Articles by "Komşumla"
Komşumla etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Selam arkadaşlar, bu siteyi uzun zamandır takip eder ve çoğu hikayeleri severek okurum. Benim de başımdan geçen ve halen devam eden bir olayı sizinle paylaşmak istedim. İsmim Zeliha, 29 yaşında, 1,68 boyunda ve 60 kiloda, kapalı bir bayanım. Kapalı derken, kocamın zoruyla kapandım. Bir kızım var 10 yaşında. Sezeryanla olduğu için başka çocuk istemedim. Kocam zorlasa da, ben hep karşı çıktım, bir daha çocuk yapmadım.


Kocam fabrikada vardiyalı bir işte çalışır. Kazancı fazla olmadığı için maddi durumumuz da pek iyi değil, ama geçinip gidiyoruz işte. Kocamla malesef monoton bir hayatımız var. Kendisi 1,70 boyunda ve 95 kiloya yakın. Kendine hiç bakmaz. Ne giyinmesini bilir, nede kadın ruhundan anlar. Ama sorsanız yatakta ondan iyisi yok. Yatakta ise 5 dakika bile sürmez ilişkimiz, sonra da, "Bu kadar uzun kimse yapamaz, benim kıymetimi bil!" diye övünür. İnanın 11 senelik evliliğimde bir kez olsun seksten zevk almadım. Ne doğru dürüst öpüşmesini bilir, nede başka yerlerimi öper sever. Bir kez başka kadınlardan duyduğum için ben ona oral yapmaya niyetlendim, bana söylemediği laf, etmediği hakaret kalmadı. "Öyle şeyleri orosbular yapar, yarın birgün benim de sana yapmamı beklersin!" falan filan...

Bir gün bizim oturduğumuz mahallede bir müstakil ev satıldı. Alan kişiler Türk olduğu için çok sevindim. İnşallah iyi insanlar olur da en azından komşuluk yaparız diye ümit ettim. İsimlerini sonradan öğrendiğime göre, Jale ve Hakan isminde evli bir çift imiş alanlar. Durumları çok iyiye benziyordu, adamın makam arabası gibi koskocaman bir arabası, hanımında da son model bir Jip vardı. Taşınırlarken ben kocama, "Bir hayırlı olsun ve hoşgeldin diyelim, çay, kurabiye, börek falan yapıp yanlarına gidelim. Malum adamlar sabahtan beri taşınmayla uğraşıyorlar!" dedim. Kocam başta mırın kırın etse de razı oldu ve gittik. Jale hanım ve kocası Hakan çok ama çok iyi insanlara benziyorlardı, öyle havalı falan hiç değiller, aksine çok mütevazi idiler. Bize karşı da çok iyi davrandılar ve teşekkür ettiler.

İki gün sonra Jale hanım elinde benim bıraktığım tepsi ve çantayla kapımı çaldı. Güzel bir çiçek almış ve çantayı da çukulata ile doldurmuştu. Jale hanıma, "Neden zahmet ettin, ne gerek vardı..." diyerek içeri buyur ettim ve akşama kadar oturduk, sohbet ettik, çay kahve içtik. O günden sonra çok samimi olduk. Kocam, Hakan'ı beğenmese de ziyaretlerine kocamla beraber gidip gelmeye başladık. Kocam sanırım Hakan'ı kıskanıyordu. Hakan 1,80 boylarında ve çok atletik bir vücuda sahipti. Genelde çok dar gömlek veya tişört giyerdi. Adamdın vücudunda yağ denen bir şey yoktu nerdeyse. Hakan'ın birkaç tane Süpermarketi varmış ve yanında nerden baksan 35-40 kişi çalışıyormuş.

Bir akşam yine onlara oturmaya gitmiştik. Sohbet esnasında konu işten güçten açılınca, Jale bana, "Sen neden çalışmıyorsun Zeliha, eve katkın olur ve en azından evde boş oturmazsın!" dedi. Kocam hemen atladı, "Gerek yok, ben çalışıyorum! Hem kapalı olduğu için ona iş vermezler!" dedi. Jale de kocama, "Eğer isterse bizim Markette kasada çalışabilir. Hem ben de sürekli Marketteyim, beraber gider geliriz, gözün arkada olmaz!" dedi. Akşam evimize dönünce kocamı yalvar yakar ikna etmeye çalıştım. Sonuçta ayda 1.400 Euro maaş alacağım için ikna oldu. Dünyalar benim olmuştu.

Birkaç gün sonra işe başladım. Kızım okula gittiği için sabah 8'den 16'ya kadar çalışıyordum. İşi çok çabuk öğrendim, kasa işi çok kolaydı ve 2 aya kalmadan neredeyse herşeyi biliyor ve her işe yardım ediyordum. Jale ile de çok yakın arkadaş olmuştuk. Birgün sabah yine Jale'nin arabası ile işe giderken, konu evlilikten, mutluluktan açıldı ve sonunda sekse geldi. Jale bana, "Seks hayatınız nasıl gidiyor Şekerim?" diye sorunca ben, "Ehh işte, öyle böyle idare ediyoruz!" diyerek geçiştirdim. Ama o anlatırken ağzım açık kaldı. Kocası ile yaptıklarını anlatırken hem gözünün içi gülüyor, hemde ara sıra kasığını tutup, "Sorma, benimki akşamdan sevişmeye bir başladı mı, sabah saat 3'e 4'e kadar yapar. Aramızda kalsın, Hakan'ınki oldukça büyük, bazen karnıma ağrılar girer, bazen de yürümek bile zor gelir, resmen yürüyüşüm değişir. Üstelik beni yalayarak 1-2 kez Orgazm etmeden asla girmez bana!" dediğinde bende film koptu. "Yalar mı? Nasıl yalar?" diye sorduğumda, Jale başladı gülmeye ve "Nasıl yalayacak, amımı götümü, her tarafımı yalar! Hele bazen 69 oluruz, bu en sevdiği pozisyon, işte o zaman yarım saate yakın o beni, ben de onunkini yalarım!" demez mi. O gün iş yerinde çalışırken aklım başımda değildi, sürekli Jale'nin anlattıklarını düşünüyordum.

Pazartesi sabah birlikte işe gitmek için yine Jale'nin arabasının yanına indim. Jale evden çıktığında yürüyüşü değişmişti, resmen bacakları ayrık ayrık ve zorla yürüyordu. Bana gülümseyip, "Günaydın!" dedi. Arabaya otururken altına küçük bir yastık koyunca, "Hayırdır ne oldu, hasta mısın, istersen sen gelme ben otobüsle giderim!" dedim. Jale, "Yok canım birazdan geçer popomun sızlaması, dün gece Hakan yine coştu ve son olarak arkadan yaptı, oranın da hastası, girince çıkmak bilmiyor!" dedi ve güldü. "Arkadan derken?" diye sorunca, "Ahh Zeliha, sen de bu yaşına gelmişsin, genç kız gibi soru soruyorsun. Arkamdan yaptı, yani götümden sikti, şimdi anladın mı?" dedi. Ben şaşkınlıkla, "Gerçekten mi?" diye sorunca, "Niye inanmıyorsun kız, kocan seni hiç arkadan yapıyor mu?" dedi. Ben de nasıl oldu bilmem ama, "Bırak arkadan yapmayı, önden bile doğru dürüst yapmaz!" dedim. "İlahi Zeliha, tam bir alemsin valla!" dedi ve gülüştük, devam ettik yolumuza.

O günden beri ailecek bir araya gelmelerimizde gözüm hep Hakan'ın önüne kayıyordu. Pantolonun önü öyle şişkin duruyordu ki, içim bir tuhaf oluyordu. Ama Hakan'ın da ara sıra bana baktığını yakalamıştım. Utanıp başka yere baksam da, genelde mutfağa gidip gelirken götüme baktığını hissediyordum. Günlerim artık daha bir değişik geçiyordu, kocamı aldatmak asla aklımdan geçmiyordu, ama kaçamak bakışlarla halen Hakan'ın önüne bakmaya devam ediyordum. Ve hayaller kuruyordum...

Yaz tatili vakti geldi. Ben Markette işe başlamadan çok önce kocam çalıştığı Fabrikadan 3 haftalığına izin almıştı, birlikte Türkiye'ye gidecektik. Ama şimdi benim durum değişmişti. Markette herkes eski çalışanlar olduğu için millet izinini ayarlamış, ama bana izin yoktu. Samimiyetimizi kullanıp özel bir muamele de istemedim. Hakan abi de, "Zeliha, söz, seneye yaz tatilinde sana 4 hafta izin vereceğim, bize yardımcı oldun bu sene, ben de unutmam bu iyiliğini!" dedi ve teşekkür etti. Ben artık kocama, "Siz bensiz gidin memlekete!" demek zorunda kaldım. Kocamla kızımı taksiye bindirdik ve havaalanına gittiler. Akşam Türkiye'den aradı kocam ve "Bizi merak etme, sen kendine dikkat et, biz babamlarla iyiyiz burda!" dedi.

Ertesi sabah işe giderken, Jale, "Kızımla 2 hafta okulu ile tatile gidiyoruz. Velilerden iki kadın da gitmesi lazımmış, ben de bu sene tatile gidemiyorum diye kabul ettim! Zeliha bak buralar sana emanet. Hakan yemek ve çamaşır işinden anlamaz, ben sana bir anahtar vereyim, bizim eve de bakar ol, ama lütfen kızma ve sana 1 maaş da ikramiye verelim, yoksa Hakan kabul etmez!" dedi. Ben, "Seve seve yaparım, ikramiyeye ne gerek var!" desem de, Jale ısrar edince extra maaşı kabul ettim.

Bir gün sonra Jale'yi kızı ile havaalanına Hakan abi götürdü. Hakan abi genelde akşamları eve saat 19-20 arası gelirmiş, ben de o gün işten çıktım doğru Hakan abilere geçtim. Evi toparladım, bir güzel de yemek hazırladım. Masayı hazırladım ve çıktım. İkinci gün yine mesaiden sonra onların eve gittim, yemek yaptım, masayı hazırladım, tam çıkmak üzereyken Hakan abi erkenden geldi. "Zeliha dünkü yemek harika idi, ellerine sağlık, ben alışkın değilim öyle güzel yemeklere, Jale pek anlamaz, bak beni şişmanlatacaksın onlar gelene kadar!" diye takıldı.

"Afiyet olsun!" deyip çıkacakken, "Zeliha nereye? Otur, beraber yiyelim, sen de yalnızsın ben de, bir tencere yemeği kim yiyecek?" diye ısrar edince, birlikte yemeyi kabul ettim. Yemek yerken Hakan abiyi Jale aradı, yarım saat konuştular. Yemekten sonra Hakan abi, "Zeliha oldu olacak bir de çay demle de içelim!" deyince, kıramadım çayı da demledim. Tam çaylarımızı salona götürmüştüm ki kocam aradı. Hakan abiye sessiz olmasını işaret edip, telefonu açtım. Kocam, "Nerdesin?" diye sorunca, "Evdeyim!" dedim. Kısa bir konuşmadan sonra kapattı telefonu. Hakan abi gülerek, "Niye burda olduğunu söylemedin Zeliha?" dedi. Ben de, "Neme lazım, yanlış anlar, bana kızar!" dedim. "Zeliha bozulma ama senin kocan biraz yabani! Birbirinizden ayrısınız ve seninle 1 dakika bile konuşmadı ve ilk sorduğu şey de 'Nerdesin?' oldu!" dedi. "Aman Hakan abi, bu böyle gelmiş, böyle gider, malesef değişmez, haklısın kocam odunun teki!" dedim.

Çaylarımızı içerken Hakan abi, "Ben üzerime rahat bir şey giyeyim, oturur sohbet ederiz, nasıl olsa artık arayan soran olmaz!" dedi. Üzerine bir tişört ve spor pantolonu ile geldi içeriye. Ama eşofman tarzında giydiği şey çok ince olduğu için önündeki şişkinlik çok net görünüyordu. Sohbete başladık, çay kahve derken saat 22:00 olmuştu. Ben artık gitmek için müsade istedim. Hakan abi, "Zeliha yarın Pazar iş yok, otur. Hem uykun gelince geç misafir odasında yat. Korkacak bir şey yok, yabancı mıyız?" deyince ben gaza geldim, "Yoo niye korkayım, korkmuyorum, ama ben gideyim!" dedim. Hakan abi, "Bak sen de ben de yalnız oturmaktansa sohbet ederiz biraz daha!" diye ısrar edince kıramadım.

Ben gitmekten vazgeçince, Hakan abi kilere indi ve bir şişe beyaz Şarapla yukarı geldi tekrar. "Zeliha hiç Şarap içtin mi?" dedi. "Hayır içmedim, hem alkol günah degil mi?" dedim. "İlahi Zeliha, Şarap alkol değil ki, üzüm suyu. Gel felekten bir gün çalalım, aramızda kalır, söz! Jale bunu çok sever, ama eğer sen yok ben içemem, bana ağır gelir diyorsan, içme!" dedi. O sırada yine gaza geldim, "Jale içiyorsa bana niye ağır gelsin ki, tamam içelim!" dedim. Kalktı slow bir müzik açtı ve iki bardak getirdi. İkimize de yarımşar kadeh doldurdu (Şarap öyle içilirmiş sonra öğrendim) ve sohbete koyulduk yine...

Üçüncü kadehten sonra başımın döndüğünü hissettim, vücudumun heryerini ateş basıyordu sanki. Hakan abi de, "Bak yanakların kızardı, istersen fazla içme!" dedi. Ben de gülerek, "Haklısın, her tarafımı ateş bastı, nasıl üzüm suyuysa bu Şarap!" dedim. O sırada Hakan abi, "Dur ateşine bir bakayım!" diyerek karşı koltuktan kalktı, yanıma oturdu. Elinin dışı ile yanaklarıma temas edip, "Valla haklısın, yanakların ateş gibi yanıyor resmen!" dedi ve güldü. Sonra da, "Biliyor musun, yanakların kızarınca daha tatlı oldun!" deyince utandım, yüzümü çevirdim. Hakan abi, "Utanacak bir şey yok Zeliha, gerçekten güzel oldun, zaten güzel bir kadınsın, ama böyle daha güzel oldun! Ama istersen eşarbını ve üzerindeki ceketini çıkar, yoksa havale geçireceksin!" deyip gülümsedi.

Eşarbı çıkardım, saçlarımı serbest bıraktım (Saçlarım nerdeyse kalçalarıma kadar uzundur). Sonra ceketi de çıkardım. Altımda sıfır kollu ve daracık tişört olduğunu unutmuşum. Göğüslerim oldukça büyük ama dik olduğu için, Hakan abi, "Offf Zeliha, böyle bir güzelliği neden saklıyorsun?" dedi. Ben yine utanıp, "Aman, sanki güzel olsam ne olacak, kıymetini bilen olmadıktan sonra!" dedim. O sırada Hakan abi saçlarımı kafamdan aşağı ta kalçalarıma kadar okşayıp, "Bu güzelliğin kıymetini bilmeyeni vurmak lazım, nasıl bilmez ahmak kocan?" dedi. Eli kalçamın üzerinde kaldı. Kalçamı okşamaya başlayınca, "Hakan abi yapma lütfen..." diyerek döndüm. O sırada yanağımdan öyle sıcak öptü ki, bir tuhaf oldum. Bir yandan hoşuma gitmişti, bir yandan da, "Abi yapma lütfen..." demeye devam ediyordum.

Boynumu, boğazımı öpmeye, kulak mememi emmeye başladı. Sonra kulağıma, "Şarap da aramızda kalacak, bu yaptıklarımız da, ben artık dayanamıyorum, lütfen kırma beni Zeliha!" dedi. Bedenim titriyordu resmen. Ağzım, "Yapma!" dese de, içimden devam etmesini umuyordum. Yavaşca arkamdan tişörtümü çıkarttı ve hemen sütyenimi de açtı, önüme geçti. Ben, "Abi yapma..." dedikçe göğüslerimi ve meme uçlarımı emiyordu. Bacak aram resmen ıslanmıştı, ne oluyordu bana, arzularıma karşı koyamıyordum...

Salondaki koltukları çok genişti, yatak gibiydi nerdeyse. Beni yatırdı ve eteğimle külotumu çıkarttı. "Yapma abi..." desem de, bacak arama yumulmuştu bile. Ordan sonra bende Film koptu. Amımı öyle bir yalıyordu ki, dilini içine sokarak, am dudaklarımı tek tek emerek, klitorisimi dudaklarının arasında sıkıştırıp sündürerek. Bana birden bir titreme geldi, ölüyorum sandım ve amımdan resmen sular akmaya başladı. Orgazm dedikleri bu olsa gerek. İnanın yarım saate yakın yaladı amımı ve o yarım saatte 3 kez Orgazm oldum. Bulutlarda uçuyordum resmen. 11 yıllık evliydim, ama bu duyguyu daha önce hiç yaşamamıştım.

Sonunda doğruldu, beni kucağına aldı ve ikinci kata çıktık. Ben kucağında, bir yandan dudaklarımı emiyor, bir yandan merdiven çıkıyordu. Bu nasıl bir adam böyle diye düşünürken yatak odasına geldik. Koskoca bir yatakları vardı, yatırdı beni. Ve önümde soyunmaya başladı. Boxerini çıkarınca nerdeyse dilimi yutuyordum. Aman Tanrım, o nasıl bir yaraktı öyle, uzunluğu nerdeyse bileğim kadar ve başı kalın mı kalın. Jale demek ki, "Hakan'ınki oldukça büyük!" derken abartmamıştı.

Hakan yarağını ağız hizama getirip, "Şimdi de senin hünerlerini görelim bakalım!" diye dudaklarımın arasına doğru dayadı. Sıra bende idi, beni böyle dili ve ağzı ile 3 kez Orgazm eden adama mümkün mü yok demek. Yarağını yalamaya başladım. Ama kafası bile ağzıma sığmıyordu, zorlanıyordum iyice. Acemice ve korku içinde elimden geldiği kadar yaladım...

10 dakika geçmeden, Hakan, "Şimdilik yeter bu kadar! Şimdi de amının hünerlerine bir bakalım!" deyip yarağını ağzımdan çekti. Yatağa yanıma sırtüstü uzanıp, "İlk seferinde gel sen üzerime canım!" dedi. (Kocam beni sikerken hep altına alırdı). Üzerine çıktım, am dudaklarımla Hakan'ın göbeğine yapışmış yarağı üstünde ileri geri giderek, am sularımla resmen yıkadım yarağını. En sonunda yarağı başından tutup ıslak amımın ağzına yerleştirdim. Amım o kadar ıslak olmasına rağmen sırf o kocaman başını içime alana kadar öldüm nerdeyse. Ama Hakan hiç alttan hareket etmiyor, "Aşkım sen kendin ayarla, yavaş yavaş. Hepsi girince biraz acır belki, ama sonra alışırsın!" diyordu. Ona söylemesi kolay, o yarak sonuçta bana giriyordu. Amım yırtılıyor sandım, ama sonunda yarısını almıştım ve artık durmak niyetim de yoktu. Biraz daha, biraz daha derken sonunda taşaklarına kadar oturdum. Yarağını sanki midemde hissediyordum. Yarağı komple içimde iken hiç kımıldamadan, 10 dakikaya yakın sadece öpüştük. Sonunda dayanamadım ve hafiften kalkıp oturmaya başladım...

Tanrım bu ne güzel bir şeydi böyle, amımın duvarlarında kalın yarağının damarlarını hissediyordum. Amım yarağına alıştıkça alıştı ve benim hareketlerim de daha bir serileşti. Gittikçe hızlanan bir tempoyla kalkıp oturuyordum artık. Kocamdan alışık olduğum için bitecek korkusu ile, bir ara çok hızlanmışım. Hakan, "Aşkım acele etme, daha sabaha kadar vaktimiz var, sabaha kadar o senin, elinden alan yok, tadını çıkar!" demesi ile yavaşladım.

15-20 dakika sonra Hakan beni üzerinden indirip altına aldı, bacaklarımı omzuna attı. Yarağını amıma tek seferde köküne kadar sokunca tekrar yırtılıyorum sandım. O esnada öyle bir bağırmışım ki, nerdeyse tüm mahalleyi ayağa kaldıracaktım. Hakan, "Aşkım sakin ol, adam öldürüyorum sanacaklar!" diye güldü. "Gülme aşkım, o yarak sana girse ölürsün valla!" dedim. Ufak ufak hızlanarak pompalamaya başladı. Artık Orgazmlarımı saymaktan vazgeçmiştim. Ama bende tam yine bir titreme başladığında Hakan iyice hızlandı. Ben yeniden Orgazm olurken Hakan da boşaldı. (Kocamla hiçbir zaman aynı anda boşalmamıştım). İçime Hakan'ın dölleri bahçe hortumundan akar gibi akıyordu. Birbirimize kenetlendik ve içimden çıkmadan beni üstüne aldı.

İyice yorulmuş ve mayışmıştım. Hakan altımda ve yarağı içimde, bir saate yakın uyumuşum. Hakan'ın alttan amıma pompalamasıyla uyandım. Dudaklarına dudaklarımı verip öpüştükten sonra, "Sen nasıl bir insansın böyle, halen mi sikiyorsun beni?" demem gülüp, "Evet, doyamıyorum sana!" dedi ve beni üstünden indirdi. Beni dört ayak pozisyonuna alıp arkama geçti. Yine sikecek diye beklerken, başladı hem amımı hem götümün deliğini yalamaya. Böyle bir zevk yok dünyada, perişan oldum.

Sonunda götümün deliğine okkalı bir tükürük bırakıp, o koca yarağını götüme dayadı. Niyetini anlamıştım, götten sikecekti beni. Telaşla, "Hakan yapma kurban olayım, oraya girmez, ölürüm valla, hem ordan daha hiç yapmadım!" desemde, Hakan'ı durdurmak imkansızdı.

Ama ne kadar denediyse de girmedi. Komodinden kreme benzer bir şey aldı ve bu sefer hem yarağını, hem götümün deliğini kremledi. "Aşkım kasma kendini, ben bu götü sikmezsem uyuyamam, kasarsan acır, serbest bırak kendini!" dedi. En sonunda yarağının kafasını götüme öyle bir geçirdi ki, dudağımı ısırdım, gözümden yaş geldi. Hakan, "Bak aşkım kafasını aldın işte, gerisi kolay!" dese de ben ölüyordum acıdan. Yarağının kafası götümde hareketsiz beklerken bir yandan da amımı okşamaktan alamıyordu kendini. Amımı okşadıkça ben gevşedim ve sonunda milim milim de olsa, o koca yarağı götüme tam almıştım. Yavaş yavaş acı geçti ve o koca yarak götüme girip çıktıkça resmen zevk almaya başladım. Tabii amımı da sürekli okşamaya devam etti. Yarım saate yakın götümü sikti ve en sonunda içime boşaldı. Yarağını götümden çıkarmadan yan yatırdı beni, 66 pozisyonunda arkamdan bana sarıldı ve uykuya daldık...

Sabah bir uyandım ki, o koca yarağı halen götümde. Yavaşça kendimi çekip yataktan kalktım. Duşa gidecektim, ama yürümekte zorlanıyordum. Jale'nin yürüyüşünün bazen neden öyle değiştiğini şimdi çok iyi anlıyordum. Duşumu yaptım. Kahvaltıyı hazırladım ve Hakan'ı uyandırdım. Yüzünde bir gülümsemeyle beni öptü ve "Aşkım harikaydın dün gece! Artık bizimkiler gelene kadar buradasın, hiçbir yere göndermem seni!" dedi...

O günden beri artık sikişmeden duramıyoruz. Fırsat buldukça, arabada, depoda, bazen de Otelde beni sikmeden bırakmıyor. Seni çok seviyorum koca yaraklım ve o yaraksız yaşamak istemiyorum!

Ben Oktay. Evliyim ve uzun yıllardan beri aynı apartmanda oturuyorum. Bundan 3 sene önce evsahibinin oğlu ve gelini tayin dolayısıyla Adanaya gelmişlerdi. Bizim binada evsahibinin yukardaki boş dairesine taşındılar. Onlarla tanıştıktan sonra, gelinle karım iyi arkadaş oldular, devamlı birbirimize gidip gelmeler başladı. Gelinin ismi Banu idi. Banu gayet samimi bir kadındı, 2 çocukları vardı, ama çok sexy biriydi.

Birgün yine onlara oturmaya gittik. Banunun oğlu çok şimarık bir çocuktu, sürekli annesini bezdirirdi. Bir baktım annesinin götüne vuruyor, annesinin götünü çimdikliyor, eteğini falan aşağı çekiyordu. Bu dalaşma sırasında Banunun beli açılmış ve giydiği tangasına kadar görmüştüm. (O sırada babası bilgisayarda birşeylerle uğraşıyordu). Banu benim gördüğümün farkına vardı ve yüzü kızararak bana baktı. Ben birşey olmamış gibi davranıyordum. Neyse, biz biraz daha oturup, karımla kalktık evimize gittik. Ama ben iyice azmıştım, Banunun bıldır bıldır götü ve giymiş olduğu sexy tangası aklımdan çıkmıyordu. O gece yatağa girince, Banuyu siktiğimi hayal ederek karımı 2 posta, deli gibi siktim!

Ertesi gün işten biraz erken gelmiştim. Karım evde yoktu. Kesin yukarı çıkmıştır diye düşünerek Banuya telefon açtım, "Karım sizde mi?" diye sordum. "Yok Oktay abi, istersen gel, çocuklar yemek yiyor, sen de ye!" dedi. Ben de, "Tamam!" dedim ve yukarı çıktım. Yemek yedikten sonra Banu, "Çay içelim!" dedi. "Olur!" dedim. Çay içiyorduk. Oğluyla kızı, "Anne biz parkta oynamaya gidiyoruz!" dediler çıktılar. Banu ile havadan sudan konuşuyorduk. Banu, "Oktay abi, akşam olanlardan dolayı özür dilerim, oğlum biraz saftır, ne yaptığını bilmez!" dedi. Ben biraz aptala yattım, "Anlamadım?" dedim. "Oğlum akşam popoma vuruyordu ya hani, sen gördün! Umarım ayıplamazsın?" dedi. "Haa, o mesele mi? Yok canım ne ayıplayacağım, çocuk daha!" dedim. O da, "Evet, çocuk işte!" dedi. "Ama şu da var ki..." dedim (cümleyi bilerek yarım bıraktım). Banu cümlenin sonunu beklerken, "Neyse boşver, ben artık gideyim!" dedim ve kalktım evime indim.

Eve inince hemen tuvalete girip, Banuyu düşünerek 1 posta 31 çektim. Bu arada karım geldi, pazara gitmiş. "Ne zaman geldin?" dedi. "Şimdi geldim." dedim. Akşam oldu Banu balkondan karıma seslendi, "Abla gel oturalım!" dedi. Karım da, "Tamam geliyorum!" dedi. Banunun kocası olmadığından ben gitmedim. Banu karıma anlatmış, Oktay abiyle beraber yemek yedik diye (ama diğer konuştuğumuz, oğlunun poposuna vurma meselesini anlatmamış).

3 gün sonra, ben işten dönerken, Banu da markete gidiyormuş, apartmanın girişinde karşılaştık. Bana, "Oktay abi, kocam çalışıyor, akşam beni köye annemlere götürürmüsün?" dedi. "Tamam, götüreyim!" dedim. Eve girince karıma söyledim, "Sen de gel, birlikte gider geliriz." dedim. Karım, "Ben gitmem, köyleri çok uzak, sen götür!" dedi. Köyleri 45-50 km falanmış. Akşam Banu çocuklarla geldi çaldı kapıyı, karımla vedalaşıp indik aşağı, bindik arabama ve yola çıktık. Yol boyunca hep havadan sudan konuştuk. Farkettim ki, çocuklar var diye Banu konuştuklarına dikkat ediyor, bazı konulara özellikle girmiyordu. Neyse, vardık annesine. Ben orda kalacaklar diye tahmin ediyordum ki, Banu kalmayacaklarını söyleyip, beni de içeri davet etti. 2 saat oturduk. Geri dönecektik. Çocuklar, "Biz burda kalmak istiyoruz!" dediler. Banunun annesi de, "Nasılsa okul yok, haftasonu kalsınlar!" deyince, çocuklar orda kaldı, biz geri dönmek üzere yola çıktık.

Köyden uzaklaşır uzaklaşmaz Banu hemen sordu, "Oktay abi, ogün birşey diyecektin demedin, ne söyleyecektin?" dedi. Ben de yine, "Boşver, söylemeyim!" diyerek Banuyu iyice meraklandırıyordum. Koluma yapışıp, "Ne olur söyle hadi, merak ediyorum!" diye ısrar edince, "Söylerim ama kızmak yok!" dedim. "Söz kızmayacağım, söyle!" dedi. Halen kolumu bırakmamıştı. "Biliyor musun Banu, Tanga külot sana çok yakışıyor, seni olduğundan daha sexy gösteriyor. Hatta..." dedim, (yine cümleyi tamamlamadım). Banu kolumu öyle sıkı tutuyordu ki, "Evet, Hatta? Devam et!" dedi. "Hatta okadar tahrik oldum ki, eve varınca seni düşünerek karımı 2 posta becerdim! Valla kocan çok şanslı bir erkek!" dedim. Bunları konuşurken benim yarak çadırı kurmuştu çoktan...

Banu bana kızacak diye beklerken, Banu derin bir nefes aldı. Sordum, "Ne oldu? Çok mu kızdın?" dedim. "Yok kızmadım Oktay abi, ama yarama tuz bastın!" dedi, kocasının ilgisizliğinden bahsetti. Meğersem Banu kocasından çok dertliymiş, konuştukça konuştu. "Kocam annesinin babasının sözünden çıkmıyor, keşke gelmeseydik Adana'ya! Bana karşı bütün ilgisini kaybetti!" diye anlatmaya devam etti. Ben de yangına körükle gidip, "Yani seks hayatınızı da mı etkiledi?" dedim. "Oktay abi, zaten çoktan beri seks hayatımız falan yok!" dedi. Bana cesaret gelmişti, bir sigara yaktım ve Banuya uzattım, "Al bir sigara iç, efkarın dağılsın!" dedim. Sigarayı verirken elini tuttum, tepki vermedi. Bundan cesaretlendim ve elimi bacaklarına attım. Yine tepki vermeyince, (içimden bu iş tamam, o da istiyor dedim) bacağını okşamaya başladım. Çok geçmeden Banu da elini yarağıma atınca, ben anayoldan ormana giren ilk yola saptım, 200 metre falan gittim ve arabayı sota bir yere durdurdum...

Hemen Banunun dudağına yapıştım. O da dünden razıymış zaten, başladık öpüşmeye. Ellerim de boş durmuyordu, bir elimi tişörtünün altına sokup göğüslerini, diğer elimi de eteğinin altına sokup, külodunun üstünden amını okşuyordum. O da benim yarrağımı pontolonun üstünden okşamaya devam ediyordu. Ben, "Arka koltuğa geçelim!" dedim. Geçtik, ben bunu öpmeye okşamaya devam ettim. "Oktay abi, biraz acele edelim, şimdi annemler vardınız mı diye ararlar!" dedi. "Tamam!" dedim, önce hemen kendi pantolonumu ve donumu çıkardım, sonra da Banunun külodunu çektim çıkardım bacaklarından. Banu bacaklarını ayırıp, sikimi amına sokmamı beklerken, ben yumuldum amına ve amını yalamaya başladım. Banu oldukça şaşırmıştı, "Oktay abi, ne yapıyorsun?" dedi. "Amını yalıyorum! Kocan hiç yalamadı mı?" dedim. "Yoooo!" dedi. "Ben yalamadan sikmem!" dedim ve tekrar yumuldum. Dilimi amına sokunca, önce irkildi, sonra zevkten inlemeye başladı...

Ben yaladıkça uçuyordu. Amından şarıl şarıl sular gelmeye ve boşalmaya başlamıştı. "Hadi sik artık, geç kaldık!" diye saçlarımı asılıyordu. "Tamam aşkım, sikeceğim, sakin ol!" dedim, doğrulup, Banunun o güzel amına yarrağımı sürtmeye başladım. Banu daha da kudurmuştu, "Oktay abi sok artık, dayanamıyorum, gir içime!" diyordu. Ben de yarağımı amına olanca hızımla soktum. Önce, "Ohhhhh!" diye bir çığlık attı, ardından da çıldırmış gibi inlemeye başladı. Birkaç kez sokup çektikten sonra Banu yeniden boşaldı ve "Oktay abi, mahvettin bitirdin beni! Hadi sen de boşal da, gidelim, geç kaldık!" dedi. "Daha dur bakalım, nereye gidiyoruz? Senin o hasta olduğum götünü de sikmeden şurdan şuraya gitmiyoruz!" dedim.

Banunun saf saf yüzüme bakışından anladım ki, Banu götünü hiç siktirmemiş. Telaşlandı, "Nasıl olacak ki ordan?" dedi. "Sen o işi bana bırak, hadi arabadan inelim!" dedim. İndik arabadan, Banunun ellerini arabanın kaportasına dayadım, belinden bastırıp götünü arkaya çıkardım ve arkasına geçip eteğini beline topladım. Önce güzelce bir götünü yaladım, sonra da yarrağımı götüne dayadım. Bastırdım. Başı girince, "Oktay abi çok ağrıyor, ne olursun çıkar!" dedi. Kim dinler? "Şşşşşt, sessiz ol aşkım, az kaldı, sık dişini biraz, bitti!" deyip birdaha yüklendim. Yarısını sokmuştum götüne. Birkaç kez sokup çektikten sonra götü alıştı, artık dibine kadar köklüyordum...

Banunun hiç sikilmemiş daracık götünü sikmek okadar zevkliydi ki, saatlerce sikebilirdim. Ama daha 10 dakika sikmeden, "Oktay abi ne olursun boşal artık, her yerim uyuştu, dizlerim tutmuyor!" diye yalvarınca, hızlandım ve götüne boşaldım. Yarağımı götünden çekince, Banunun götünden osurukla birlikte döllerim dışarı püskürdü. Hemen kağıt mendille temizlendik ve toparlanıp yola devam ettik.

3 yıldan beri Banu ile fırsat buldukça halen sikişiyoruz.

Ankara Etimesgut tarafında oturmaktayız. Ailemle beraber kalıyorum. Güzel ama sıradan bir yaşantım var. Lise biteli 3 sene oldu, üniversite sınavına 1 kere girdim olmadı, birdaha da hazırlanıp girmedim. Teyzemin bir boyama kursu var, orada çalışıyorum. Buna çalışmak denmez ama, işte öyle gibi görünüyorum. Günlerim bu şekilde geçip gidiyor. Kendimden bahsetmek gerekirse, 21 yaşındayım, esmerim, saçlarım omuzlarımda, çok uzun boylu olmayan, etrafından hoş ve şirin bilinen, güzel bir genç kız olduğumu düşünüyorum. Aşk ve seks hayatıma gelirsek, bu güne kadar 3 sevgilim oldu. 3'üyle de seviştim, fakat bakireyim, 3'üne de sadece götten verdim. Ama bende en çok iz bırakan 3'üncü sevgilim, yani İbrahim olmuştu.


İbrahim Sosyal Medyada ortak arkadaşlarımız sayesinde beni eklemişti. 2-3 ay sonra buluştuk, görüşmeye başladık. Öyle sempatik, öyle tatlı bir adamdı ki, tavladı beni ve yaklaşık 10 ay çıktık. 29 yaşında ve dul olmasına rağmen, her lafı ve hareketi beni büyülüyordu, ona abayı yakmıştım. Fakat 10 ay kadar sonra aramız bozuldu. Başka bir kadın yüzünden aramızdaki diyalog çirkinleşmeye başlayınca konuşmayı bitirdik, uzaklaştık birbirimizden. Görüşmediğimiz bu 5 ay benim için zor geçmişti, halen aklım fikrim ondaydı. Ondan başkasına ne ısınabiliyordum, ne de dokunabiliyordum. Birçok yakışıklı ve sempatik erkek çıkma teklif ediyordu, fakat hiçbirini umursamıyordum. Birtürlü İbrahimi aklımdan atamıyordum, sürekli nette olsun, normalde olsun, ondan haberler alıyor, takip ediyordum...

Artık bana dönmesinden umudumu kestiğim birgün, İbrahimden bana bir mesaj geldi. Nasıl olduğumu, beni aylardır merak ettiğini söylüyordu. Şok olmuştum ve çok büyük bir sevinç ve heyecan yaşamıştım. Sitemler, laf sokmalar derken, 2 ay süre boyunca, bana çektirdiklerini burnundan getirdim. İbrahim benden vazgeçemiyordu. Sonunda dayanamadım ve tekrar görüşmeye başladım. Birkaç kere de seviştim yeniden onunla. Tamamen kafam rahat, sevdiğim adamın tadına varıyordum...

Oturduğumuz sitede, tam karşı dairemiz yazdan beridir boştu. Bir sabah ben işe giderken baktım ki eşyalar taşınıyor. Taşınanlar kimdir, necidir bilmiyordum. Kapıcı abiyle konuştuğumda, taşınanların 2 çocuklu bir aile olduğunu ve İzmirden geldiklerini öğrendim. Merdivenlerden mesaj yazarak iniyordum ki, apartmanın girişinde 30 yaşlarında, yakışıklı, çok bakımlı, janti, kendi halinde hoş bir adam sigara içiyordu. Sigara içişi dikkatimi çekti, çok sexy üflüyordu dumanı. Gülümseyerek selam verip yanından geçtim ve işime gittim.

Akşam eve geldiğimde annem mutfakta yemek yapmış, "Nihan gel kızım, şu yemekleri karşıya götür, yeni taşındılar, şimdi yemekleri yoktur." dedi. Tepsiyi aldım ve karşı zili çaldım. Tedirgindim, kimdir, necidir bilmiyorum sonuçta. Kapıyı başı kapalı, çirkin sayılmayacak, balık etli bir bayan açtı ve gülümsedi. Tepsiyi verdim, "Hoşgeldiniz, hayırlı olsun..." falan dedim. Teşekkür etti. Biz kapıda sohbet ederken, o sigara içen adam geldi. Kocasıymış. Bana, "Merhaba!" diyerek içeriye geçti. Kadına, "Tabakları sonra verirsiniz artık..." diyerek ben ayrıldım. Daha sonraki günlerde onlarla ailecek samimiyetimiz arttı, akşamları çaya gelip gidiyorduk birbirimize. Sonradan öğrendik ki, 6 senelik evlilermiş, 2 çocukları var, ikisi de erkek. Kadının adı Seda, adamınki Mehmet'ti. İlerleyen günlerde Seda ablayla annemin samimiyeti de arttı. Annemi ablası olarak görmeye başladığı için, herşeyinden rahatça bahsediyordu.

Birgün yine işten geldim, banyoya girdim. Banyodan çıktığıma Seda ablanın ağlayarak anneme birşeyler anlattığını duydum. Mehmetle arasının kötü olduğunu, cinsellikten bıktığını, kocasının hergün hergün sikiş istediğini, aybaşılı olduğu zaman da arkadan istediğini, vermeyince de evde huzursuzluk olduğunu anlatıyordu. Şaşırmıştım, ama o adamdan bunu beklerdim. Karizmatik bir adamdı, sesi olsun, bakışı olsun sikici bir tipti. Seda ablayla görücü usulu evlenmişler, yani aşk evliliği değildi. Zaman zaman kavgaları da oluyordu, hem de büyük kavgalar...

Zamanla Mehmedin bana tavırlarının farklılaştığını farkettim. Laf arasında, kimse görmeden duymadan, beni övüyor, "Çok şık olmuşsun Nihancığım, nereye böyle? Etrafındaki erkekler çok şanslı!" gibi şeyler söylüyordu. Bunlar da benim hoşuma gidiyor ve bilerek onu azdırıyordum, farkında değilmişim gibi önünde eğiliyordum, memelerimi sergiliyordum, çıldırtıyordum onu. Bir gece Sosyal Medyadan bana yazdı. Şaşırmıştım, uzun süredir Sosyal Medya hesabımda ekli olduğu halde hiç yazışmamıştık. Bana, "Neden uyumadın daha? Sıcaktan mı?" gibi şeyler yazıyor, konuyu sekse getirmeye çalışıyordu. Fakat ben anlamazdan geliyordum. Bu yazışmalar bir süre böyle devam etti, ama istediğini alamıyordu birtürlü.

Bir seferinde sabah 8'de sınavım vardı. Uzak bir mesafeydi, Gölbaşına doğru bir yerdeydi sınav merkezi. Annem, "Mehmet abin bıraksın seni." diye rica etti. Mehmet fırsatı kaçırır mı, tabi kabul etti. Bindik arabasına, hareket ettik. Ne o konuşuyordu, ne de ben. Saat sabahın 6'sı zaten, ikimiz de uykuluyuz. Erkekler sabahları azgın olur derlerdi de inanmazdım, hakikaten de siki kalkıktı. Ben ön koltukta uyur gibi yapıyordum ve sikine bakıyordum. Mehmet de çaktırmadan bacaklarımı süzüyordu. Bacaklarımı hafiften araladım. Mehmedin soğuk terler döktüğünü farketmiştim. Ateşlendim iyice, amcığım sup sulu olmuştu. Benim uyuduğuma inanması için elimden geleni yapıyordum. Elini bacağıma götürmesi uzun sürmedi. Gözümü açıp bir tokat patlattım ve "Sen ne yapıyorsun böyle ya? Delirdin mi? Birde evlisin, yazıklar olsun!" diye bağırdım.

O ise, "Bırak şimdi bu ayakları orospu, yanıyorsun yavrum sen, anlamadım mı sanıyorsun, ateşli bir piliçsin, inkar etme, aylardır delirtiyorsun beni!" dedi. "Durdur arabayı, inmek istiyorum!" dedim. Arabayı kenara çekip dudaklarıma bir yapıştı, aman Tanrım, o nasıl bir öpüşme, somuruyordu dudaklarımı resmen. Gömleğimin düğmelerini koparırcasına açtı. Memelerimi, hiç meme görmemiş gibi somurması beni delirtti. Ben bırakmıştım kendimi, sadece kısık kısık, "Yapma!" diyordum. Ama onun umurunda değildi. Memelerimi 10 dakika falan emdi, elini de eteğimin altından küloduma soktu, amcığımı okşuyor, parmağını hafif hafif sokuyordu. Zevkten inliyordum. Sınav falan aklımızdan uçup gitmişti. Sabah sabah arabayı yolun kenarına çekmiş, sevişiyorduk resmen. Şükür ki camlar siyah filmliydi de gelen geçen birşey görmüyordu...

Ben artık ne olacaksa olsun deyip bıraktım kendimi ona. Mehmet işini biliyordu, delirmiş gibi öpüyor, okşuyor, mıncıklıyordu beni. Zevkten deliriyordum. (Şuan bunları yazarken bile yeniden ateşlendim!). Bana bakire olup olmadığımı sordu. "Bakireyim!" dedim. Şaşırmıştı, "Ne yani, bugüne kadar hiç sikişmedin mi?" diye sordu. "Sikiştim sikişmesine de, arkadan!" dedim. Gülümsedi, hoşuna gitmişti, "İyi iyi, o harika götünü sikme sırası bende!" dedi. Fermuarını açıp, önce sikini ağzıma verdi ve ağzımı sikti bir süre. Harikaydı, damarlı kocaman bir yarağı vardı. Yarağını emerken içimden de Seda orospusu çok şanslı diyordum...

Derken arabanın koltuğunu yatırdı ve beni yan uzattı, külodumu dizlerime kadar sıyırdı. Kendisi de arkama gelip yanaştı, sikini eline alıp am suyumu göt deliğime yayıp, sikiyle götümün deliğini zorlamaya başladı. Yarısı girmişti ki, kendisi de kısık kısık inlemeye başladı. Hafif hafif gidip gelirken, "Uzun senelerdir böyle göt sikmedim yavrum!" diyordu. Derken aniden bir soktu ki o kocaman sikini, tamamını kökledi. Ölüyorum sandım. Hayvan herif götümü öyle bir sikmeye başladı ki, delirmiş gibiydi, "Acıyor, yavaş!" dememe rağmen durmuyordu. Hırsımdan ağlayacaktım nerdeyse, ama yapacak birşeyim yoktu, kendim istemiştim bunu, mecbur katlanacaktım. Götüme pompalarken amımı da okşuyordu. İnanılmaz tahrik olmuştum. Deli gibi götümde gidip gelirken inliyor, "O dapdar götünü yerim senin, karım ol benim, hep sikeyim seni, ateşli yavrum benim, ohhh bebeğim!" diyerek sikiyordu götümü...

Götümü sikerken amımla da oynadığı için, bir süre sonra ben manyaklar gibi boşalıyordum. Eline sızan am sularımdan o da çok tahrik oldu ve birden böğürerek fışkırttı döllerini götüme. Bir süre nefessiz kaldık o şekilde. Kendimize gelince hemen toparlandık. Hiç konuşmuyorduk. Bir sigara yaktı ve direksiyona geçti. Bu arada sınav saatim de geçmişti, yetişmemiz mümkün değildi, döndük, tekrar Ankaraya doğru yol aldık...

Mehmetle diğer günlerde de gizli saklı elleşmelerimiz, öpüşmelerimiz devam etti. 2 aydır götümü yeniden sikmek için deliriyor, fakat vermiyorum :) Çıldırmak üzere. Bunları yaşayacağımı düşünmezdim, ama oluyormuş. Güzel de oluyormuş...

Selam sizlere sex hikaye sitesinin okur ve yazarları. Adım Sevim, 32 yaşında, evli, kendi çocuğu olmayan, ama sikişmeyi çok seven, azgın bir kadınım. Üvey oğlumla yaşadıklarımı anlatmak istiyorum. İlk kocamla evlendiğimde, kocam çocuk hastasıydı, en az 3 çocuk isterim diye tutturdu. Tüm uğraşlar ve doktora gidip gelmeler, testler sonucunda benim çocuğumun olmayacağını öğrenince, benden ayrıldı, yani boşandık. Genç yaşımda dul kalmış ve dünyam yıkılmıştı. Boşandıktan sonra 7 ay geçmişti ki, babam birinin benlen evlenmek istediğini, kendisinin benden 23 yaş büyük olduğunu, ve bir oğlu olduğunu, karısının vefat ettiğini söyledi. Zaten 7 aydır yaraksız kalmıştım, koca olsun da çamurdan olsun diyerek evlenmeyi kabul ettim. Yani ikinci evliliğim bir nevi görücü usulü ile oldu. Biraz benden yaşlıydı ama kendisine çabuk ısındım. Bana enazından kaba davranmıyordu. Sekste de çabuk uyum sağladık, ilk zamanlar her gün sikişiyorduk ve (götten sikişme) hariç yatakta sınır tanımıyorduk…
Zamanla kocamın performansı düşmeye başladı. Bunda, kredi ile Türkiye’de (Alanya’da) satın aldığımız yazlığın borcunun da etkisi vardı. Kredi borcu yüzünden kocam sürekli 2 bazen de 3 vardiya çalışıyordu ve sikişmemiz ayda bire düşüyordu. Çalıştığı işyeri kocamı bazen de eğitim amaçlı başka şehirlere gönderiyor, o zaman da ayda bir bile sikişemiyorduk. Halbuki benim bu yaşta en az günde bir kez sikilmeye ihtiyacım vardı. Kocamı çok seviyordum ve ondan boşanmak istemiyordum, ama yaraksız da duramıyordum. Bu yüzden gizlice kendimi siktirecek birilerini aramaya karar verdim. Fakat kaldığımız yer küçük bir kasaba olduğu ve çok Türk yaşadığı için, herkes birbirini tanıyordu. Yani kuyruğunu kıpırdatsan, anında bütün kasabanın haberi olur, öylesine lanet bir yer…
Benimle aynı apartmanda oturan bir komşum var, ismi Hatice, kendisi 34 yaşında, 1.65 boyunda ve hafif kilolu. Hatice aynı anda benim dert ortağım, kendisi ile her şeyi konuşur dertleşiriz. Bir gün kendisiyle konuşurken seks konusu açılınca, dayanamadım ve artık kocamın performansının düştüğünü ve beni eskisi gibi sikemediğini, benim ise canımın çok sikişmek istediğini söyledim. Hatice, kendisinin de böyle bir sorun yaşadığını, ama sorunu çözümlediğini, sikişmek isteyen bir kadın, akıllı davranırsa kendisini siktirecek birisini bulacağını, sadece biraz etrafına bakınmasının yeteceğini söyledi. Ben de, “Bu göt kadar küçücük yerde kimi bulacaksın? Millet dedikodu yapmaya yer arıyor zaten!” dedim. Hatice güldü, “Erafına iyi bakın, fazla uzağa gitmene gerek yok!” dedi. “Sen nasıl çözdün, madem senin de böyle sorunun oldu, yardımcı ol da ben de çözeyim!” dedim. Hatice de, “Ben kaynıma siktiriyorum! Sen de Orçuna siktirebilirsin!” dedi. “Orçun?!? Üvey oğlum Orçun mu?” dedim şaşırarak.
“Evet, üvey oğlun Orçunu kastediyorum!” dedi. “Yaa nasıl olur, o ne anlar am sikmekten, daha 18 yaşında. Hem Orçuna ‘Gel beni sik’ diyemem ki!” dedim. Hatice de, “Kaynım da 19 yaşında, beni sikmeyi bırak, dumanımı attırıyor valla! Bu yaştaki gençlerin tam da am merakının kabardığı an. Az biraz göğüs dekoltesi veya bacak görsünler, sikleri hemen kalkıyor. Üstelik performansları da iyi oluyor! Sen dediğimi ciddiye al bak, hem herzaman elinin altında olur ve seni hergün siker, hem de kimsenin haberi olmaz!” dedi. “Yok yapamam, hem Orçunun beni sikmek isteyeceğini nerden çıkarıyorsun? O yapmaz böyle birşeyi, babasından korkar, ne de olsa üvey annesiyim!” dedim. Hatice de, “Yok canım, sen biraz göt biraz göğüs göster bakalım, o zaman anlarsın seni sikip sikmeyeceğini!” dedi. Ben, “Valla hiç sanmıyorum…” deyip konuyu kapatmıştım.
Bu konuşmamızın üzerinden bir hafta geçmişti, bir arkadaşımızın düğününe davetliydik. Kocam, “Benim bu akşam uçak ile Münihe gitmem lazım, sen Orçun ile git. Hem Hatice hanım da yalnız gidiyormuş, hep beraber gidersiniz!” dedi. Ve öylede oldu, Hatice, Orçun ve ben, beraber düğün salonuna gittik. Klasik ve çok sıkıcı bir düğündü. Vakit biraz ilerleyince slow dans parçaları çalmaya başladılar. Orçun bize meşrubat almaya gidince, Hatice bana, “Bak şimdi, Orçun gelince söyle benle dansa kalksın, dans ederken Orçunun siki nasıl kalkıyor iyi izle, bana hak vereceksin!” dedi. Orçun meşrubatlarla gelince, “Oğlum, Hatice ablan sıkılmış, hadi onu dansa kaldır!” dedim. Orçun da, “Tamam!” deyip Haticeyi kaldırdı ve dans etmeye başladılar. Gerçekten de Orçun Haticeyle dans ederken siki kalkmıştı ve sikini iyice Haticeye dayamıştı, sanki ayakta sikecekmiş gibiydi…
Az sonra geldiler, Hatice Orçuna, “Hadi annenle de dans edin, o da sıkıldı!” dedi ve Orçun beni dansa kaldırdı. İnanamıyordum, Hatice haklıydı, üvey oğlumun siki bana da kalkıyordu ve beni de sikecekmiş gibi değdiriyordu sikini vücuduma. Müzik bitince yerimize döndük, daha oturmadan Orçun tuvalete gitti. Orçun yanımızdan ayrılınca, Hatice bana pis pis sırıtarak, “Bir de Orçun ne bilir diyordun, şimdi de doğruca 31 çekmeye gitmediyse ne olayım!” dedi. Kabullenemiyordum ama Hatice haklıydı, “Tamam da nasıl olacak? Nasıl yapacam bilmiyorum?” dedim. Hatice de, “Eve döndüğümüzde sen beni kahve içmeye davet et, gerisini bana bırak, ben hallederim. Yalnız şimdiden söyleyim, biraz ileri gidebilirim, haberin olsun!” dedi. Heyecanla, “Tamam!” dedim. Takı töreninden sonra eve döndük. Haticeyi kahve içmeye davet ettim, o da hem kocasına bende olacağını haber verip, hem de üzerini değiştirip, rahat birşeyler (askılı tişört ve kısa bir etek) giyip geldi. Orospu içine külot sütyen giymemişti…
Hatice benim de üzerimi değiştirmemi ve içime sütyen külot giymeden rahat birşeyler giyinmemi söyleyince, Haticeyi içeriye buyur edip, üzerimi değiştirip geldim. Orçun zaten eve girer girmez eşofmanını giymiş, salonda TV seyrediyordu. Hatice de tam karşısına geçmiş oturmuştu. Orospu bacaklarını aralamış, kıllı amı görünüyordu. Tabii Orçunun bakışları direkt Haticenin bacakları arasına odaklanmış, TV izlemeyi bırakıp Haticenin amını röntgenlemeye başlamıştı. Orçunun sikinin kalktığı eşofmanından belli oluyordu. Orçunun benim varlığımdan biraz rahatsız olduğunu gören Hatice bana, “Hani kahvem ayol?” dedi. “Unuttum valla, hemen yapıyorum canım!” diyerek mutfağa gittim. Ben kahve yaparken Hatice yanıma geldi ve “Kahveyi getirdikten sonra yorgun olduğunu söyleyerek odana git, uyuyormuş gibi yap!” dedi ve salona gitti. Ben kahveyi yapıp götürdüm, Haticeye verdim ve “Kusura bakmazsan yorgunum, biraz uzanacam!” dedim. Ben salondan ayrılırken Hatice, “Ben de yakışıklı kavalyemin yanına oturup içeyim kahvemi!” diyerek yerinden kalktı ve Orçunun yanına, samimi bir şekilde oturdu…
Ben odama gider gibi yapıp koridordan gizlice izlemeye ve neler konuştuklarını dinlemeye karar verdim. Orospu Hatice üvey oğlumla neler konuşacak, işi nasıl bağlayacak diye merak ediyordum. Arkaları bana dönük oturdukları için beni göremiyorlardı. Hatice hemen konuya girdi, önce Orçuna sarılarak, “Yakışıklı kavalyem benim!” diyerek yanağından öptü. Sonra elini Orçunun önüne attı, eşofmanının üzerinden sikini elleyerek, “Bugün dans ederken senin bu yaramaz benim amımın suyunu akıttı! Üstelik sadece benim de değil, annenin amı da sırılsıklam olmuş!” dedi. O ana kadar dut yemiş bülbül gibi sessizce oturan Orçun çok şaşırmıştı, biraz da suçluluk duygusuyla, titrek bir sesle, “Annem mi?” diyebildi. Hatice, “Evet annen! Annen kadın değil mi? Onun da amı yok mu?” dedi. Orçun bu duyduklarıyla resmen şoka girmiş gibi kekelemeye başladı, “Tamam da, o benim annem!” dedi. Hatice de, “Üvey annen!” diye vurguladı. Bu arada elini Orçunun eşofmanından içeri sokmuş oynuyordu çocuğun sikiyle…
Orçun kıvranıyor ve hafif hafif inliyordu. Hatice Orçunun eşofmanını küloduyla birlikte sıyırıp, sikini eline aldı, “Bak senin yaramaza, nasıl da heyecanlandı annenin amını duyunca!” diyerek sikini yalamaya emmeye başladı. Orospu işi iyi biliyordu, Orçun tam boşalmak üzereyken emmeyi yalamayı bırakıyor, biraz konuşuyor, siki ineceği zaman yeniden yalayarak emerek kaldırıyordu, fakat boşaltmıyordu. “Bana şimdi yalansız cevap ver, hiç anneni siktiğini düşünerek 31 çekmedin mi? Hiç annenin çekmecelerini, külotlarını sütyenlerini karıştırmadın mı? Annen banyo yaparken hiç mi anneni çıplak görme arzusu geçmedi aklından?” diye sorular sordu. Orçun Heykel gibi donup kalmıştı, saf saf, “İyi de Hatice abla, sen bunları nerden biliyorsun?” deyince, bu duyduklarımla sefer ben şok olmuştum. Demek ki üvey oğlum bütün bunları yapıyordu…
Hatice, “Sadece tahmin ettim ve gayet normal karşılıyorum! Şimdi söyle, seni ağzımla boşaltmamı istiyormusun?” dedi. Orçun da hiç tereddüt etmeden, “Evet, istiyorum Hatice abla!” dedi. Hatice de, “Fakat benim yerimde annenin olduğunu düşünmeni istiyorum! Tamam mı?” diye sordu. Orçun “Tamam!” deyince, Hatice hemen Orçunun sikine yumuldu ve emmeye başladı. Daha iki dakika geçmeden Orçun hırlayarak, kasıla kasıla Haticenin ağzına boşaldı. Hatice Orçunun döllerini yalayıp yuttuktan sonra, göğüslerini tişörtünden dışarı çıkardı, Orçunun elini tutarak göğüslerinin üzerine koydu. Orçun Haticenin göğüslerini okşarken, Hatice konuşmaya devam etti, “Bak Orçun, lafı dolandırmayacam! Baban anneni nezamandır sikemiyor. Eee, annen de bir kadın, amı yarak istiyor, sikilmek istiyor. Burda senin gibi, aslan gibi bir genç dururken, annenin gidip başkalarına siktirmesini sen de istemezsin! Hem iti köpeği var, hem dedikodu çıkar! Eğer anneni sikme hayallerini gerçekleştirmek, hem de anneni mutlu etmek istersen, şimdi birlikte annenin yanına gidebiliriz!” dedi.
Orçun heyecanlanmıştı, “Tamam gidelim, ama annem nasıl karşılar bunu? Korkuyorum!” diye sorunca, ben hemen sessizce odama gittim ve uyuyor gibi uzandım yatağa. Az sonra onlar da odama geldiler. Ben yüzükoyun yatıyordum. Hatice saçlarımı okşayarak, “Sevim biz geldik!” dedi ve yatağın kenarına oturdular. Ben de ne yapacağımı bilmediğimden, “Hmmmmm…” diyerek biraz kıpırdadım. Hatice yavaşça eteğimi yukarı sırtıma doğru topladı, Orçunun elini tutarak önce baldırlarıma koydu, baldırlarımı okşatarak ordan da popomun üstüne getirdi. Orçun popomu önce hafif hafif okşamaya, sonra da yoğurmaya başladı. Ben de hafif hafif inleyerek bacaklarımı biraz aralayınca, Orçunun eli amımda dolaşmaya başladı. Popomu hafif yükseltip amımı arkaya çıkarınca, Hatice, “Bak görüyormusun annenin amı nasıl yanıyor, nasıl yarak istiyor!” dedi. Orçun amımın dudaklarını ayırarak amımı kurcalamaya başlamıştı. Benim inlemelerim artınca, Hatice, “Dön kız Orospu!” diyerek beni sırtüstü çevirdi…
Gözlerimi açtığımda, Orçunun kıpkırmızı olmuş yüzü ile eşofmanının önünü yırtacak gibi duran kalkık siki dikkatimi çekti. Hatice önce kendi üzerindeki tişört ve eteği çıkarıp çırılçıplak kaldıktan sonra, bana, “Eee hadi ne duruyorsun, soyunsana Orospu!” diyerek soyunmamı istedi ve kendisi de Orçunu soymaya başladı. Birkaç saniye içerisinde üçümüz de çırılçıplaktık. Hatice bir eliyle Orçunun kalkık sikini kavradı, biraz okşadıktan sonra öteki eliyle de benim elimi tutup Orçunun sikine götürdü. Çok tuhaf bir durumdu, üvey de olsa oğlumun sikini ellemek ve okşamak çok değişik bir heyecan ve zevk veriyordu bana, biraz utanma, biraz suçluluk duygusuyla karışık. Orçun garibim ise anca hayallerini kurabildiği bu sahnelerin gerçekleştiğini gördükçe iyice aptallaşmıştı. Aramızdaki en sakin ve ne yaptığını bilen tek kişi Hatice idi. Hatice sanki bir yönetmen gibi ikimizi de idare ediyor, biz de o ne derse (hiç itiraz etmeden) yapıyorduk…
Hatice bana, “Hadi bakayım, sırtüstü uzan şimdi, Orçun sen de annenin üzerine ters uzan!” dedi ve bizi 69 pozisyonuna soktu. Orçun üzerimde, siki dudaklarıma değiyordu, sikini elimle kavrayıp yalamaya başladım. Hatice Orçuna hafif kızar gibi, “Eee sen ne duruyorsun, yalasana ananın amını!” deyince, Orçun da amımı yalamaya başladı. Amımı çok acemice, fakat büyük bir iştahla yalıyordu. Bilmeden Klitorisimi emmeye başlayınca ben dayanamadım, titremeye ve boşalmaya başladım. Çocuk biran şaşırdı, ve amımı yalamayı bırakarak, boşalan amımı merakla izlemeye başladı. Tahminime göre ilk kez Orgazm olup boşalan bir kadın görüyordu, o da benim amımdı, yani üvey annesinin amı. Titremelerim ve boşalmam birkaç dakika sürdü. Hatice Orçuna, “İyi bir sikici olmak istiyorsan annenin amından akan suları da yala!” diyerek çocuğun kafasını amıma bastırdı. Orçun kararsız bir şekilde amımdan akan suları yalamaya başlayınca, ben de onun sikini daha seri bir şekilde emmeye başladım. Çok geçmeden Orçun da sarsılarak ve inleyerek ağzıma boşaldı…
Hatice, “Hadi koçum doğru banyoya! Sikin yapış yapış olmasın, yıka gel, daha bitmedi!” diyerek yolladı. Ben de kalktım, ağzımı yıkamak için arkasından gittim. Banyodan döndüğümüzde, Hatice yatağa yatmış amını okşuyordu. Eliyle yatağı tıpışlayarak, “Gel kız Orospu, yat yanıma! Orçun sen de ortamıza otur!” dedi. Dediğini yaptık. Orçun bir eliyle benim göğüslerimi, öteki eliyle de Haticenin amını okşamaya başladı. Hatice, “Beni şimdi bırak, ben daha dün sikiştim, önce annenle ilgilen! Anneni sitikten sonra istersen beni de sikebilirsin!” deyince, Orçun yan döndü ve göğüslerimle birlikte amımı da okşamaya başladı. Bu arada Hatice de Orçunun kalçalarını, taşaklarını ve sikini okşuyordu. Kısa süre sonra Orçunun siki iyice sertleşince, Hatice Orçunu böğründen iterek, üzerime çıkmasını sağladı. Ben de bacaklarımı ayırdığımda, siki kendiliğinden yolu buldu ve ıslak amıma girdi…
Orçun amıma pompalamaya başladığında, Hatice de her seferinde aynı tempoyla Orçunun kalçasından bastırıyor, “Sik annenin amını! Geçir Orospu annenin amına koçum!” diye gaz veriyordu. Orçun da yaşının verdiği bitmez tükenmez bir enerjiyle köklüyordu amıma. 3-4 dakika sonra ben çılgınlar gibi inlemeye başladım. Haticenin demesiyle, Orçun bacaklarımı omzuna aldı ve hızla pompalamaya devam etti. Üvey oğlumun altında iki büklüm sikiliyordum ve çok geçmeden Orgazm çığlıkları atmaya başladım. Fakat Orçun son sürat amıma köklemeye devam ediyordu. İkinci Orgazmdan sonra dayanamadım ve “Hatice al şunu üstümden, bittim ben!” diye bağırdım…
Hatice de Orçuna, “Tamam artık annen boşaldı, şimdi beni sikebilirsin!” diyerek domaldı. Orçun üstümden kalktı ve Haticenin arkasına geçerek, amına geçirdiği gibi pompalamaya başladığında, ben de biraz soluklanma ve seyretme imkanı buldum. Orçun Haticenin amına her bastığında, Haticenin koca göğüsleri Şakül gibi ileri geri sallanıyordu. Orçun seri bir şekilde Haticenin amını sikerken, biryandan da Haticenin götünü parmaklıyordu. Haticenin inlemeleri artmış, titreyerek boşalırken, “Yaşadın kız Orospu, hadi gene iyisin, bu da kaynım gibi azgın ve dayanıklı çıktı!” diyordu. Hatice de bitmiş ve yatağa kurbağa gibi yapışmıştı, “Orçun dur, yeter, bittim!” diyerek, Orçunu üstünden zor attı ve sırtüstü döndü. Ben de Hatice de boşalmıştık, fakat Orçun halen kazık gibi sikini sıvazlıyor, masturbasyon yapıyordu…
Hatice Orçuna, “Seni boşaltmanın en güzel yolunu biliyorum! Götümü sikmek istediğini de biliyorum! Fakat benim değil annenin götünü sikeceksin!” dedi, bana da, “Sen dinlendin, dön arkanı domal kız Orospu!” dedi. Ben domalınca, götümün yanaklarını ayırdı ve götümün deliğine bolca tükürüp, Orçuna, “Hadi koçum, sik annenin götünü ve içine boşal!” dedi. Orçun durur mu? Sikini götüme dayadığı gibi, bir seferde köklemesiyle, öyle bir bağırdım ki, ilk defa sikilen götüm yırtılıyor sandım. Fakat Orçun bağırmalarıma aldırış etmeden, götümü am siker gibi sikiyor, taşaklarını amıma çarptıra çarptıra basıyordu. Acıdan çarşafı tırmalıyor, yastığı kemiriyordum resmen. Orçun götümü sikerken Hatice de elini amıma atmış okşuyor ve Orçuna, “Bas aslanım, iyi bas! Sik annenin götünü, parçala Orospunun götünü!” diyor, Orçun da gittikçe hızlanıyordu. Birden götüme son bir köklemeyle bana yapıştı, hareketsiz kaldı ve dizleri titreyerek boşalmaya başladı. Dölleri kesik kesik fışkırıyordu götümün içine. Hatice de amımı ovalamayı hızlandırınca ben de amımdan boşaldım…
Orçun müthiş yorulmuştu, halen dizleri titriyordu, kendini yatağa zor attı. Burnundan soluyordu, ee kolay değildi iki kadınla birden başa çıkmak. Soluklanıp kendine gelirken, sikinden halen birkaç damla döl geliyordu. Hatice Orçunun sikini biraz ağzına alıp yaladıktan sonra, “Al Orospu, yala oğlunun sikini! Ben duş alıp evime gidiyorum!” diyerek siki bana devretti. Hatice evine gittikten sonra biz de duşumuzu aldık ve tekrar yatağa girdik. Sabaha kadar üvey oğlum beni 2 kez daha amımdan, 1 kez de götümden sikti.
Ve o günden sonra, (yaklaşık bir aydır) üvey oğlumla sürekli sikişiyoruz, kocamın evde olmadığı her fırsatı değerlendiriyoruz. Bazen Hatice de katılıyor bu sikişmelerimize. Haticeye sonsuz minnettarım, beni üvey oğluma siktirdiği için. Gerçekten evin içinde, elinin altında sürekli tazecik bir yarak bulunması çok güzel birşey. İstediğimiz zaman sikişiyoruz. Hem kimse şüphelenmiyor, hem dedikodu olmuyor. Orospu Hatice şimdi de, Kaynımı da alalım aramıza, dörtlü sikişelim! diye tutturdu…

 

Ben Nermin. 20
yaşında, 1.72 boyunda, 50 kiloda, esmer güzeli bir kızım.
Üniversite için geldiğim İstanbul’da yurtta kalmak istemediğim
için ailem daire tutmuştu. Güzelliğim konusunda herzaman kendime
güvenirdim. Üniversitenin ilk yılında Emre isminde bir çocukla
çıkmaya başlamıştık. Onunla tanışma
partilerinden birinde tanışmış ve sürekli birlikte vakit
geçirirken kendimizi sevgili olmuş halde bulmuştuk.
Evde tek kaldığım
için Emre bazen bende kalıyor ve birlikte uyuyorduk. Birlikte
uyumanın getirdiği sonuçlar, sabahları elini ya mememde ya da
amımda bularak uyanmam oluyordu. Önce hiçbirşey olmamış
gibi davrandım, uyku hali diye ses etmedim, ama ilerleyen günlerde, Emre’nin
eli amımı okşamaya, külotumdan içeriye girmeye
başladı. Ben pijamayla uyumayı sevmediğim için külotla
yatardım sadece ve ona tek engel olan ince külodumdu ve bu da onu
durdurmuyordu. Elleri daha cüretkar bir hal alınca, ağzımdan
çıkan iniltiye engel olamadım. Bir anda beni sırtüstü
yatırıp üzerime çıktı ve deli gibi öpmeye
başladı. Ona aynı şekilde karşılık
verdiğimde, Emre aldığı cesaretle, askılı
tişörtümü sıyırıp memelerimi emmeye, ısırmaya
başladı. Bir eli de amımı kurcalamaya devam ediyordu.
Bakire olduğum için tereddütte kalıyordum yine de. Bekaretimi
bozmasından korkuyordum. Bunu ona söylediğimde bekaretimi
bozmayacağına söz verdi. Rahatlamıştım.
Daha önce Emre’yle
hep öpüşür, sürekli birbirimizi ellerdik, ama hiç
çırılçıplak kalıpta yapmamıştık. Beni
çırıl çıplak soydu (ki bunun için tişörtümü ve külotumu
çıkarması yeterli olmuştu) ve dudakları yavaş
yavaş aşağıya doğru ilerleyip adresine
ulaştı. Amıma yumulduğunda yaşadığım
zevki şuan yazarken bile hissediyorum. Amımı öyle bir
yalıyordu ki, iniltilerime engel olamıyordum. “Bal gibisin
aşkım, yerim amcığını!” deyip daha çok emmeye
başlıyordu. Dili deliğimden içeriye kaydığında
şaşkınlıkla çığlık attım. Resmen
diliyle sikiyordu beni. O kadar heyecanlanmıştım ki, o an sikse
beni umrumda olmazdı. Bekaret korkum uçup gitmişti. Ama bir kere
demiştim bozma beni diye. İnatla beni çıldırtacak
hareketler yapıyor, ama yarak diye yanan amıma sikini sokmuyordu.
Daha önce kimseyle
sikişmemiştim, ama bu konu da cahil de değildim. Sürekli porno
filmler seyreder, seks hikayeleri okurdum. Emre 69 yapmamızı istediğinde
bu yüzden tedirgin olmadım. Nasılsa bekaretim sağlama
alınmıştı. O günden sonra hep aynı rutini tekrarlar
olmuştuk, ama ben artık daha fazlasını istiyordum. Ama Emre
ısrarla beklememiz gerektiğini, beni acele ettirmek istemediğini
söylüyordu. Aradan geçen aylar beni daha da azgın birine
dönüştürmüştü. Artık sikilmek istiyordum. Gözümü karartmıştım
bir kere.
Emre ile ilişkimiz
bu şekilde devam ederken, bu arada karşı komşum Levent
Bey de iyice aklımı çelmeye başlamıştı. Adam
45’indeydi, ama oldukça dinç ve yakışıklıydı. Uzun
boylu, küt saçlı, mavi gözlü, kısacası bir kadının onun
kollarına atlamaması için hiçbir sebep yoktu ve zaten sürekli
yanında kadınlar olurdu. Sevgilimle harika vakit geçiriyorduk, ama
ben hep fantazilerimde kendimden büyük biriyle sikiştiğimi hayal
ederdim ve Levent Bey’i düşünüyordum artık o hayallerde.
Emre sömestir tatilinde
ailesinin yanına gidince ben tek kalmıştım. Bir ay daha
gelmeyecekti ve bana yeterli gelmeyen o yüzeysel sevişmelerden bile mahrum
kalmıştım. Bir gün yine tek başıma televizyon
seyrederken elektrikler kesildi ve ben karanlıktan çok korkardım.
Emre’yi aradım ve telefonda ağlayarak konuşmaya
başladım. Korktuğumu ve onun burda olmamasına
ettiğim lanetleri o kadar sesli söylüyordum ki, dışardan duyulacağını
hiç düşünmemiştim bile. Sinirle telefonu kapadığımda
çok geçmeden kapıda bir ses duydum. Birisi kapıya vuruyordu. Elimdeki
telefonun ışığıyla kapıya gidip açtım ve
Levent Bey’i görünce hissettiğim rahatlama duygusuyla boynuna atladım.
Ama ne atlama! Resmen vücudum vücuduna yapışmış, tek beden
olmuştuk. Geri çekildiğimde adamın
şaşırdığı belli oluyordu, çünkü tepkisiz
kalmıştı.
“Şey özür dilerim… Karanlıktan nefret ederim ve sizi de görünce çok
sevindim!” dedim. O da, sesleri duyduğunu ve iyi olup
olmadığımdan emin olmak için geldiğini söyledi. Yalnız
kalmak istemediğimi söyleyip, içeri davet ettim. Beni kırmadı.
Kanepeme oturduğunda hemen yanına oturdum ben de. Ne de olsa
korktuğumu bahane edebilirdim. Havadan sudan konuştuktan sonra konuyu
nasıl değiştireceğimi düşünürken, bir an bir şey
alma bahanesiyle ayağa kalktım ve tökezliyormuş gibi yapıp
kucağına düştüm. Ellerimi boynuna dolamıştım.
Nefes alışlarının hızlandığını
duyabiliyordum. O da beni istiyordu, belliydi. Çünkü ne zaman beni görse
beğeniyle süzdüğünü farkederdim. Anlaşılan ilk
adımı atmakta tereddüt ediyordu.
İçimdeki ateşli Nermin uyanmıştı bir kere.
Dudaklarına yapıştım. Beni geri itip, “Ne yapıyorsun
sen?” diye sordu. Hemen ayağa kalkmıştı. Gideceğini
anladığım için panik yaptım.
“Sen de beni istiyorsun biliyorum. Uzun zamandır beni siktiğini hayal
ediyordum. O evine getirdiğin orospulardan neyim eksik? Niye esirgiyorsun
yarağını benden?” dedim ve ağlamaya başladım. Gözlerimiz
karanlığa alıştığı için yüzünü
seçebiliyordum. Odayı aydınlatan mum da işe yarıyordu. Bana
bakışlarından anlaşılıyordu beni ne kadar sikmek
istediği.
“Güzelim benim!”
diyerek kolları arasına aldı beni ve sıkıca
sarıldı. Nefesi boynumu okşuyordu. “O zibidiyi yanında
gördüğüm her gün nasıl uykunun bana haram olduğunu bilmiyorsun
sen! Ben seni sikmek isterken o sikiyordu. O tatlı
amcığının hayaliyle ya 31 çekiyordum, ya da o
karıları sikiyordum. Şimdi seni sikmemi istediğini
söylediğinde sana olan duygularımı anlayıp, alay ettin
sandım!” dedi. Halen sarılı bir şekildeydik ve
sertleşen sikini hissedebiliyordum.
O an o kadar mutlu
olmuştum ki, geri çekilip yüzünü ellerimin arasına aldım, “ Sik
beni Levent! Sike doyur! Sadece sen doyur aşkım. Emre’ye siktirmedim
kendimi, bu am senin yarağını istiyor. Orospun yap beni.
Amım yanıyor!” dediğimde, hızla öpmeye başladı.
Artık aramızda sınır kalmamıştı.
Öpüşleri o kadar ateşliydi ki, amım sırılsıklam
olmuştu. Tecrübeli olduğu çok belliydi ve beni feci
ateşlemişti. Hızla bluzumu çıkarıp memelerime yumuldu.
Sütyen takmayı sevmemem işime yaramıştı. Memelerimi
emiyor, dilliyor, dişleri arasına alıp
sıkıştırıp beni zevkten uçuruyordu.
Sonra beni
kucağına aldı ve kanepeye yatırdı. Kendisi de
hızla soyunup yanıma geldi. Üzerinde boxer vardı sadece.
Külodumu da çıkardığında bakire amım onun
insafına kalmıştı. Hiç vakit kaybetmeden yalamaya, emmeye
başladı. Ama ne yalama! Resmen yutuyordu amımı.
İştahla emiyor, beni zevkten uçuruyordu. Emre de amımı
yalardı, ama şimdi aldığım zevkle
kıyaslanamazdı onun yaptıkları. Başını
ellerimle daha çok amıma bastırıyordum. O da bundan memnun,
diliyle sikiyordu beni.
Ne kadar devam
etti bilmiyorum, ama feci orgazm olmuştum ve o bana insaf etmiyor, devam
ediyordu. “Hadi sik artık beni!” diye yalvarmaya
başlamıştım. “Hemen olmaz, iyice bir tatmam lazım
seni. Hep bu anı bekledim. Artık o pezevengi umursamadan sikecektim
seni zaten. Şimdi sen de istiyorken bunun iyice bir tadını
çıkarmam lazım!” dedi. O an çok
şaşırmıştım, ben istemesemde sikecekti beni yani.
Bunu duyunca daha da isteklendim, “Ben istemesemde sikecektin yani beni?” dedim
nefes nefese. “Kaçarı yoktu. Bu yarak senin amına eninde sonunda
girecekti!” dedi. Bu sefer bir parağını amıma sokmuştu
ve yalamaya öyle devam ediyordu.
Sonra ayağa kalkıp boxerını da çıkardı. Gördüğüm
şey karşısında korktum. Yarağı o kadar büyüktü ki,
20 santimden büyük olurdu da küçük olmazdı. O kocaman şey nasıl
amıma girecekti benim.
Korktuğumu anlamış olacak ki, hemen yanıma gelip
dudaklarımdan öpmeye başladı. Hemen ona karşılık
verdim. Bacaklarımı beline doladığımda siki amıma
sürtünüyordu. “Korkma aşkım. İlk seferde biraz acıyacak,
ama sonra benim sikimden başka bir şey düşünemeyeceksin. Sadece
benim sikim dolduracak o güzel amcığını!” diyordu.
Zaten acıyı göze almıştım, “Hadi sik artık beni!”
dedim. Bacaklarımı açıp, sikinin başını sokmaya
başladı. Biraz zor oluyordu, ama sesimi çıkarmadım.
Yavaş yavaş sokmaya başlarken ne olacağını
sabırsızca bekliyordum. Birkaç girişimden sonra
tamamını soktuğunda, acıyla çığlık
attım. “Tamam aşkım geçecek birazdan. Tamamını da
aldın. Bundan sonrası zevkli geçecek. Bu am sikimin müptelası
olacak. Hep sikilmek isteyecek. Seni sadece ben sikeceğim. Bu am
artık benim!” dedi.
Gerçekten acı geçtiğinde, bu sefer de arzudan acı çekiyordum.
Kalçamı kaldırıp oynatmaya başladım. İşareti
alan Levent de içimde hareket etmeye başladı. Bacaklarımı
beline doladım. Onu daha çok hissetmek istiyordum içimde. “Daha
hızlı sik beni aşkım, sikine doyur. Daha hızlı,
daha hızlı! Bu am senin yarağın için
çıldırıyor!” diye onu ateşliyordum. O da daha
hızlı git gel yapmaya başladı. “Ahh, ohh!”
sesleri odada yankılanıyordu. Her git gelde sikini tamamen içime
gömüyordu. Başta o koca sik nasıl amıma girecek diye
düşünmüştüm ama alıştıktan sonra
aldığım zevk o kadar büyüktü ki, yaşadığım o
kısa süren korku şimdi çok saçma geliyordu. Ben bu arada orgazm
üstüne orgazm yaşıyordum.
Sonunda o da boşalacağını
söyleyip içimden çıkmaya çalışınca, bacaklarımla
sımsıkı sardım onu. Tehlikeli dönemde değildim ve o
muhteşem sıcaklığının içime
boşalmasını istiyordum. “İçime boşal aşkım. Sakın
çıkma. Orası artık senin yerin!” dedim. Haykırarak içime
boşalırken, sanki tazyikli su
fışkırtıyorlardı içime. Boşalması çok uzun
sürmüştü. Daha sonra üzerime yığıldı, ama
ağırlığı çok hoşuma gidiyordu. Siki halen
amımla anahtar kilit pozisyonundaydı. Ona, “Harikaydın
aşkım. Bundan sonra sadece beni sik. O yarağın tadına
sadece ben bakacağım!” dedim.
Benimle birlikte
yan döndü. O sırada elektrikler de gelmişti. Ben bir an utanır
gibi oldum, ama bana sıkıca sarıldı. Bir eli kalçamı
okşuyordu. “Utanma aşkım. Hem tabi ki bundan sonra seni
sikeceğim. Böyle taze am bulmuşum bırakırmıyım.
Uzun zaman geçse de doymam ben bu tatlı amına. Ben seni daha çok
sikeceğim. Bu amı yiyip bitireceğim!” dedi. Nazlanır gibi
yaptım, “Öyle mi? Ama senin sikin de Emre’ninkine kıyasla oldukça
heybetli. İyiki ona siktirmemişim kendimi. Senin sikin varken onu
daha istemem zaten!” dedim.
Bu söylediklerim onun sikinin tekrar canlanmasını sağladı.
“Yine mi? Daha yeni siktin beni!” dedim şaşkınlıkla. Yan
döndüğümüzde siki içimden çıkmıştı. Bir eliyle
amımı okşamaya başladı. “Bu taze am varken benim sikim
hiç inmez ki!” dedi ve beni kucağına alarak banyoya götürdü. Benim
amım ve onun siki kan içindeydi. Beni bir güzel yıkarken, elleriyle
de vücudumu okşayarak ikinci sefer için hazır hale getiriyordu beni.
Yıkanma
faslı bittiğinde hızla dudaklarına yapıştım.
Çılgınca öpüşüyorduk, dillerimiz dans ediyordu sanki. Bir
bacağımı beline doladım ve omuzlarına tutunup
sıçrayarak ikincisini de doladım. Şimdi tek iş sikinin
amıma girmesiydi ve çok geçmeden de adresine giriş yaptı.
Artık kendimde değildim, bambaşka birine dönüşmüştüm.
Çılgın gibi kucağında zıplıyor ve en derinlerime
kadar sikini alıyordum. Beni kucağında çamaşır makinesinin
üzerine oturttu ve sikmeye öyle devam etti. Arada da meme ucumu
ağzına alıyor, dişleri arasında
kıstırıp, çekiştiriyordu. Git gelleri daha da
hızlanmıştı ve sonunda aynı anda geldik.
Boynuna sarılıp, “Harikasın aşkım. Tükettin beni!”
dedim. “Daha bu ne ki?” diye güldü. “Nasıl yani?” dedim. “Bu amın
tadını almışım, iki sefer bana yeter mi? Daha sabaha
kadar sikecem seni. Başka yolu yok!” dedi. Şok oldum. Gerçekten
yorulmuştum ve Levent’teki enerji beni
şaşırtmıştı. Ama bir yandan da mutlu
olmuştum. Gerçek bir kadın yapmıştı Levent beni ve
dediği gibi sikinin müptelası olmuştum. Ama, “Önce biraz
uyuyalım aşkım. Sonra yine sikersin beni. Azcık dinleneyim!”
dedim. Beni kırmadı ve yatak odama gidip, sarmaş dolaş
yattık.
Ne kadar uyudum bilmiyorum, ama amımda hissettiğim
ıslaklıkla uyandım. Kafamı kaldırıp
baktığımda Levent’in amımı yalamaya
başladığını gördüm. Şaşkınlıkla, “Ne
arsız şeysin sen!” diye güldüm. Yorgun olmama rağmen vücudum
istekli ve hazırdı. “Bu amı bırakmak kolay mı orospu?
Sikim tadını aldığından beri inmek bilmedi. Bu gece
sabaha kadar uyku yok. Bu sik bu amdan çıkmayacak!” dedi. Kaba
konuşmaları tuhaf bir şekilde hoşuma gitmişti. Hemen
havaya girdim. Onu kollarımın arasına çekerek, “Sik beni
aşkım. Orospun yap. Parçalama amımı. Amım senindir
artık. Terkedeceğim o Emre’yi de. Senin sikini yemişim, bakar
mıyım başkasına. Tek sikicim sensin!” dedim.
Tek hamlede içime girdi. Hırslanmıştı sanki. Hızla
gidip geliyordu. Bir yandan da, “Bu ama benimkinden başka sik girmeyecek
orospu, duydun mu beni fahişe? Başkası sikerse onu da sikerim,
bu am sadece benim!” diyordu. “Bu am senin yarağını yemiş,
başkasını ister mi hiç? Sen ne zaman istersen bu am senindir.
İstediğin kadar sik beni. Sikine doyur!” diyordum ben de nefes
nefese.
Bu sefer boşalması epey uzun sürmüştü. Bacaklarım beline
dolanmış halde kaldık yatakta. İkimiz de tükenmiştik.
Yana kayacağı zaman bacaklarımı daha sıkı
doladım, onunla tamamlanmış hissediyordum kendimi. “Vay orospu
vay! Demek içinden çıkmamı istemiyorsun?” dedi gülerek. “Napayım,
sende bu sik varken ben senden nasıl ayrı kalayım? Amım
seni istiyor. Böyle uyuyalım!” dedim. Sabaha kadar içimden
çıkmadı.
İlk ben
uyandım. Onu uyandırmadan yan döndüm. Üzerindeki örtüyü çekip, sikine
daha yakından baktım. Hep o yalamıştı beni. Ben
yalamamıştım. Bir tek Emre’nin sikini yalamıştım,
çünkü onunla sikişmiyorduk. Beni kadın yapan Levent’i
ödüllendirmeliyim diye düşündüm ve yarağını
ağzıma aldım. İştahla yalıyor, alabildiğim
kadar ağzıma alıyordum. Levent hemen uyanmıştı, “Vay
orospu, azgın şıllık. Bitirdin beni, harikasın!” diyordu.
Yarağı çok geçmeden dimdik olmuştu. Sonra da beni altına
aldı ve yarağını tek hamlede içime soktu. “Dölleyeceğim
seni orospu, içine akıtacağım. Bitirdin beni. Amcığının
delisi oldum!” diyerek daha da sert sikiyordu beni.
Dünden beri
tahriş olan amım acıyordu, ama umrumda değildi, zevk daha
fazlaydı. “Dölle beni. Daha sert sik. Sikicim. Erkeğim.
Aşkım!” diye inliyordum. İnlemelerimizi duymayan
kalmamıştı kesin, ama umursamıyorduk. Daha sonra beni
domalttı ve arkama geçti. Götümü sikecek diye korkup itiraz edecektim ki,
“Korkma aşkım, bu seferlik götünü sikmeyeceğim, ama götün de
benim, kimselere vermem!” dedi ve domalmış halimle amımdan
sikmeye başladı. Sonuna kadar köklüyordu. İnanılmaz zevk
alıyordum. Bir süre daha bu pozisyonda devam ettik. Sonra kendisi yatağa
uzanıp, beni de kucağına çekti, “Şimdi biraz da sen sür
beni, kontrol sende!” dedi. Heyecanlanmıştım. Sikinde
kalkıp oturmaya başladım. Sonuna kadar içime alıyor,
hızla inip kalkıyordum. İkimiz de aynı anda
boşaldık ve üzerine yığılıp kaldım.
Emre geldiğinde ondan ayrıldım. Artık Levent’le her
fırsat bulduğumuz an sikişiyoruz. Bazen ben okulu asıyorum
ve bütün gün yataktan çıkmıyoruz. Sikinin müptelası oldum ve o
da amımın delisi!