekiyordu. Bu beni heycanlandırmıştı ve aklıma evde yaptığım mastürbasyon geldi. Serhat tavaya bakarken, “Çok güzel kokuyor, nefissss!” deyip biraz daha yaklaştı ve azda olsa popoma dokundu. Ben artık iyice ıslanmıştım. Acaba bilerek mi yapıyor diye düşünürken, “Abla ben duşa girsem ayıp olurmu?” dedi. “Yok ablacığım, neden ayıp olsun, bak işine!” diyebildim sadece.
Banyodan su sesi gelmeye başlamıştı. Ama ben hiçte iyi değildim, içimden bir ses gidip Serhat’ı röntgenlememi söylüyordu. İçimden sanki bir orospu konuşuyordu, (Serhat’ın yarağını merak etmiyor musun? Git ve bak!) diyordu. Daha fazla dayanamayıp banyonun kapısına gittim, anahtar deliğinden baktım ve tam karşımda, duşun altında 31 çeken Serhat’ı gördüm. Yarağı kocamandı ve hızlı bir şekilde okşuyordu. Bir anda amım sırılsıklam olmuştu, adeta şelale gibi akıyordu sularım. Dayanamadım ve delikten bakarken amımı okşamaya başladım. Altımda ince penye bir eşofman vardı. Sularımın eşofmanın önünü ıslatmasından korkuyordum ve biraz aşagı sıyırıp külodun üstünden okşamaya başladım. Serhat ta iyice hızlanmıştı. O anda içeri girip kendimi ona siktirmek için yanıyordum, ama cesaret edemiyordum buna. Bu düşüncelerin arasında Serhat’in boşaldığını gördüm ve o anda kendime gelip hızlıca toparlandım ve mutfağa kaçtım. Serhat banyodan çıkmış ve odasına girmişti. Aklımda onla yatmak vardı sadece, kendimi zor tutuyordum. Serhat’a, “Yemeğin hazır canım, ben çıkıyorum yukarı!” deyip, hemen kaçtım ordan. Eve geldim ve Serhat’in yarağını düşünerek matürbasyon yaptım, kendimi tatmin ettim.
Akşam üstü olmuştu, kocamın eve gelip beni sikmesi için sabırsızlanıyordum. Çünkü ancak kocamla bu azgınlığım üstümden gidecekti. Kocamı aradım ve “Aşkım ne zaman geleceksin?” dedim. Ama aksilik bu ya, “Hayatım bu gece biraz geç kalacağım, yetiştirmem gereken işler var!” dedi. Umutlarım yıkılmıştı ve çaresiz geç saatte de olsa kocamın gelmesini bekleyecektim. Saat daha 6 idi ve kocam eve erken geldiğinde bile 9 da anca evde oluyordu. Yani bu gece saat 11-12’ye kadar kudurmaya devam edecektim. Ben de gece için hazırlanmaya karar verdim, bir duşa girdim ve vücudumdaki bütün kılları aldım. Duştan çıkıp saçımı makyajımı yaptım ve kocamın sevdiği siyah iççamaşır takımımı giydim. Dantelli ve sexy bir takımdı, kocam beni böyle görünce deli gibi sikecekti. Üstüme de dizüstü eteğimi giydim ki, kapı çaldı. Saate baktım, 9.30 idi, kocam erken gelerek bana sürpriz yapmıştı. Üzerimde sütyenle kapıya koştum yine. Kapıyı açtım ve “Bekle 1 saniye, girme daha!” dedim. Ses gelmedi, bekliyordu. Eteğimi biraz yukarı çekerek koltuğun üstüne hafif domaldım. Çok sexy göründüğümden emindim ve şuh bir sesle, “Gel tamam!” dedim…
Ama birkez daha şok olmuştum, çünkü gelen yine Serhat idi. Çocuk içeri girdi ve ne oldugunu anlamadan öylece donakaldı. Ben de şoktaydım. (Bu Serhat’in evime ikinci gelişiydi ve beni yine yarı çıplak görüyordu. Ama bu kez farklıydı, çünkü ben de onu banyoda çıplak görmüştüm!). Gözüm hemen sikine kaydı. Siki kalkmıştı ve dışarı çıkmak ister gibi şortunu zorluyordu. “Pardon abla!” deyip kafasını öbür tarafa çevirdi. Ben de en yakın odaya kaçtım. İyice delirmiştim, ben kendimi ona siktirmemek için zor dururken, o sürekli yarı çıplak yakalıyordu beni. Odanın kapısına yaklaştı ve “Abla pardon yaa, yine kaza oldu! Annemden haberin varmı? Geç gelecekmiş te, yiyecek birşey varmı sende diye bakmaya gelmiştim!” dedi. Benden ses çıkmayınca, “Ama boşver abla, yemesemde olur, beklerim annemi…” dedi. Üzülmüştüm, sonuçta suç bendeydi, çocuk nerden bilsin onu kocam sandığımı.
“Bekle bekle!” dedim odadan çıktım, ellerimle göğüslerimi kapatıyordum. Onun ise siki halen sopa gibiydi. İçim iyice tuhaf oldu. O da bana bakıyordu. Güldüm ve “Alıştın artık beni böyle görmeye haa?” dedim. Güldüğüm için o da rahatlamıştı ve gülümsedi. “Gel mutfağa bakalım!” dedim. Artık tahrik olmamın da verdiği rahatlıkla ellerimi göğüslerimden çektim. Ama onun arkamdan popoma baktığını hissediyordum. İyice orospuluk damarlarım kabarmıştı, resmen istiyordum 16 yaşındaki çocuğu. Buz dolabının kapağını açtım ve eğildim. Önünde kısa eteğimden popomun göründüğünden emindim. Artık çok azmıştım, kafamı ona çevirip, “Yemek istediğin özel birşey varmı? Yoksa ben ne verirsem ona razımısın?” dedim gülümseyerek. Bakışları çok farklıydı, bana yıllar önce benim Soner abiye baktığım gibi bakıyordu. “Sen ne verirsen yerim Merve abla!” dedi, ama artık gülmüyordu. “Gel bakalım!” dedim. Yanıma yaklaştı. Ben halen eğilmiş bakıyordum. İyice yaklaştı ve artık tam arkamdaydı…
Kendimi ona doğru götürdüm ve popomu sikine temas ettirdim ve arkamı döndüm, “Ooooo Serhat, ne değiyor bana öyle?” dedim sexy bir sesle. Birşey diyemedi çocukcağız. Popomu sikine biraz daha bastırarak, “Nekadar kalın, sopa mı?” dedim. Serhat fazla dayanamadı ve belimden kendine çekti, iyice yerleşti siki götüme ve “Hayır merve ablacığım, o benim şeyim!” dedi. İyice azmıştım ve “Neyin Serhat? Söyle hadi!” dedim. Gözlerimde sikilmeye hazır bir bakışla ve sexy sexy söylüyordum bunu. Serhat delirmiş gibi bakıyordu ve “Yarrağım Merve abla!” dedi. Gülümsedim, “Ooo nekadar sert o öyle! Peki nereye değiyor şuan farkındamısın?” dedim. “Hayır Merve ablacığım, söyle nerene?” dedi. Sanki yıllar önce Soner abiyle yaşadığım an gibiydi herşey. Gözlerine baktım ve “Amcığıma değiyor canım!” dedim ve bir hamlede külodumu yana çekip, “Bak görüyor musun amcığımı? Yalamak ister misin? Hadi yala amcığımı!” dedim.
Serhat delirmişti, birden amıma yumuldu ve yalamaya başladı. “Oohh Merve abla, çok tatlı amın!” diyordu ve beni delirtiyordu. İyice kendimden geçmiştim ve dönüp sikini okşamaya başladım. Sonra sikini dışarı çıkarıp amıma sürüp başını ıslattım, artık içime girmeye hazırdı. Sikinin başını amımın deliğine yerleştirip, “Hadi!” dedim. Ve Serhat içime girip çıkmaya başlamıştı. Okadar kalın ve sıcaktı ki, dayanamıyordum. Yaklaşık 4-5 dakika o şekilde amıma pompalayıp beni boşalttı. O daha boşalmadan, “Yeter!” deyip ayağa kalktım ve “Şimdi sıra benim isteğimde!” dedim ve salona götürdüm, onu koltuğa oturttum. Siki kocamandı ve önümdeydi. Yıllarca Soner abiye yaptığımı hayal ettiğim ve son zamanlarda aynı şeyi Serhat’a yapmak için delirdiğim şeydeydi sıra. Sikinin başını iştahla emip yalamaya başladım. Serhat delirmişti ve “Oohhh, Merve ablamm benimm, karıcığımm benimmm!” deyip, saçımdan tutup ağzıma vermeye devam ediyordu. Ben de ona yıllar önce aynı Soner abiye dediğim gibi, “Sik beni Serhat! Amımı, götümü, ağzımı, heryerimi sikkk erkeğimmm!” diye inliyordum….
Serhat daha fazla dayanamadı ve şiddetli bir biçimde ağzıma yüzüme fışkırtmaya başladı. Ağzımdan çenemden akan spermler göğüslerime doğru süzülüyordu ve ben halen Serhat’ın yarrağını yalamaya devam ediyordum. Serhat’i boşaltmıştım, şimdi ben de boşalmalıydım. Onu yatırdım koltuğa ve amımı ağzına dayayıp sürtünmeye başladım. Saniyeler içinde ikinci kez boşalıp Orgazm oldum. Serhat’ın da ağzı yüzü amımın sularıyla yıkanmıştı…
Hemen kalktım, onu da kaldırdım ve “Birazdan kocam gelir, çabucak gitmen lazım aşkım!” deyip dudaklarından öpüp evine yolladım…
Merhaba ben Arzu 29 yaşında sexy bir kadınım. Her zaman erkeklerden ilgi gördüm. Annem ve babam çok özgür insanlardı ve beni de özgür yetiştirdiler. Özellikle annemle iki arkadaş gibiydik (halen de öyleyiz), her şeyi çok rahat konuşuruz. 31 Seks Hikayeleri sitesinde çok güzel seks hikayeleri okudum ve ben de katkıda bulunmak için, 16 yaşımdayken ilk kez sikiştiğim geceyi anlatmak istedim. Benim için çok özel ve güzel bir geceydi. Paylaşmak istedim.
Maddi durumumuz hep iyiydi. Yazları ailece uzun tatiller yapardık. 16 yaşındaydım, 1998 yazında Antalyada’ki 5 yıldızlı tatil köylerinden birine gittik. Daha o yaşta 1.77 boyum, 85 göğüslerim, 57 incecik belim ve 93 yuvarlak dolgun kalçalarımla gösterişli bir kızdım. Tesise akşam üzeri giriş yaptık. Kendi arabamızla gelmiştik. Uzun yol hepimizi yormuştu. Akşam yemeğini yeyip, erkenden yattık. Tabii annemle babamın sevişme sesleri epey bir süre uyumamı engellemişti. Bizde seks asla utanılacak bir şey olmadı. Annem babam önümde sikişmezlerdi tabii, ama odalarında da, (Aay bizi biri duyar!) diye de kendilerini kasmazlardı. Çok küçük yaşlardan beri onların sikişme seslerini birçok defa duymuştum. İlk duyduğumda anneme sormuştum. O da yaşıma göre birşeyler söyleyerek, seviştiklerini anlatmıştı. Yaşım ilerledikçede daha rahat konuşup anlaşmıştık.
Ben sabah denizini çok severim. Deniz çarşaf gibidir ve elle tutulacak gibi bir sessizlik vardır. Attığınız kulacın sesini duyarsınız. İyi de bir yüzücüyüm. İlkokulda okul takımında bile yüzdüm. Ama sonra yarışmak bana anlamsız geldi ve bıraktım. İyi yüzmek bana kar kaldı. Neyse, sabah annem babam yol ve sevişme yorguluğu ile uyurken, ben bikinimi giyip soluğu sahilde aldım. Hep küçük üçgenlerden oluşan ipli bikiniler giyerdim. Halen de onlardan vaz geçemiyorum. Bir şezlong seçip, plaj çantamı ve havlumu bırakıp, uçuk sarı tül elbisemi çıkarıp hazırlanıyordum ki, ‘O’ da sahile geldi. ‘O’ 1.90 boylarında, kumral, antik Helen heykellerine benzeyen biriydi. Bana gülümsedi ve benim dibim düştü. Çok sıcak ve içten bir gülümsemesi vardı. İngilizce, “Good Morning!” dedi. Ben de inadına Türkçe, “Günaydın!” dedim. ‘O’ yine gülümsedi ve günaydın dedi. Sesindeki aksanı hemen fark ettim, büyük ihtimalle yabancıydı.
Tişörtünü çıkardı ve kasları ortaya çıktı. Gram yağ yoktu, belli ki spor yapıyordu. Ben (Şimdi bana asılır!) diye beklerken, ‘O’ yürüdü denize girdi. İyi yüzüyordu. Sakin ve kararlı kulaçlarda açıldı gitti. Ben de bir an önce kendimi serin sulara bırakmak istiyordum. Ben de denize atladım. Suyla buluşan bedenim ve hissettiğim rahatlama aklımı ondan uzaklaştırdı. Kendimi denizin kollarına bıraktım. Bir saat kadar yüzdüm. Kıyıya çıkıp şezlonguma yöneldiğimde iki yanımdaki şezlonga yerleştiğini gördüm. Havlumu alıp duşa gittim. Annemin nasihatını tutup, ıslak bikini ile oturmadım. Kurulanıp kırmızı bikinimi giydim. Geldiğimde gitmişti. Şans dedim. Yağlanıp kendimi bu sefer yavaş yavaş kızdıran güneşe bıraktım. Onu hayal ederek uyumuşum. Başıma dikilen annemin, “Hadi kahvaltıya!” sesi ile uyandım. Gün içinde onu hiç göremedim. Akşam da ortalarda yoktu.
Ama sabah erken sahile indiğimde oradaydı. Bu sefer ben gülümseyip, “Günaydın!” dedim. Tanrım, yine o altımı ıslatan gülümseme. Sırf bu gülümseme için bile buna verilir diye düşündüm. O da, “Günaydın!” dedi ve yine dönüp denize yöneldi. Hey Tanrım, koca sahilde bir ikimiz vardık. İnsan hiç olmazsa asılmaya yeltenir. Baktım bundan ses çıkmayacak, “Beraber yüzebilirmiyiz?” dedim. Yine gülümsedi, “Zevkle!” dedi. Ben yine ıslandım. O sabah beraber yüzdük. Tanıştık, sohbet ettik. Adı Tony idi. İtalyandı. İTÜ’de mühendislik okuyordu. Son sınıftaydı. Türkçe’yi epey sökmüştü, ama aksanı belli oluyordu. Bu aksan ona ayrı bir sevimlilik katıyordu. Zaman nasıl geçti anlamadım. 1,5 saat yüzmüşüz. Yorulduğumu hissedince uzun zamandır denizde olduğumuzu anladım. “Çıkalım mı?” dediğimde, “Hiç sormayacaksın sandım. Erkeklik gururuna yediremiyorum ama, yoruldum!” dedi. Gülüştük.
Sabah yüzmelerimiz devam ederken, artık öğleden sonraları da arada plajda görüşüp sohbet ediyorduk. Babamın kartal gözlerini hep sırtımda hissediyordum. Ama biliyordum ki, annemin gözleri babamı hep yatıştırırdı. 4. sabah da yine sahilde buluştuk, merhabalaştık ve kendimizi sakin denize bıraktık. Güle oynaya sahilden epey uzaklaşmışız. Birden, “Bir şey için iznini rica ediyorum. Ben aslında sabahları açılıp çıplak yüzerim. Ama sen varsın diye kaç sabahtır yapmıyorum. İzin verirsen şortumu çıkaracağım, rahatsız olacaksan uzaklaşabililirim. Ne de olsa sen daha küçük bir kızsın!” dedi. Böylece de fitili ateşledi. Ben istediği gibi yüzebileceğini, daha önce de çıplak erkek gördüğümü (ki gizlice araklayp seyrettiğim annemlerin pørnø filmlerini saymazsak bu koca bir yalandı) ve hiçte küçük bir kız olmadığımı söyledim. O yine güldü, biraz uzaklaştı ve şortunu çıkarıp bileğine sardı. Biraz uzağımda yüzüp dalıp çıktı.
Ben nekadar daha böyle yüzeceğini sorma gafletinde bulundum. O da, “Küçük kız rahatsız olduysa giyinebilirim!” dedi. Küçük kız sinirlendi ve küçük kız olmadığını göstermek istedi. Bikinisinin üstünü çözdü ve bir bileğine iplerinden doladı. Tony güldü, “Zaten üstsüz güneşleniyorsun, bu birşeyi ispatlamaz!” dedi. Bu sefer haklıydı. Gerçekten birşeyler ispatlamak istiyorsam daha cesur olmalıydım. Altımın iplerini de çözdüm, onu da diğer bileğime doladım. Sonra derin bir nefes alıp ona doğru bir takla attım. Bu sefer gülmedi, kahkaha attı, “Tamam, sana bir daha küçük kız demiyeceğim, dersimi aldım!” dedi. O kahkaha tüm tedirginliğimi aldı. Beraber yüzmeye devam ettik. İlk kez çıplak yüzüyordum ve o günden bu güne beni daha özgür hissettiren bir deneyim yaşamadım. Gerçekten çok keyifliydi. Yarım saat kadar öyle yüzdük. Ama sadece yüzdük. Ne taciz edici bir söz, ne bir hareket yaptı. Mayolu nasıl yüzüyorsak öyle. Sonra ben bikinimi tekrar bağladım. O da şortunu giydi, kıyıya yüzdük. O gün gün işaretleşip kıkırdadım. Ertesi sabahı iple çektim.
Sabah buluşup hemen denize atladık. Hızla yüzüp açıldım ve bu sefer o birşey demeden bikinimi çözüp iki bileğime dolamıştım. Sonraki iki günü hep beraber geçirdik. Derken Cumartesi geldi çattı. Sabah yine çıplak yüzmüştük ve günü beraber geçiriyorduk. Akşam benimle çıkmak istediğini söyledi. Cumartesi akşamları otelde gösteriler oluyordu. Ayrıca otelin Discosunun da çok hareketli olduğunu söyledi. Ona, onun babamdan izin almayı başarabilirse onunla çıkabileceğimi söyledim. Babam son derece sert görünüşlü, ama altın kalpli bir adamdı. Ama tabii bunu ona söylemedim. İzin işi onu biraz germişti. Yabancılara göre birşey değil. Ama el mecbur. Ben annemle babamın yanına gittim. O da 10-15 dakika sonra geldi. Daha önce annemle tanıştırmıştım. Ama babamla hiç konuşmamışlardı. Babamla tanıştırdım. Babam anneme baktı ve onlar gözleri ile anlaştılar. Tony zar zor izin istedi. Babam sert bakışlarını hiç yumuşatmadan onu süzüyordu. Anneme, “Sen nedersin hanım?” dedi. Annem, “Çocukları rahat bırak!” dedi. Babam aynı sert ses tonu ile, “Tamam, ama otelden çıkmak yok. 10’da da odandasın!” dedi. Anneme baktım, göz kırptı. Bu serbestsin demekti. Tony babama, “Tabii efendim!” dedi. Bana da, “7’de gelip alsam iyi mi?” dedi. Ben, “8 olsun!” dedim. “Tamam!” dedi gülümsedi ve uçtu.
Akşam erkenden doğru odaya çıktım. Duş alıp kuaföre damladım. Saçlarıma fön çektirdim. Odaya çıktım ve en büyük dert başladı: Ne giysem? Derken kurtarıcı meleğim geldi. Annem, “Ne o? Heyecanlısın!” dedi. Anne ilk defa bir adamın gülümsemesi bile beni benden alıyor. Ne yapacağım bilmiyorum!” dedim. Annem sarıldı, “İçindeki kızı dinle, o sana doğru yolu gösterir!” dedi. Ne istiyorsam yaşayabileceğimi, ama seks hakkındaki önceki konuşmalarımızı unutmamamı söyledi. “İstemediğin hiç bir şeyi yapmasına izin verme. Gerçi öyle birine benzemiyor, ama istemediğin birşeyi yapmaya kalkışırsa, çekinme bizi ara!” dedi. Sonra dolabından beyaz bir elbise çıkardı, “Bence bunu giy!” dedi. Elbise önden ve arkadan V kesim, kabarık etekli, derin dekolteli bir elbiseydi ve annem onu çok severdi. Abartmadan çok hafif te bir makyaj yapmamı söyledi. O babamla ilgilenmeye gitti. Ben beyaz dantelli bir külot sütyen seçtim. Kırmızı topuklu ayakkabılarımı ve kırmızı çantamı çıkardım. Kırmızı tül şalımla takımı tammaladım. İç çamaşırımı giydiğimde annem geldi, “Tam tahmin ettiğim gibi!” dedi. Kopçayı çözüp, sütyenimi çıkardı, “Bu elbise ile sütyen giyilmez. Beni hiç bu elbiseyle sütyenli gördün mü?” dedi. Sonra meme uçlarımı sıktı, “Ampüller şimdiden yanmış!” deyip beni birde utandırıp gitti.
Elbiseyi giydim, bronz tenimde hakikatten çok güzel durmuştu. Aksesuarlarımı tamamlayıp, rujumu sürdüğümde kapı çaldı. Açtım, karşımda yine o gülümseme ve ben şimdiden ıslandım. Bakışlarındaki parıltıda kendi kadınlığımı gördüm. Beyaz keten bir pantolon ve uçuk sarı bir tişört giymişti. Üstünde beyaz keten bir ceket, kollarını dirseklere doğru sıvamıştı. Off Tanrım, bu adamla bu gece mutlaka yatmalıydım. Koluna girdim, bakışlar üzermizde yemek salonuna girdik. Sahneye yakın iki kişilik bir masa, kırmız şarap ve güller. Dekor tamdı, ilk 10 puanı aldı benden. Güzel bir yemek ve uslu bir dans. Uzak köşede babamın endişeli bakışları ve annemin onun kulağına fısıldamaları. Tony’ye, “Hadi Disco’ya!” dedim. Disconun kapısında bizi sarıp sarmalayan coşkulu müzik ve kaynamaya başlayan kan. İçeride kendimi müziğin ritmine bıraktım. Hoplayıp zıplayıp, şampanyaları yudumladım. Sonra bir an yine yavaşlayan müzik, sarılan bedenlerimiz. Ve günlerdir inik gördüğüm siki, ilk defa sert olarak hissetmek…
Arkamdan sarıldı, kucağındaydım ve siki tüm sertliğiyle tam kalçalarımın arasındaydı. Başımı arkaya döndürdüm, gözlerindeki ihtirası gördüm. O benim gözlerimde ne gördü bilmiyorum ama, dudaklarımız buluştu. İlk öpüşmemiz. İlk yangın. Elleri dekolteden süzüldü ve göğüslerime sütyen oldu. Ben kendimden geçtim. Güçlü eller körpe göğüslerimi sıktı. Ampüller yüz mumluk oldu. Sol eli göğsümü serbest bıraktı ve eteğimin altını keşfe çıktı. Parmakları hazineme değidiğinde içimde bir volkan canladı. Dönüp ona sarıldım ve dudaklarımı ona sundum. Ellerini eteğimin altından çıkarıp kalçamın üstüne koydum. Kendimi artık pantolonunu zorlayan sikine bastırdım. Yine müzüğin ritmi yükseldi. Bu defa kucağında kıvranarak dans etmeye başladım. İçimdeki kadın uyanmış ve azmıştı, seks istiyordu. Bakire olduğumu biliyordu, onu cesaretlendirmeliyim diye düşündüm. “Bu gece senin olmak istiyorum, götür beni burdan!” deyiverdim. Gözlerindeki parıltı şimşeklere dönüştü, dudaklarımız bir daha kenetlendi. Sarmaş dolaş Disco’dan çıktık. Öpüşe koklaşa odasına doğru yollandık.
Odasının kapısına geldiğimizde içimde bir ses dur dedi. Kapıyı açıp bana dönünce sarıldım öptüm, “Özür dilerim!” dedim arkamı dönüp koşarak uzaklaştım. Odama girdiğimde kalbim çıkacakmış gibi çarpıyordu, nefes nefeseydim. Bir an sırtımı duvara dayayıp soluklandım, her yanımdan ter fışkırıyordu. O anda yanda silüetimi gördüm, aynadan vahşi bir kaplan bana bakıyordu. Gözlerimden ateş fışkırıyor, tenim terden parlıyordu. Göz bebeklerim kocamandı. Bu kız bu gece sikilmezse uyuyamaz dedim. Altımda hissettiğim ıslaklık elimi külotuma götürdü. Külotum sırılsıklamdı. Çıkarıp attım. Ayakkabıları çantayı ve şalı yatağa fırlattım. Anahtarı alıp odadan çıktım. Kendimi onun kapısında buldum…
Odanın kapısında bir an durdum, derin bir nefes aldım, kapıyı çaldım. İçeride olması için dua ediyordum. Kapı açılana kadar sanki bir asır geçti. Kapı açıldı. Belinde bir havlu, duşa girmek üzereydi sanırım. Gülmsedi, “Gelmeyceksin diye çok korktum!” dedi. Başka birşey demesi gerekmedi, kucağına zıpladım. Dudaklarımız birleşti, içeri girdik. Öpüşerek kucağında içeri taşıdı beni. Güçlü kolarında tüy gibiydim. Elleri eteğimin altından çıplak kalçalarımı kavradı. Aşağı doğru kayan kalçalarım sikini hissettiğinde artık havlunun olmadığını anladım. Eteğimin kenarlarından tutup beni yatağa doğru bıraktı. Elbise vücudumdan sıyrıldı ve yatağa çıplak düştüm. Yatak beyaz gül yaprakları ile doluydu. Beyaz gülü çok sevdiğimi unutmamış. İkinci 10 puanı aldı benden…
Gül bahçesinde uzanırken, o da üzerime uzandı. Dudaklarıma ateş dudakları değdi. Ordan boynuma, ordan göğüslerime. Gonca güllerim ilk defa bir erkeğin hoyratlığını tattı. Göğüslerim emilip ısırldıkça güzelleşti. İçimdeki volkan kaynamaya başladı. Dili göğüslerimin arasından kayıp göbek deliğimi buldu. Orda fazla oyalanmayıp, aşk üçgenime indi. Hiç koklanmamış amıma inip, dilini içime soktuğunda ben boşalmaya başladım. O aşk sularımı içip, klitorisimi emmeye devam etti. Başını amıma bastırdım, oradan hiç ayrılmasın istedim. Kasılmalarım sona erdiğinde, “Sıra bende!” dedim. Onu uzatıp üstüne çıktım. Çoktan kazık olmuş sikini yakalayıp emmeye başladım. Oldukça heybetli, kalın ve damarlıydı. 1.90 boya yakışacak bir sikti. İzlediğim pørnø filmler işe yaramaya başlamıştı. Sokabildiğim kadar ağzıma sokup yalamaya başladım. Güçlü kolları kalçalarımı kavrayıp bir anda beni 69 pozisyonuna getirdi. Ben onun sikini emerken, o da körpe amıma yumuldu tekrar. Bu sefer dili amımla beraber götümü de yoklamaya, iki deliğimi birden yalamaya başladı. İçimdeki volkan tekrar canlanmaya başladı. Artık onu istiyordum…
Beni yine gül yapraklarının arasına uzattı. Terlemiş vücuduma yapraklar yapışmıştı. Bacaklarımı araladı. Sikinin kafasını amımın deliğine dayadı, fırçalamaya başladı. Kudurmuştum. Artık o sertliği içimde istiyordum. “Hazırmısın?” dedi. “Çoktan!” dedim. Sikinin kafasını bir iki defa sokup çıkardı. Sırılsıklamdım. Sonra birden bastırdı. İçime girişini hisettim. Su gibi akan sıvılarım sayesinde siki bir anda kayıp dibimi buldu, kasıklarımız kavuştu. “Yanıyorsun, bu nekadar sıcak bir am!” dedi. Ben bir acı bekliyordum, ama hiç canım yanmadı. İçimde hareketlenmeye başladı. Önce küçük küçük hareketler, alıştıkça daha büyük git geller, derken piston dibimi dövmeye başladı. Artık kendimi koyverdim. İniltilerimiz odayı sardı. Bacaklarımı beline doladım ve o yüklenirken onu kendime doğru bastırdım. 15 dakika kadar beni böyle sikti. İçimdeki volkan kabardı kabardı kabardı ve patladı. Tırnaklarımı sırtına geçirip haykırarak boşaldım. Ben boşalırken o durmadı, sikmeye devam etti ve ben yıldızları saydım. Ben rahatlarken o hızlandı ve bir anda içimden çıkıp göbeğimden göğüslerime doğru fışkırmaya başladı. Doğrulup sikini ağzıma aldım, sikinde kalan döllerini emdim. Son damlaya kadar onu boşalttım. “Harikasın bebeğim!” dedi.
Siki halen kazık gibiydi, “İnmeden bir daha istiyorum!” dedim. “Derhal!” dedi ve beni yine kuş gibi havalandırıp domaltıverdi. Başımı yatağa bastırıp, götümü dikledi ve direk amıma giriverdi. Siki yine dibimi buldu ve sonra tren pistonu gibi saydırmaya başladı. Kalçalarıma ufak tokatlar atıp, hızla amımı sikmeye başladı. Biraz sonra ayağa kalkıp, ata biner gibi kalçalarıma oturdu. Yine amıma geçirip, son sürat sikmeye başladı. Altında bir kısrak gibiydim. Hiç bitmesin istiyordum. Hızlandı. Hızlandım. Hızlandık. Dörtnala koşuyor gibiydim. Kalçalarıma vuran kasıklarının sesleri ve benim iniltilerim odayı doldurdu. Orgazm’a ulaştığımda, o da içimden çıktı ve sırtıma boşaldı. Döllerini krem gibi sırtıma sürüp tenime yedirdi…
Yan yana yatağa uzandık. Nefeslerimiz düzelince, bana, “Bir şey soracağım, bakire olduğuna emin misin?” dedi. Bozulmuştum, “Ne demek istiyorsun? Elbette!” dedim. “Peki, fark ettiysen kanama olmadı. İlkinde de, ikincisinde de sikim içinden tertemiz çıktı. Kaldı ki, ilk sefer için oldukçada sert siktim!” dedi. Yine haklıydı. “Evet ama, gerçekten bu benim ilk seksim!” dedim. Biraz düşündü. “Ozaman muhtemelen esnek bir zarın var. Jinekoloğuna göster, o sana anlatır!” dedi. “Bir acı bekliyordum, ama olmadı. Ondan mı?” dedim. “Sanırım…” dedi. Sonra yüz üstü uzandım, gül yapraklarını kucakladım. Çok hoşuma gittiğini söyledim ve inceliği için teşekkür ettim.
O ise kalçalarımı okşamaya başladı, “Harika bir götün var. Bence o da bu gece bekaretini kaybetmeli!” dedi. “Çok mu istiyorsun?” dedim. “Evet!” dedi. “Sırf bu gül yaprakların hatırına onu da sikmene izin vereceğim, ama canımı yakma!” dedim. “Sen merak etme!” dedi ve götümü yalamaya başladı. Dili çok maharetli çalışıyor, bir amıma, bir götüme giriyor, amımın suları ile göt deliğimi ıslatıyordu. Epeyce yaladıktan sonra bir parmağını götüme soktu. O bile zor girmişti. Biraz yoklayıp deliğimi genişletmeye çalıştı. Sonra kalçalarımı havalandırıp beni domalttı. Ellerimle kalçalarımı ayırttırıp deliklerimi iyice ortaya çıkarttı. Uzanıp güneş kremini alıp götüme sürdü. Sonra sikine de sürdü. Bana iş bile düşmedi, bakire götümü sikme hevesi sikinin taş gibi olmasına yetmişti….

Sonra arkama geçti ve sikini minnacık göt deliğime dayadı. Yavaş yavaş yüklenmeye başaldı. Bu sefer acıyı hissettim, ama dur falan da demedim. Önce sikinin kafasının girdiğini hissettim. “Zor kısmı bitti bebeğim!” dedi ve yavaşa yavaş iterek götümde ilerledi. Son bir hamle ile de köküne kadar geçirip, kasıklarını kalçalarıma yasladı. Ben bir derin “Ohhhhh!” dedim. Kalçalarımda götümün yanaklarını açan ellerimi serbest bıraktı ve bir elimi amıma bastırdı. O götümü vidalarken, ben amımla oynamaya başladım. Yavaş hareketlerle başlayan sikiş, götümün alışması ile tam bir sikişe döndü. O götümü sikerken ben de amımı parmaklıyordum. Üst üste kasılmalarım başladı. Beni o pozisyonda 3 kez üst üste boşalırken, o hiç çıkmadan götümü sikti. Artık dizlerimin tutmadığını hissediyordum, “Hadi artık sen de boşal, bittim!” dedim. O da hızlanıp Orgazm oldu ve döllerini götümün içine fışkırttı. Üstüme yığılınca, ben de yatağa yapıştım. Siki inene kadar götümü sikmeye devam etti. Her tarafımız ter, döl ve benim sıvılarımla kaplanmıştı. Ama kendimi kuş gibi hafiflemiş hissediyordum.
Sonra beni yan döndürüp, kaşık pozisyonunda bana sarıldı. Elleri ile göğüslerimi kavradı ve kendimizi bir rehavetin kollarına bıraktık. Bir saat kadar uyuduk. Ama çıplak tenlerimizin ısısından ter içinde uyandık. Kalktık banyoya gittik, suyu ayarlayıp duşun altına girdik. Birbirimizi sabunlayıp yıkadık. Önce o beni sabunladı, her yerimi okşayarak yıkadı. Parmaklarnı deliklerime soktu. İçimi de sabunladı 🙂 Sonra duşun altında amımı kemirdi. Sonra ben onu sabunlayıp yıkadım ve sikini yalayıp emmeye başladım. Bir anda yine kazık gibi oldu. “Kaldırdın, indir bakalım!” dedi. “Tamam!” dedim, ellerimi duvara dayayıp, götümü geri attım, amım götüm ortaya çıktı. Arkama geçip hemen amıma geçirdi ve duşun altında sikmeye başladı. 15 dakika kadar amımı sikti beni boşalttı, ama o halen dimdikti. “İnmedi ne yapacağız?” dedi. “Bir de götü sikeceksin mecburen!” dedim. Hemen pozisyonu bozmadan götümü sabunladı, sikine de sabunu sürüp götüme geçirdi. Yavaşlanıp hızlanarak yarım saat boyunca da götümü sikti. Benim artık dizlerim tutmuyordu. Tam yeter diyecekken götümden çıktı, beni diz çöktürüp ağzıma verdi ve emerken ağzıma boşaldı. Tüm döllerini ziyan etmeden yutup, onu son damlasına kadar emdim. Sonra birer havluya sarılıp çıktık. Birbirimizi kuruladık.
Saate baktım, sabahın 6’sı olmuştu. Ve ben artık kadındım. “Ben odama gidiyorum!” dedim, elbisemi buldum giydim. Ama zor yürüyordum kapıya kadar. “Gitme, kal!” dedi. “Yok, kalırsam bu amı götü siktirmeden duramayacağım. Yeter artık, dinlenmek istiyorum!” dedim. Sürüne sürüne odama geldim. Soyundum ve kendimi temiz çarşaflara bıraktım. Hemen uyumuşum. Bir ara annem geldi, uyandırdı, kahvaltı saatinin geldiğini söylemek için. Ama ben uyumak istediğmi söyledim, gitti.
Uyandığımda akşam olmuştu, hemen giyinip otelin restoranına indim. Annemleri buldum, ama o yoktu. Annemle sonra konuşuruz deyip, odasına gittim. Odası boşaltılmış, temizleniyordu. Otelden ayrıldığını söylediler. Bir an ağlamaklı oldum. Sonra kendi kendime üzülmemeliyim, her saniyesine değecek bir ilkti dedim. Restorana döndüm, annem babamla akşam yemeğini yedik. Sonra annemle sahilde baş başa konuştuk. Annem, “Pişman mısın?” dedi. “Hayır!” dedim. “O zaman başka hiçbir şeyin önemi yok. Ama döndüğümüzde seni Jinekoloğuma götüreceğim. Artık genç bir kadın olarak onunla konuşmalısın!” dedi.