Articles by "işyerinde"
işyerinde etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Merhaba 31 Seks Hikayeleri okuyucuları. Bu siteyi uzun zamandır takip ediyorum. Bundan kısa bir süre önce yaşadığım olayı sizinle paylaşmak istedim. Ben 1.70 boyunda, 54 kiloda, esmer güzeli bir bayanım. Eski sevgilimle Beşiktaş’ta herzaman gittiğimiz bir Cafe vardı. O Cafeyi de, sahiplerini de, ikimiz de çok severdik. Hatta yiyişmelerimizin, elleşmelerimizin çoğu o Cafede olurdu. Ben sevgilimden ayrıldıktan sonra Cafeye vakitsizlikten gidemez oldum.
Geçenlerde Beşiktaş’ta işim vardı, evrak almam gerekiyodu, ama 13:30’da alabileceğimi söylediler. Saat daha 11:30 idi. Ne yapabilirm o saate kadar diye düşünürken, o Cafeye gitmeye karar verdim. Hem uzun zamandır da gitmiyordum, özlemiştim. Cafenin sahbibi Serhat, uzun boylu, 30’lu yaşlarda, esmer ve bekar biri. Anladığım kadarıyla iyi niyetli, Cafe de onun ve abisinin. Abisi de çok dürüst biri, namazında niyazında bir adam. Bir de Kemal var, orda çalışıyor, evli ve 3 yaşında bir kızı var. Kumralımsı sarışın, benden 4-5 cm uzun, çok tatlı, güler yüzlü biri. Serhat’la Kemal çok çok yakın arkadaşlar. Aralarında patron çalışan ilişkisi asla yok, zaten gören kimse de öyle demiyor. İkisi de eşit şartlara sahipler, Kemal sadece ortak değil.
Oraya gittiğimde Cafe boştu, Kemal bilgisayar başındaydı. Beni görünce, “Ooo kimler gelmiş!” dedi. “Nasılsın, nasıl gidiyor?” muhabbetinden sonra yanıma oturdu, “Birşeyler içer misin?” dedi. “Çay alırım.” dedim. Çayımı getirirken, ona gülerek, “Sen evde karına da böyle hizmet ediyor musun?” dedim. “Yok yaa, evde çay yemek ne gezer?” diye bir cevap verdi. “Eşin sana yemek yapmıyor mu?” dedim. “Yok yapmaz, ben de ona yapmam!” dedi. Belli ki araları açıktı. Biraz dertliydi herhalde. Eşiyle arasının kötü olduğunu, sadece 3 yaşındaki çocukları için devam ettiklerini söyledi. “Zaten karım bana güvenmez, bizim aramızdaki herşey bitti!” dedi. “Kağıt üzerinde evlisiniz yani?” dedim. “Evet!” dedi. Bunları anlatırken bir yandan da bacaklarıma dokunuyordu. “Ya işte böyle Pınar!” deyip dizime hafifçe vuruyordu.
Üzülmüştüm karısıyla kötü olmalarına. Evliliğe çok soğuk bakıyordu, bıkmıştı, mutsuzdu. Biz konuşurken bir yandan da müşteriler gelmeye başlamıştı. İki tane kız sandviç istedi. Sonra Kemal beni mutfağa çağırdı, orda işi uzundu. Bu arada sabah Cafeyi Kemal 10:00’da açıyor, akşam 20:00 gibi çıkıyor, Serhat ise öğlen 14:00 gibi geliyor, gece 23:00’de kapatıyor. O yüzden yalnızdık. Kemal diğer müşterilerin siparişlerini alırken, ben de domatesin kabuklarını soydum, ince ince doğradım. Kemal yanıma geldi, sandviçleri hazırlamaya başladı. Sandviçleri o iki kıza götürdükten sonra yanıma geldi ve bir anda sarıldık. Aslında benim açımdan masum bir sarılmaydı bu. Ama o dudaklarını boynuma koymuştu, nefesini kulağımda hissettiriyordu, hiçte masumca değildi. Bana, “Çok cana yakınsın!” dedi. Ben o hareketinden dolayı şok olmuştum, ondan böyle bir hareket beklemiyordum. Açıkcası onu tahrik edecek birşey de yapmamıştım…
Halen birbirimize sarılır vaziyetteydik. “Ben su içeceğim!” deyip kollarından çıktım ve bardak alıp su doldurdum kendime. O da gelen müşterinin siparişini almaya gitti. Elmalı nargile istemişlerdi, böyle şeylerden hiç hoşlanmam, nasıl yapıldığını da bilmiyordum. Kömür gibi birşeyi ateşin üzerine koydu, alevler çıkyıyordu. Biraz ürkütücü bir manzaraydı, ama o çok alışkındı tabi. Ben tezgaha dayanmıştım, bacaklarım çok hafif ayrıktı. Kemal bacaklarını benim bir bacağımı hapsedecek konuma getirmişti, sikini bacağıma değdiriyordu, bir yandan da konuşuyotduk. İnanın ne konuştuğumuzu bile hatırlamıyorum. Sertleşmiş sikini resmen bacağıma dayıyordu. Ben hiçbir şey olmamış gibi sohbete devam ettim. Sonra bir anda yüzünü yüzüme yakınlaştırdı ve dudaklarıma çok sakin bir öpücük kondurdu. Ama kendini geriye çekmemişti, benim de ona karışılık vermemi bekliyordu. Karşılık vermedim, ama kendimi geri de çekmemiştim.
Yani öpmesine izin vermiştim. Daha da gevşedi, artık rahat hareket ediyordu. Müşterilerden kaçtıkça yanıma gelip, bana sarılıyordu, kokluyordu. Sarılırken bit ara eli kalçama doğru kaydı. Sonra tekrar yukarı doğru çıkarttı. O içeri giderken kendimi biraz suçlu hissediyordum, onunla öpüştüğüm için değil, evli olduğu için. Kendimi yuva yıkan biri olarak düşünmeye başlamıştım. Aslında bu konuda kendimi rahatlatabiliyordum. Hatta inanın bana, evliliğini kurtarmasını bile istiyordum. Ondan hoşlanmıyordum, etkilenmiyordum, kalbim pır pırr da değildi. Hiç bir aşk belirtisi de yoktu. Sadece o anki heyecan hoşuma gidiyordu. Sonra saatin geç olduğunu farkettim, “Ben gidip evrağımı alayım, geç oldu!” dedim. Kemal, “Ben de seninle geleyim!” dedi. Çünkü Serhat gelmişti.
Yolda yürürken bazen koluna girdim, bazen de el ele tutuştuk. O benim belime sarılıyordu, göbeğime dokunuyordu. Ben de elimi boynundan göğsüne doğru uzattım ve göğüs kıllarıyla oynamaya başladım, “Huylanıyor musun?” dedim. “Hayır ama…” dedi ve güldü. Ben de hafifçe vurdum göğsüne. Tahrik oluyordu belli ki. Bilerek yapıyordum, farkındaydı. Biryandan da tahrik edici şekilde ona bakıyordum. Bunu farketti ve “Bana öyle bakma, trafikte fena olur!” dedi. Gülümsedim, hiçbir şey demedim. Sonra beni vapura bindirdi ve beni arayacağını söyledi. Uzaklaştım.
Eve gelip yatağıma yattım ve olanları düşündüm. Amım sırılsıklamdı, sanırım heyecan beni bu hale sokmuştu. Onu düşünüp mastürbasyon yapmaya başladım. Beni öptüğünü, deli gibi yiyiştiğimizi, göğüslerimi, kalçalarımı avuçladığını düşündüm. Bunların hiç biri gerçekleşmedi. İyiki de yapmamışım diyorum, hayali de yetiyor. Mastürbasyon yaparken dudaklarımı ısırıp yalıyordum, bunun nedeni onunla yiyişmediğimiz içindi. İçimde kalmıştı, tam olarak birbirimizden tat alamadık. Akşam beni aradı, halimi hatırımı sordu, kısa konuştuk. “Kocaman öpüyorum!” dedi. “Ben de!” dedim ve kapattık. Ama yolum tekrar Beşiktaş’a düşerse yanına uğramayı planlıyorum. Onunla gezmek tozmak istemiyordum, sadece mutfakta küçücük kaçamaklar yapmak istiyordum. Hem zaten onun da benimle ciddi düşündüğünü zannetmiyordum.
O olaydan 5 gün sonra dayanamadım ve sabah erkenden Cafeye gittim. Çok erken bir saat olduğu için kimse yoktu. Kemal’i görünce heycanlandım ve birbirimize sarıldık. Bir anda beni duvara yasladı, deli gibi öpüşmeye başladık. Çok özlemiştim onu, deli gibi de arzuluyordum. Bir eliyle göğüslerimi elliyordu, diğer eliyle de kalçalarımı avuçluyodu. “Çok güzel tenin var, çok güzelsin!” deyip duruyordu. Ben sadece şuursuzca inliyordum, tırnaklarımı omzuna geçirmiştim bile. Sonra beni kucaklayıp masaya oturttu. Bacaklarımla belini sardım, biraz da öyle öpüşmeye devam ettik. Öpüşmek hafif kalır, dilini boğazıma kadar sokuyordu resmen, somuruyordu beni, dudaklarımı hareket bile ettiremiyordum. Bana, “Senin heryerini yalamak istiyorum!” dedi. Ses çıkaramadım. Masaya doğru yatırdı, üzerime çıktı. Elini şortumdan içeri soktu, külotumun üzerinden amımı okşuyordu. Islanmıştım. “Harikasın!” diyordu…
Bir anda altından kalktım ve onu ayağa kaldırdım, masaya dayadım. Seksi bakışlarımı atarak yavaşça aşağıya doğru çömeldim, niyetimi anlamıştı, hafifçe gülümsedi. Kemerini ve pantolonunun düğmesini açtım, daha sonra fermuarını indirdim. Siki zaten pantolonunu zorluyodu. Boxerını görünce mimiklerime hakim olamadım, çok şaşırmıştım, siki kalın birşeye benziyordu. Daha fazla dayanamadım ve boxerını da indirdim. Gerçekten kalın bir siki vardı. Birazcık inceledikten sonra dudaklarımı değdirmeye başladım. Dilimle başını yalıyor, başını ağzıma alıp emiyordum. İyice delirmişti, hırıltılarından belliydi. Sonra köküne kadar ağzıma almak için biraz nefes aldım. O sikin tamamını ağzıma sokunca, öyle bir Ohhh’ladı ki, tahrik olmamak imkansızdı. Eliyle başıma bastırıyodu. İyi bir ritim yakalamıştık…
Daha sonra beni masaya oturtturdu. Tekrar boynumu, göğüslerimi emmeye başladı. Eliyle de amımı yokluyordu. Deli gibi inlediğimi hatırlıyorum. Şortumun düğmesini açtı ve bacaklarımdan aşağıya indirdi. Külotumun üzerinden amımı dillemeye başladı. “Erkeğimmm!” diye inliyordum. Sonra külotumu indirdi. Bacaklarımı iyice ayırdı, bir gözlerime bakıyodu, bir amıma. Amıma bakarak, “Muhteşem!” dedi. Klitorisimi yalamaya başladı. Biraz yaladıktan sonra parmağını amıma sokmaya başladı. Nefes alışverişlerim değişmişti. Bir yandan klitorisimi emiyordu, diğer yandan parmağını sokuyordu amıma. Deliriyordum. Kaç kere orgazm olduğumu inanın bilmiyorum. Amımdan akan sular bacaklarımdan aşağı süzülüyordu, hissediyordum…
“Gir artık içime erkeğim!” dediğimi hatırlıyorum. Dudaklarıma öpücük kondurduktan sonra bacaklarımı omzuna aldı. Amıma ilk girdiğinde gözlerim fal taşı gibi açıldı. Sadece, “Hayvan! Yavaş!” diyebildim. Özür dileyip biraz bekledi ve sonra devam etti. İçime git gel yaparken, “Çok sıcaksın, çok darsın, mahvediyorsun beni!” diyodu. Ben de, “Tek erkeğimsin, bu am hep seni bekledi, deli gibi sik beni sevgilim!” diyordum. Sonra posizyon değişikliği yaptık ve ellerimi masaya dayayıp beni önünde domalttı. Amıma 10-15 dakika da öyle git gel yaptı. Artık gözlerimi kapamış, anın tadını çıkartıyordum, dizlerimin de bağı çözülmüştü…
“Boşalacağım!” diyerek sikini amımdan çıkardı. Hemen önüne eğildim ve ağzıma aldım, biraz sikini yaladıktan sonra göğüslerime doğru haykırarak boşaldı. Ben de spermlerini göğüs uçlarıma iyice sürdüm. Sonra kalktım ve “Mükemmeldin sevgilim!” deyip boynundan öptüm. Giyindikten sonra koltuğa geçip oturduk. Halen nefes nefeseydik. Saatte 11:00’e yaklaşmıştı, “Müşteriler gelir…” diyerek Cafenin kapısını açtı. “Ben de gitmeliyim!” diyerek çantama doğru yöneldim. Kolumdan tuttu ve mutfağa doğru çekti. Sırtımı duvara yaslayıp, dudaklarıma yumuldu. “Aşkım yeter!” diyordum, fakat dinlemiyordu. Kalçamı öyle bir avuçladı ki, yürürken bile zorlandım. “Hoşçakal erkeğim!” diyerek Cafeden çıktım…
Bundan sonra ilişkimiz ne olur, nasıl olur bilmiyorum, ama ondan çok etkileniyorum. Olgun tavırları beni öldürüyor, mahvoluyorum. O derin, samimi bakışları hiç bir erkekte görmedim.
Slm, ben Mehmet.
Ankara’da bir alışveriş merkezinde mağaza müdürüyüm. 30
yaşındayım, oldukça kaslı bir vücuda sahibim,
yıllardır vücut geliştirmeyle uğraşıyorum. Rahat
yaşamayı seviyorum, seks benim herşeyim. Sizinle, Güvenlikçi
Ebru’yla yaşadığımız sikişmeleri paylaşmak
istiyorum.
Saat 22:30 gibi işim bitiyordu mağazada. Aslında saat 22:00’de
kapanıyor alışveriş merkezi, o saatten sonra
çalışanlar kalıyor mağazalarda, tek tük müşteriler
oluyor AVM’de. Saat 23:00 gibi de servisler kalkıyor, ancak ben arabamla
gidip geliyorum. Kapıda görevli bir güvenlik görevlisi bayan vardı,
ilk gördüğüm günden beri dikkatimi çekmişti. Biraz ağır
makyajlı, kestane renkli saçlı, oldukça yapılı bir
bayandı, bazı günler sabahları, bazı günler geceleri
kalıyordu. Daha 1.5 ay falan olmuştu burda başlayalı.
İlk günler, Merhaba ve İyi akşamlar’la sınırlı
olan muhabbetimiz, bir süre sonra ayaküstü muhabbete dönüşmüştü. 35
veya 36 yaşında olmalıydı Ebru hanım. Sabahları
yoğun olduğundan, akşamları çıkışlarda
konuşuyorduk. Alyans yoktu parmağında, dikkat etmiştim.
Servisle işe gelip gidiyordu.
Ebru ile muhabbetimiz ‘Hanım’ ve ‘Bey’ hitaplıydı. Bir akşam, saat
22.30 gibi çıkarken kapıya yakın karşılaştık
Ebru Hanım’la. Ankara’nın ayazı meşhurdur, sarıp
sarmalanmıştı. O gün servisler geç kalmıştı, ben
de Ebru Hanım’a, “Bu soğukta üşümeyin, gelin ben sizi
bırakayım!” diye teklif etmiştim. Ebru Hanım servisi
beklemek için ısrar etti, ancak servisin geç kalması ve saat yüzünden,
“Tamam!” dedi. Arabama bindik, “Ay size de çok zahmet oldu
Mehmet Bey!” deyince, “Hiç olur mu, hem yolumun üstü zaten. Ama
artık şu ‘Bey, Hanım’ hitaplarını
kaldırsak?” dedim, “Peki Mehmet!” deyip
onaylamıştı.
Evinin önüne kadar geldik, “Ay çok zahmet oldu Mehmet sana da, çok
sağol!” dedi. “Önemli değil, görüşürüz!” deyip
ordan ayrıldım, sevgilimin evine gittim. Çok
hoşlanmıştım ondan, zaten kendimden büyük kadınlardan
hep hoşlanmışımdır. Biraz daha yakın olmak
istiyordum, enteresan bir seksiliği vardı.
O günden sonra muhabbetlerimiz mümkün olduğunca artmıştı,
öğle yemeklerini beraber yiyorduk. Çok güzel muhabbet ediyorduk,
birbirimizden açıkça etkilenmiştik. Bazı akşamlar onu evine
bırakıyordum, ama arkadaşça bir şekildeydik. Bir akşam
evine bıraktığımda, ona, “Sana daha yakın olmak
istiyorum!” demiştim, kabul etmişti. Flörtümüz adım
adım sevgililiğe doğru ilerliyordu. Dışarıda da
buluşmaya başlamıştık, ancak aramızda seks olarak
birşey geçmemişti.
Bir akşam çıkışta kapıya doğru ilerliyordum, Ebru
yoktu. Güvenlik görevlilerinin giyindiği bir oda vardı, oraya
doğru yürümeye başladım. Belki ordadır diye
düşünüyordum ki, Ebru arkamdan, “Mehmet!” diye seslendi. Döndüm,
“Ben de sana bakmaya geliyordum canım!” dedim. “Giyinme
odasına gidiyorum, bekle çıkarız birazdan!” deyip odaya
girdi. Ben dışarda kalmıştım. İçerden bir bayan
görevli daha çıktı, sanırım yalnızdı içerde.
Önceden görmüştüm, dolaplar sıralı, ortada oturacak yerler
vardı içerde. Yavaşça kapıyı açtım, Ebru arkası
dönük, güvenlik montunu çıkarmış, siyah sütyeninin kopçası
görünüyordu. Kapının açıldığını duyunca
irkilerek döndü, beni görünce, “Ay! Sen miydin? Kızlardan biri
girmiştir diye döndüm!” dedi, elleriyle siyah sütyenini ve iri
göğüslerini kapatmaya çalışıyordu. Gülümseyerek yanına
gittiğimde, “Ne yapıyorsun, çık! Biri gelecek!” dedi.
Ellerini göğüslerinden çektim, oldukça diri ve iri görünüyorlardı.
Utanmıştı. Yanaklarını okşamaya
başladım. “Yapma, biri gelir, rezil oluruz!” diyordu.
“Merak etme, kimse gelmez. Bir sen kaldın!” dedim. “Olmaz,
saçmalama!” dedi. “Ne olmaz?” deyince,
“Düşündüğün şey!” dedi.
Elimle çenesini tuttum, “Düşündüğüm şey ne peki?”
dedim. Yanakları kızarmıştı, birşey demiyordu.
Ben, “Burda mı olmaz, yoksa hiç mi olmaz?” deyince, “Ya
biri gelecek, rezil olacağız!” diyordu. “Burada mı
olmaz?” diye tekrarladım sorumu.
“Burda olmaz!” dedi. Dudaklarına masum bir öpücük koydum.
“Ne olur yapma, bak basılacağız!” diyordu, ama
dinlemiyordum. Öpüşlerim arttı, elimi kalçalarına götürdüm.
Oldukça sıkılardı, okşamaya, sıkmaya
başladım götünü. “Çok seksisin!” deyip, boynuna indim.
Boynunu emiyordum. Göğüsleri vücuduma yapışmıştı.
Üstten harika görünüyorlardı. Kısık kısık inliyor,
“Burda olmaz, ne olur yapma!” diyordu. Aslında ben de
korkuyordum, ama o anda yaşadığım haz bu korkuyu
basıtıyor, üstüne daha da heyecanlandırıyordu. Ona hemen
orda sahip olmak istiyordum. Saat ilerlemişti, AVM çoktan
kapanmıştı ve biz sevişiyorduk. Üstünden o da
atmıştı korkuyu, benim elim artık pantolonun içinde, götünü
mıncıklamaktaydı.
Kendini bir anda çekti, “Yeter bu kadar!” dedi, korkuyordu
basılmaktan. O sırada, içerde tuvaletlerin olduğu kabinleri
gördüm. Elinden tuttum, bir kabine girdik. Girer girmez duvara
yapıştırdım, öpüşmeye başladık. Halen tutuk
bir şekilde öpüşüyordu. Pantolonunun düğmesini çözdüm, indirdim.
Siyah külodu ve sütyeniyleydi. Yapılı bir vücudu vardı. Klozetin
kapağını indirdim, oturdum, o da kucağıma oturdu.
Öpüşmeye başladık tekrar, elimizi çabuk tutmamız gerekiyordu.
Fermuarımı açtım, boxerımın deliğinden sikimi
çıkardım. Ebru’nun külodunu sıyırdım ve Ebru üstüme
oturup yavaşça içine aldı sikimi. Amı sulanmıştı,
yavaş hamlelerle oturup kalkmaya başladı…
Sütyeninden
memelerini çıkardım, onları emmeye başladım. Ben
emdikçe, zaten dik olan göğüs uçları, daha da sertleşmişti.
Ebru, “Ne olur yeter!” derken halen sikimde zıplıyordu.
Dudaklarını ısırıyordu, iri bedeni
zıplıyordu, memeleri de sütyeninin izin verdiği ölçüde
yukarı aşağı sallanıyordu, kısık
kısık inliyordu. Dudaklarıma yapıştı, ama
vaktimiz iyice daralıyordu ve benim boşalmaya hiç mi hiç niyetim
yoktu. “Ne olur boşal, biri gelecek!” deyince,
“Ağzına al!” dedim. Hemen indi, hızlı
hızlı sikimi yalamaya başladı. Ben de başını
iyice bastırıyordum. Yalarken gözleri kapalıydı, ben
saçlarını okşuyordum. Sadece sikimin başını
diliyle yalıyordu, beni inanılmaz zevklentirmişti bu.
Kısık kısık inliyordum ki, dışkapı
açıldı…
Dona kalmıştık, basılmamız an meselesiydi.
Ağzında sikim Ebru sadece bana bakıyordu, açık gözlerle.
Bir topuklu ayakkabı sesi geldi, o ses gittikçe uzaklaştı sonra.
Halen donuktuk. O ses dışkapıyı kapatınca, Ebru hemen
kalktı, “Kahretsin!” deyip çıktı kabinden. Ben de
sikimi yerleştirdim yerine. Ebru acele giyiniyordu.
Kazağını ve kot pantolonunu giydi, çıktık.
Alışveriş merkezinin ışıkları sönmüştü.
Montunu giydi, AVM’den çıktık. Servisler de gitmişti…
Benim arabaya
biner binmez, bana bağırmaya başladı, “Hayvan herif!
Pislik! Yakalanabilirdik, basılsaydık ne yapardım ben?
Hayvansın sen!” diye hakaretler ediyordu. Onu sakinleştirmeye
çalışıyordum, yol boyunca tartıştık. Evinin önüne
geldiğimizde hiçbirşey demeden indi, gitti. Ben de evime gittim. O
gece mastürbasyon yaparak 3 kere boşaldım.
Ertesi gün işe gittiğimde gözlerim Ebru’yu arıyordu. Öğlen
gördüm onu, yanına gittim, konuşmak istediğimi söyledim.
“Şimdi olmaz, akşam konuşuruz!” dedi, ben de çaresiz
tamam dedim. Çıkış vakti olduğunda kapıda beni
bekliyordu. Hemen özür dilemeye başladım. O ise,
“Yapmamalıydık, çok tehlikeliydi!” diyordu sadece.
“Peki pişman mısın?” dedim, “Hayır
değilim, ama yanlış yerde yaptık!” dedi.
“Tekrarı olacak mı?” dedim, “Olacak, ama orda asla
değil!” dedi. En azından tekrarı olacaktı…
O günden sonra çok
konuşamamıştık. Sadece bir iki kere evine
bırakmıştım, bir kez de dışarıda
oturmuştuk. Ebru’yla yaşadıklarımız gerçekten beni çok
heyecanlandırmıştı, basılmak ihtimali heyecanı
dahada arttırmıştı, ama halen dilediğim gibi sahip
olamamıştım ona. Ebru annesiyle yaşadığı
için evine davet edemiyordu beni. Benim evime davetlerimi ise kabul etmiyordu,
anlamadığım bir şekilde.
Bir gece mesaj attım, “Seni özledim!” diye. “Hmm, ben de,
ama görüşüyoruz zaten!” dedi. Ben, “Salağa yatma,
başka şekilde özledim. Devamını istiyorum ben!”
deyince, bir kaç dakika mesaj atmadı. Sonra, “Ben de istiyorum!”
diye mesaj geldi. O gece mesajla sanal seks yaptık. Ama anlamıyordum,
biraz utangaçlığı vardı. “Neden
utanıyorsun?” deyince, “Kocamdan
boşandığımdan beri böyle bir ilişkim olmadı,
bilmiyorum…” demişti.
Azdırıcı azdırıcı mesajlar attım tüm gece.
Kocası onu aldatmıştı. Kapalı bir hayat
yaşıyordu. Sanki bakire bir kızı sekse zorluyor gibi
hissediyordum kendimi. “Söyle bakalım kocan seni nasıl
sikiyordu?” diyordum, anlatıyordu. “Hiç götünü sikti mi?”
deyince, “Evet, her yerimi sikiyordu!” dedi. Ben de, “Artık
senin sikicin ben olacağım, her yerin benim olacak!” dedim. Bu
onu azdırmıştı, “Peki nasıl olacak? Bir daha asla
soyunma odasında olmaz!” dedi. “Bizim mağazanın deposu
var aşkım. Kamera falan da yok, kimse gelmez çıktıktan
sonra!” dedim. Biraz çekinmişti.
Ertesi gün sabah
Ebru’yu kapıda gördüm. Yanında başka görevliler vardı,
“Kolay gelsin arkadaşlar!” dedim, mağazaya girdim.
Çıkış vaktine yakın, “Çıkışta bizim
mağazaya gel!” diye mesaj attım. Alışveriş
merkezi kapanmıştı. Ben de tezgahtar kızları
yolladım, kepenkleri yarım indirdim. Ebru’yu bekliyordum.
Ebru geldi, gizlice girdi. Kepenkleri tam kapattım,
ışığı kapattım. Sessizce indik depoya.
“Kimse bilmez değil mi?” diyordu. Yavaşça yanına
yaklaştım, montunu çıkardım. Gömleğinden
fışkırıyordu göğüsleri. Depoda bulunan masaya
yatırdım. Ben halen ayaktaydım, Ebru gözlerini
kapatmıştı. Gömleğinin düğmelerini açtım,
tamamını açınca pantolonuna geçtim. Soyuyordum Ebru’yu.
Pantolonunun kemerini çözdüm, açtım düğmesini. İndirince beyaz
külodu karşımdaydı. “Harika bir vücudun var!” diyerek
iltifatlar ediyordum. Ebru resmen kendini bana bırakmıştı.
Bugün adam gibi tadına bakacaktım onun.
Beyaz sütyeninin üzeriden göğüslerini okşamaya başladım.
Üzerine çıktım, dudaklarını öpmeye başladım.
Ateşli bir şekilde öpüyordu beni. Alt dudağını
emiyordum elim vücudunda gezerken. Dillerimiz birbirine dolaşmaya
başlamıştı. Yavaşça boynuna indim. Çok sessizdik.
Sadece boynunu emerken çıkardığım sesler vardı. Hafif
ıslanmış boynuna nefes veriyordum, ellerim memelerindeyken.
Kısık kısık inlemeye başlamıştı. Boynunu
emdikten sonra göğüslerine indim, sütyeninin üstünden sert memelerini
yalamaya başladım. Sonra birini çıkardım, gerçekten büyüktü
göğüs halkaları. Ucunu emmeye başladım, ben emdikçe dahada
kabarıyordu sanki. Ebru kollarını aşağı
sarkıtmış, tadını çıkarıyordu. Sonra
diğerini çıkardım, sütyenin Cup bölümü altında
kalmıştı. İkisini de kudurmuş gibi yalıyordum,
tükürüklerimle ıpıslak olmuştu memeleri.
Kalkıp baktım, çok seksiydi bu halde. Aslında Ebru’nun öyle
seksi bir hali yoktu, ama yapılı vücudu beni etkilemişti.
Göbeğine indim, heryerini yalıyordum. Karnını yalayarak
aşağılara doğru geldim. “Kocam beni hiç böyle
yalamazdı!” deyince iyice azdım, bu kadına istediğini
vermeliydim.
Külodu ıslanmıştı. “Sulandı mı
aşkımın amcığı?” deyip üstünden koklamaya başladım.
Hafif ter kokusu geliyordu, ama harikaydı. Külodunu indirince,
kıllı amı karşıma geldi. Oldukça
kıllıydı. “Kılları alamadım, özür
dilerim!” deyince, “Saçmalama, her halinle çok seksisin!” dedim.
Kıllarını yalamaya başladım, yavaşça klitorisine
geldim. Külodunu tamamen indirdim, ayak bileklerindeydi. Ben ayaktaydım,
Ebru yatıyordu. Hafif domalmış bir halde yalamaya
başladım klitorisini. Amının dudaklarını
ayırıp, o pespembe ve sulu amcığını yalamaya
başlayınca, Ebru’nun sesi artmaya başlamıştı.
“Ohhh, aaah!” sesleriyle amının deliğini dillemeye
başlamıştım. Amının sıvıları
ağzıma geliyordu. Kabarık dudaklarının arasında
am deliği çok güzeldi.
Ebru, “Dayanamıyorum, sok artık!” deyince, pantolonumu
indirdim. Sikimi sıvazlıyordum ona bakarak. Sonra cüzdanımdan
kondomu çıkardım, taktım. Ebru nefesini tutmuş, bana
bakıyordu. Bacaklarının arasında yerimi aldım, iyice
ayırdım ve amını ortaya çıkardım. Sikimin
başını koydum amına, Ebru’ya baktım. Sonra ittirmeye
başladım. “Ihhh!” diye bir ses geldi. Yavaş yavaş
yükleniyordum Ebru’nun amını yara yara. Tamamen girince biraz
bekledim. Ebru’nun ağzı hafif açık, gözleri kapalıydı.
Pompalamaya başladım. Ben girdikçe Ebru’nun kafası arkaya
gidiyordu. Hızlı hızlı sikmeye başladım. Ebru
kafasını sağa sola atıyordu. Eğilip memelerini
yalamaya başladım. Kısık kısık, “Ahhh, sik
beni!” diyordu. Ben girdikçe Ebru’nun amı daha da sulanıyordu.
Ben de gömleğimin düğmelerini çözdüm, kravatım kalmıştı.
Ebru kravattan kendine çekti beni, dudaklarıma yapıştı. Hem
amına pompalıyor, hem dudaklarını öpüyordum. Sonra
doğruldum, ayakkabısını ve çorabını
çıkardım. Kalın bacağını ve
baldırını okşuyordum. Ayağının birini hafif
omzuma yaklaştırdım, ayağını yalayarak sikmeye
başladım.
“Ahhh, daha sert, daha sert!” deyince daha hızlı sikmeye
başladım. Bir süre bu şekilde siktikten sonra,
domalmasını istedim. Dizlerini masaya koydu. Önümde köpek gibi
duruyordu. Ben de o halde soktum amcığına. Gene hızlı
hızlı sikmeye başladım, saçlarını çekiyordum.
Ebru çoktan orgazm olmuştu, kasılıyordu. Saçını çekip,
yanağını tuttum, dudağından öpüyordum. Ebru
yapılı vücuduna rağmen oldukça esnek bir kadındı.
Amını sikerken, göt yanaklarına da şaplak vuruyordum arada
sırada. Göt deliği belli oluyordu. Baş parmağımı
yalayıp göt deliğine sokunca irkildi. “Ahhh, aşkımmm!”
diyordu. Amında yarağım, götünde parmağım, iki
deliğini de doldurmuştum. Parmağımı yarak gibi
kullanıp, götüne sokuyordum. “Çok güzel, çok güzel, ohhh!” diye
inliyordu. Bir kez daha boşalmıştı. Yavaş yavaş ben
de sona geliyordum, yaklaşık 30 dakikadır sikişiyorduk.
İnlemelerim artınca, “Geliyor musun aşkım?” dedi,
“Evet bebeğim, ohhhh!” diyerek amına sertçe girdim ve
kondomu döllerimle doldurdum.
İçinden çıkınca resmen yığıldı masaya.
Çıt çıkmıyordu. Kolları aşağı doğru
sarkmış, öylece yatıyordu. Kondomu çıkardım, döl
parçaları sikimin üstündeydi. Önüne geçtim, açtı
ağzını, sikimi soktum ağzına. Sikimi yalayarak
temizledi. Kan ter içinde kalmıştık. Baygın bir
şekilde temizledi sikimi. Ayağa kalkınca gömleğinin
sırılsıklam olduğunu gördüm. Aynen benim de öyleydi. Ayak
bileğinde duran külodunu giymeye kalkışınca,
“Hayır, giymeyeceksin, hatıra olarak kalacak bende!” dedim.
“Amım çok ıslak, pantolondan belli olur!” dedi. Külodunu
aldım, arkasına geçip, iki deliğini de sildim temizledim
küloduyla. Keskin bir am kokusu bulaşmıştı şimdi
küloduna. Ben de giyindim. Ebru sütyenine yerleştirdi memelerini,
gömleğini giydi. Pantolonunu giyindiğinde büyük götünün arasına
kaçmıştı pantolonu.
Depodaki
koltuğa oturup bir sigara yaktım. Giyinmesini izliyordum,
sigaramı içerken. Ayakkabısını giyerken, “Hiç böyle
bir seks yaşamamıştım!” dedi. “Daha neler
tattıracağım sana, bu daha birşey değil!”
dediğimde heyecanlanmıştı gene. Kalkıp pantolonunun
üstünden götünü avuçladım. Ayaktaydık, arkası dönüktü.
“Götünü istiyorum!” dedim. Ebru, “Gidelim artık, çok geç
oldu!” dedi. Ama takmıştım kafaya, götünü sikecektim
mutlaka. Ebru, “Tamam, ama sonra!” dedi, mağazadan
çıktık.
Tüm ışıklar sönmüştü, her yer kapkaranlıktı. Hızlı
adımlarla çıktık AVM’den. Arabamla evine bıraktım.
İnerken, “Çok güzeldi!” deyip dudaklarıma bir öpücük
kondurdu.