Articles by "Kuzenimin Karısını"
Kuzenimin Karısını etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

 

Merhaba. Adım Ercan. Ben bir doktorum (Genel Cerrah). 53 yaşındayım, ama cinsel arzularım ve performansım hala çok iyi, haftada en az 12-14 kere boşalırım. Maalesef eşimde tık yok. O zaten pek sevmez sikişmeyi, kerhen yapardı. Son 4 yıldır hiç vermemeye başladı, hatta yatağını da ayırdı. Ama benim cinsel arzularım devam ettiği için, ya başkalarıyla birlikte oluyor, ya da çok azgınsam ve o anda sikecek am bulamazsam 31 çekiyorum, ama her gün boşalıyorum.
Mesleğim gereği sık sık kongre v.s. nedeniyle ya da başka işlerden dolayı İstanbula giderim. Çoğu zaman otelde kalırım, ama arada sırada amcaoğlum var Altan, onlarda kalırım. Onu da eşini de çok severim. Altan 48 yaşında. Eşi Zeliha ise 38 yaşında, 1.60 boylarında, etine hafif dolgun, çok sevimli, cıvıl cıvıl, yüzü de çok güzel bir kadın. Bir çocukları var. Her neyse, son birkaç yıldır Altanda şeker hastalığı, arkasından impotans oluştu. Sürekli bu konuda dert yanar, çare arar ve doktor olduğumdan bana danışırdı. Ben de Ürologlara yönlendirdim. Ama nafile, çünkü olay organik olduğu için pek çözümü yok. Anladığım kadarıyla en az 2 yıldır Altanda tık yoktu. Açıkçası gidip gelirken ve onlarda kalırken hiç karısının durumunu aklıma getirmemiş, onun bu konuda mağdur olacağını düşünmemiştim. Hem onlar benim çok sevdiğm akrabalarımdı. Zeliha beni çok sever, ‘Ercan abi’ der, sevimli bir şekilde sarılırdı her zaman. Bazan onlarda sabahlardım. Ticaretle uğraşan Altan sabah erken kalkar işine giderdi. Biz de sonradan Zeliha ve çocuğuyla uyanır, kahvaltı eder, ben sonra işime ya da toplantıma giderdim.
Son olarak Haziran ortalarında onlarda kaldım. Akşamdan sevinçli bir karşılama, yemek sohbet muhabbet, derken odalarımıza çekildik yattık. Bu arada küçük çocukları da teyzelerine gitmiş 1 haftalığına. Sabah, hava sıcak olduğu için odaların kapısı açık, ben bir hıçkırma ve belli belirsiz bir iniltiyle uyandım. Bir daha uyuyamadım, kalktım üzerimde şort ve ince bir tişortle salona geçtim. Altan çoktan işe gitmişti. TV’yi açıp, sesini çok kısarak, izleyip, kahvaltıya kadar vakit geçirme düşüncesiyle öylesine izlemeye başladım. Bir 20 dakika sonra Zeliha geldi salona, saçı hafif dağınık, gözleri şismiş, ama uykudan değil, belli ki ağlamış. Kısa bir gecelikle geldi, kanepede yanıma oturdu. Birbirimizi çok sevdiğimizden ve ters birşey düşünmediğimizden, ya da en azından ben öyle düşünmediğimden, teklifsiz otururduk böyle. O anda da benim aklımdan en ufak birşey geçmiyordu zaten, severdim Zelihayı…
“Sen birşeye mi üzüldün? Ağlamışsın!” diye sordum. Gözleri doldu yine. “Ercan abi, seni çok seviyorum, senden saklamayacağım, üstelik bir hekimsin, bu konuda içimi dökeceğim en uygun kişisin, çok büyük bir sorunumuz var. Altanda sertleşme problemi var, nerdeyse tam 2 yıldır hiç beraber olmadık. Doktora falan da gitti, hiç çözüm olmadı, cinsel uyarıcı hap kullandı, yine çözüm yok. Doktorlar sadece penis proteziyle olabilir dediler, Altan da hiç yanaşmıyor. Ben de onu kırmayayım diye birşey demiyorum. Çaresiz…” dedi ve sözün burasında başını eğdi, yüzü kızardı ve yine bir hıçkırıkla gözlerinden yaşlar boşanmaya başladı, bir süre sessiz kaldıktan sonra sesinin tonunu alçaltarak, “Çaresiz kendimle oynuyorum, öyle tatmin oluyorum. Ama çok gerildim artık, çocuğuma olur olmaz bağırıyorum, etrafımdakileri kırıyorum. Kendimle oynamak yetmiyor artık bana!” diyerek bacaklarını gövdesine çekti, top gibi toparlandı, kedi yavrusu gibi göğsüme sokuldu, ağlamaya başladı. Başını boynumla sağ omzum arasına göğsüme gömdü…
Bu tabloda birden içimi aşırı bir acıma, şefkat ve koruma duyguları sardı. Küçük bir çocuk gibi ağlamasına dayanamadım ve sarılarak saçlarını tıpkı bir çocuğu sever gibi şefkatle okşamaya başladım ve “Merak etme, zamanla düzelir bazı şeyler…” gibi, kendimin de inanmadığı bazı sözler geveleyerek teselliye çalıştım. O ara başını hafifçe kaldırdı aşağıdan yüzüme baktı. Çok masum, çaresiz, utanmış ve arzu karışımı, yaşlı gözlerdeki bu bakışa dayanamadım, sağ elimin başparmağıyla gözlerindeki yaşları birer birer sildim. Sessiz sessiz ağlamaya devam etti. O kadar acıma ve şefkat doluydum ki, bu güzel gözler karşısında, dayanamadım dudaklarımı iki yanağına da hafifçe dokundurarak, yaşları tekrar sildim dudaklarımla ve halen aklımda birşey olmadan sıkı sıkıya sarıldım, “Geçecek, merak etme!” diyebildim.
O arada başını hafifçe yine kaldırdı. Ama bana bakışları değişmişti sanki. Nefes alışı hızlanmış, göğsü sık sık inip kalkmaya başlamıştı. Bunu farkettiğimde dikkatimi çekti, dekoltesi fazlaydı ve iri memelerinin çatalı ve dekolteden taşan iri yuvarlaklara başka bir gözle bakmış, ama hemen toparlanmak istemiştim. O ise, “Teselli etmeye çalıştığın için teşekkür ederim.” dedi ve sağ kulağım ve boynum çenem altına gömdü başını ve uzun bir öpücükle öptü, öylece kaldı bir süre. Sonra birden boynumu, çenemi ve yüzümü, sık sık ve defalarca çabuk çabuk öpmeye başladı. Memeleri daha hızlı inip kalkıyor ve onları göğsüme bastırıyordu. Çok sert, taş gibi olduklarını farkettim. Bende de birden duygular şefkatle arzu arasında karışım göstermeye başlamıştı. Öpmeler çoğaldı ve dudaklarıma da dokunmaya başaldı. Daha da ileri giderek alt dudağımı kaptı ve hırsla emmeye, kendini bana daha çok bastırmaya başladı…
Beynim (Ne oluyor?) diyordu, ama sikim bu soruya çoktan cevap vermişti bile. Zeliha da bunu anlamak ve şöyle bir yoklamak için şortumun üzerinden sikime dokundu ve sertliğinden, beynim değilse bile bedenimin cevapsız kalmadığını anladı. Beni yavaşça sırtüstü devirdi kanepeye, dudaklarımı somuruyordu artık. Dilini soktu ağzıma, önce dişlerimi yaladı, dişlerimin dibinde gezdirdi dilini, sonra hırsla ve açlıkla dişlerimi araladı, dilini dilimle buluşturdu ve dilimi yakalayıp emmeye, şiddetle emmeye başladı. Bu arada elini şortumdan içeri kaydırmış, sikimi kavramıştı, sıkıp sıkıp bırakıyordu. Kendisi de üzerimde memeleriyle göğsümü ezerken, sıyrılmış kısa geceliğinin altından külotlu amını bacağıma şiddetle bastırıp sürtüyor, bu arada sabah duyduğum iniltinin aynısıyla ıhlıyordu. Bacağım külotundan dışarı taşan ıslaklığıyla ıslanmıştı. Hırsla ve hızla tişörtümü sıyırdı, ben de başımı oynatarak yardım ettim çıkarıp attı. Boynuma, ordan göğsüme indi, öpüyor, yalıyor ve emiyordu. Meme uçlarıma geldi, ıhlayarak şap şap seslerle emiyor, ısırıyor ve yalıyordu. Ben de deli oldum, alttan sikimi bastırıyorum, o da amını sürtüyordu.
“Çıkart geceliğini!” dedim. Yine hırsla ve bir çırpıda geceliğini çıkarıp attı. Sütyen yoktu zaten. Tanrım, ne güzel memelerdi, hiç doğurmamış gibi, iri, sert ve uçları yukarı bakıyor. Başımın altına bir yastık koyarak sırtımın ve başımın hafif doğrulmasını sağladı ve memelerini ağzıma dayadı, “Em ne olursun!” dedi kısık inleyen sesle. “Em!” dedi. Yumuldum, memesinin ucunu vakumlayarak ağzıma alıyor, tüm gücümle emiyor, sadece meme ucunu değil, memesinden de büyükçe bir kısmı boğazıma kadar somuruyordum. Bu arada diğer taş gibi memeyi de elimle sıkıyor, yoğuruyordum. Sonra ağzımdan çıkarıp, bu kez diğer memeyi aynen vakumluyordum. İnlemeleri kısa kısa, ama çok isterik çığlıklara dönmüştü artık. “Ercan abi abim benim… Ne olur 2 yıllık hasretimi dindir, açlığımı gider, doyur beni ne olur, ne olur!” diye inliyor, bir yandan da gözyaşlarını akıtmaya devam ediyordu…
Altında sadece külot vardı, ama işemiş gibi sırılsıklamdı. Memelerimi bir daha öpüp yalamaya başlayarak daha aşağılara indi, göbeğime geldi, yalayıp içini dilledi, sonra diliyle aşağılara indi, şortumla boxerimi az indirdi. Herşeyi, tüm açlığını gidermek istercesine yavaş yavaş, ama her zerresinden tad alarak yapıyordu. Sikimin köküne ulaştı, oraları yaladı. Sonra şortumla boxerimi birlikte yavaş yavaş sikimin her açılan yerini yalayarak çıkarttı. En sonunda sikim fırlayarak tavanı göstermeye başladı. Zeliha şöyle bir doğruldu, arzu, beğeni ve şaşkınlık karışımı bir ifadeyle sikimin başını iki eli arasına alarak 4-5 saniye hayranlıkla baktı ve “Bu… bu… bu çok büyük ve çok güzelll! Altanınkinden iri! Hepsinden önemlisi dipdiri…” dedi. Sonra eğilip yavaşça öptü, yüzüne sürmeye, tapınırcasına sevmeye başladı. Dudaklarına, yüzüne sürüyor, oradan aşağı memelerine götürüyor, onlara sürüyor, bir birinin bir diğerinin ucuyla okşuyordu…
Sonra sikimi kaptı birden ve başını emmeye, “Mmmmm!” diye sesler çıkarmaya başladı. Eli de külotunun üzerinden amını okşuyordu. Yavaş yavaş derken daha da ilerledi ve ağzına sikimin tamamını aldı, başını ileri geri oynatarak vakumluyordu. Ben artık tahammülün son noktasındaydım, omzundan hafifçe ittim ve “Her an gelebilirim!” dedim. Ağzından çıkarmadı ve patla der gibi suratıma baktı. Ben de, “Ooohhh!” diye hırıltılı bir bağırmayla boşalttım tüm döllerimi ağzına. Ağzından hiç çıkartmadı, son titremelerime kadar hem emdi, hem yuttu. Öyleki sikim ağzında ileri geri girip çıkarken bir döl kırıntısı dahi görünmüyordu. Kasılmalarım en son bittikten sonra da 15-20 saniye daha emdi ve sikimi yalayarak ağzından çıkardı. Ama sikim halen sertti. “Ay inanmıyorum, halen taş gibi!” dedi. Ben de, “Canımm, çok süperdi, ama sen daha açsın, şimdi ben senin tatlını yalayayım hadi!” dedim. “Evetttt!” dedi, külotunu çekip attı ve hemen amını ağzıma dayadı. Dizleri geri kıvrık, kendi de geriye yaylanmış vaziyette amını ağzıma bastırıyor, ben de bu muhteşem etli amcığı somuruyordum…
Zaten azmış olan Zeliha hemen kasılarak ve kasıklarıyla ağzıma kerkinerek, kısa kısa vuruşlarla, “Buuu, işte buuu!” diyerek boşalmaya başladı. Ağzım ve çenem amının suyuyla, bal kasesine daldırmış gibi sısrılsıklam ve vıcık vıcık oldu. Kasılma ve titremeleri geçince Zeliha dudaklarıma yumuldu ve ağzımdaki bu en ballı sıvıyı, ağzımı emerek yaladı, yuttu ve “Ohhh, amımın tadı da çok güzelmiş!” dedi. Sonra yavaşça koluma, omzum hizasından yattı ve dinlenmeye koyuldu. Bu arada parmaklarının sırtıyla hafif hafif göğsüme, oradan sikime kadar sürterek okşuyordu. “Teşekkür ederim Ercan abiciğimmm! İnan iki yıldır yarak yüzü görmedim. Çaresiz ve birdaha olamayacağını öğrendikten sonra hep kendi kendimi tatmin ettim ve biliyormusun, tek objem hep sendin. Neden bilmiyorum ama, senden başkasını düşünmedim bile. Bu sabah bile sen içerde yatarken seni hayal edip, sağ elimin kutsal iki parmağıyla amımı parmaklayarak, sanki senin bu güzel sikinmiş gibi boşaldım. Ama inan hayallerimde bile sikin bu kadar büyük değildi!” dedi.
Ben de, “İnan ki Zeliha, sen ateşlenene kadar hiç böyle birşey düşünmemiştim, bir anda oldu…” dedim. Göğsüme doğru hafif doğrularak, korkmuş, utanmış, kırgın ve hayal kırıklığı karışımıyla, hepsinden önemlisi yarım saat önceki o mahzun anlamla yüzüme bakarak, “Üzgün müsün, pişman mısın yoksa?” dedi. “Hayııır!” diye bağırdım, “Hayır, hayır! Sana yemin ederim, hiç bu kadar güzel seks yaşamamıştım!” dedim. Yüzüne bu kez memnun, mutlu ve muzaffer bir anlam yayıldı ve “Daha ne yaptık ki!” dedi. Başını aşağı eğip sikime baktı ve eline alarak, “Tanrım yaa inanamıyorum, hiç yumuşamadı bu!” dedi. Ben de elimi onun daracaık amcığına attım. Amcığı çok güzeldi bu arada, tam sevdiğim türden, etli iç dudakları ve küçük parmağımın ilk boğumu kadar olan bızırı pespembe ve şişmiş dış dudakların arasından dışarıya fırlamış kabarmış ve sulu bir reçel kıvamındaki am suyuyla vıcık vıcık olmuştu. Daracık diyorum, çünkü bir parmağım bile zor sığıyordu neredeyse. Doğumunu sezeryanla yapmıştı zaten ve 2 yıldır da parmakları dışında hiçbirşey sokmamıştı bu amcığa…
Zeliha sikimi biraz yalayarak, “Bu güzel şeyi içimde istiyorum, hemen şimdi! Sen hiç birşeye karışma, o kadar açım ki, seni ben sikeceğim! Sen sadece aynen böyle yatmaya devam et!” dedi. Yavaşça yanımdan sıyrıldı, sağ bacağımın yanındaki sol bacağının üzerine yüklenerek sağ bacağını ata binecek gibi üzerimden aşırdı ve doğruldu, sikimi tuttu, alttan o etli, o ballanmış amının dudaklarına sikimin başını 10-15 saniye sürdü. Bu anda bile titriyor, “Offffff!” diye sesler çıkarıyordu. Sonra yavaş yavaş, milim milim sikime oturmaya başladı. Amcığı gerçekten çok sıkıydı, ama vıcık vıcık ballı olduğu için sımsıkı da olsa canını yakmadan muhteşem his uyandırarak giriyordu. “Offffff, bu çok kalııınnn!” diye bağırdıktan sonra, “Ama çok güzeeeelllll!” diye inledi. Tam dibine kadar oturunca, sikim amının rahim ağzı kısmına dokundu. “Offfff, bunu Altanda daha önce hiç hissetmemiştim! Aman Tanrım, ne muteşem bir duygu buuu!” dedi ve 10-15 saniye öylece bekledi. Üstüme oturmuş, amı sikimi sımsıkı sarmış, elleri göğsümde dikilmiş vaziyette, amının kasları refleks olarak kasılıp gevşiyor nabız gibi atıyordu…
“Tanrım, sonsuza kadar sürsün buuu!” diye inledi, sonra hafif hafif inip çıkmaya başladı. Önceleri yavaş yavaş, sonra giderek tempoyu artırdı. Oturup kalkıyor, inlemeleri artıyor, bu arada göğüslerimde olan elleri istemsizce ama çok kuvvetle sıkıyordu. Oturup kalktıkça o muhteşem güzellikteki memeleri çok güzel salınımlarla sallanıyordu. Ben hiç hareket etmiyor, sadece memelerini sıkıyordum. Zeliha inleyerek kasıklarımı dövüyor, götünün kanatları taşaklarıma vurdukça şap şap sesler çıkıyordu. Biraz canım acıyordu, ama aldığım zevkten dolayı aldırmıyordum. Gittikçe hızlandı, çılgınlaştı, “Sik beni Ercan abi, sikk, nolur sik daha, siiikkk!” diye bağıra bağıra kasılmaya ve titremeye başladı, öylece göğsüme kapaklandı. Amı halen kasılıp duruyordu. Rahatlayana kadar 2 dakika kadar yattı öylece. Ben de bir yandan saçlarını, bir yandan hafif hafif sırtını ve kalçalarını okşuyordum…
Neden sonra Zeliha farketti sikimin içinde halen semsert durduğumu ve boşalmamış olduğumu. “Aman Tanrım, yaa bugün tüm mutsuzluğum sınırsız bir mutluluğa dönüştü, ama aynı zamanda şaşkınlıklar yaşıyorum, bu ne sendeki Ercan abi? Bu inmez mi hiç? Altanın performansı malum, ama hiçbir arkadaşımda böyle birşey duymadım bile! Utandım şimdi, seni boşaltamadım!” dedi. “Yok, boşver. Biliyorsun ağzına çabuk geldim, ama boşalınca böyle oldu. Boşaltırsın merak etme… Hadi pozisyon değiştirelim!” dedim. Üstümden kalktığında amından çıkan sikim onun ballı sıvılarıyla bulaşmış ve parlaktı. “Domal!” dedim. “Olmaz, korkarım…” dedi. “Yok, götünü sikmeyeceğim, amından yine!” deyince diz dirsek pozisyonu aldı. Aman Tanrım böyle güzel kalçalar olmazdı. İnanılmaz güzellikte yuvarlaklardı ve arasındaki göt deliği anca bir kurşun kalemin ucu girecek kadardı. Zaten kıyamazdınız oraya sokmaya. Fakat domalmış pozisyonda arkadan fırlamış amının da görünüşü inanılmazdı…
Sikimi elime aldım ve başını 8-10 kere amının dudakları arasında sürttüm. Yine ıhlamaya başlamıştı. Yavaşça yüklenmeye başladım. Yavaş yavaş girdi sikim amına ve kasıklarım tam kalçalarına yapıştı. “Offff! İşte buna bayılıyorum, o kalın damarlı yarağını amımın duvarlarının her milimetrekeresinde hissediyorum ve yine rahmime dayandı sikin. Ohhhhhh!” diye inledi. Yavaş yavaş girip çıkmaya başladım ve hep yavaş tempoda gir-çık yapmaya devam ettim. Zelihanın inlemeleri hızlanıp çığlıklara dönüştü yine, “Ooggghhhh, ırrgggghhh!” diye hırıltılı bir hal aldı, “Pompala erkeğimm, sikicimmmm, sikkk, sokkkk, hızlı pompalaaaaaa, sert vur bebeğim, vur vur vur…” diye bağırıyordu. O kadar azgınlaştı ki, hızlı vuruşlarım yetmedi, kendisi de götünü kasıklarıma vurmaya başladı. Amına girip çıkan sikimin çıkardığı vıck vıck sesleri, kasıklarıma ve taşaklarıma vuran kalça ve kasıklarının şap şap seslerine karışıyor, ikimizi de azdırıyordu…
Nerdeyse 20 dakika olmuştu. Ta ilk sikmeye başlayalı beri o bir kez boşalmış, ben daha boşalmamıştım, “Artık patlamak üzereyim, çıkacağım!” dedim. “Hayırrrr!” diye inledi histerik bir şekilde, “Sakın çıkmaaa, içime akıtt, umrumda değil hiçbirşey, boşal, patlat, tüm dölünü akıt içime!” dedi. “Hadi o zaman beraber olsun!” dedim. “Evettt beraber olacak, zaten ben geliyoruuuum!” derken, ben de artık dayanma noktamın sonuna gelmiştim, ben de hırıldayarak ve bağırarak patlattım. Zeliha kasılma ve histerik titremelerle yüzükoyun kapanmış ve “Iıııııghhhh!” diye bağırırken, ben amına doldurdum tüm döllerimi. İkimiz de son kasılmaları yaşarken ter içinde kalmıştık. Sık sık soluyarak öylece ben de kapaklandım üstüne. Zeliha altımda, “Tanrım yaaa böyle ölmek istiyorum!” diye inliyordu, sikim içinde yavaş yavaş küçülürken. Bu arada ben onun ensesine sırtına öpücükler yağdırıyor, o da benim ellerimi öpüyordu. Döllerim ve onun aşk sıvıları kanepeye akmış ufak bir gölcük olmuştu.
Yavaşça çıktım içinden, kalçalarına öpücük kondurdum. Zeliha döndü kanepede oturdu. Sikimi tutup, memnuniyetini gösteren öpücüğünü sikime konduruyor, “Teşekkür ederim, teşekkür ederim, teşekkür ederim!” diye inliyordu halen…
Merhaba. Adım Ercan. Ben bir doktorum (Genel Cerrah). 53 yaşındayım, ama cinsel arzularım ve performansım hala çok iyi, haftada en az 12-14 kere boşalırım. Maalesef eşimde tık yok. O zaten pek sevmez sikişmeyi, kerhen yapardı. Son 4 yıldır hiç vermemeye başladı, hatta yatağını da ayırdı. Ama benim cinsel arzularım devam ettiği için, ya başkalarıyla birlikte oluyor, ya da çok azgınsam ve o anda sikecek am bulamazsam 31 çekiyorum, ama her gün boşalıyorum.
Mesleğim gereği sık sık kongre v.s. nedeniyle ya da başka işlerden dolayı İstanbula giderim. Çoğu zaman otelde kalırım, ama arada sırada amcaoğlum var Altan, onlarda kalırım. Onu da eşini de çok severim. Altan 48 yaşında. Eşi Zeliha ise 38 yaşında, 1.60 boylarında, etine hafif dolgun, çok sevimli, cıvıl cıvıl, yüzü de çok güzel bir kadın. Bir çocukları var. Her neyse, son birkaç yıldır Altanda şeker hastalığı, arkasından impotans oluştu. Sürekli bu konuda dert yanar, çare arar ve doktor olduğumdan bana danışırdı. Ben de Ürologlara yönlendirdim. Ama nafile, çünkü olay organik olduğu için pek çözümü yok. Anladığım kadarıyla en az 2 yıldır Altanda tık yoktu. Açıkçası gidip gelirken ve onlarda kalırken hiç karısının durumunu aklıma getirmemiş, onun bu konuda mağdur olacağını düşünmemiştim. Hem onlar benim çok sevdiğm akrabalarımdı. Zeliha beni çok sever, ‘Ercan abi’ der, sevimli bir şekilde sarılırdı her zaman. Bazan onlarda sabahlardım. Ticaretle uğraşan Altan sabah erken kalkar işine giderdi. Biz de sonradan Zeliha ve çocuğuyla uyanır, kahvaltı eder, ben sonra işime ya da toplantıma giderdim.
Son olarak Haziran ortalarında onlarda kaldım. Akşamdan sevinçli bir karşılama, yemek sohbet muhabbet, derken odalarımıza çekildik yattık. Bu arada küçük çocukları da teyzelerine gitmiş 1 haftalığına. Sabah, hava sıcak olduğu için odaların kapısı açık, ben bir hıçkırma ve belli belirsiz bir iniltiyle uyandım. Bir daha uyuyamadım, kalktım üzerimde şort ve ince bir tişortle salona geçtim. Altan çoktan işe gitmişti. TV’yi açıp, sesini çok kısarak, izleyip, kahvaltıya kadar vakit geçirme düşüncesiyle öylesine izlemeye başladım. Bir 20 dakika sonra Zeliha geldi salona, saçı hafif dağınık, gözleri şismiş, ama uykudan değil, belli ki ağlamış. Kısa bir gecelikle geldi, kanepede yanıma oturdu. Birbirimizi çok sevdiğimizden ve ters birşey düşünmediğimizden, ya da en azından ben öyle düşünmediğimden, teklifsiz otururduk böyle. O anda da benim aklımdan en ufak birşey geçmiyordu zaten, severdim Zelihayı…
“Sen birşeye mi üzüldün? Ağlamışsın!” diye sordum. Gözleri doldu yine. “Ercan abi, seni çok seviyorum, senden saklamayacağım, üstelik bir hekimsin, bu konuda içimi dökeceğim en uygun kişisin, çok büyük bir sorunumuz var. Altanda sertleşme problemi var, nerdeyse tam 2 yıldır hiç beraber olmadık. Doktora falan da gitti, hiç çözüm olmadı, cinsel uyarıcı hap kullandı, yine çözüm yok. Doktorlar sadece penis proteziyle olabilir dediler, Altan da hiç yanaşmıyor. Ben de onu kırmayayım diye birşey demiyorum. Çaresiz…” dedi ve sözün burasında başını eğdi, yüzü kızardı ve yine bir hıçkırıkla gözlerinden yaşlar boşanmaya başladı, bir süre sessiz kaldıktan sonra sesinin tonunu alçaltarak, “Çaresiz kendimle oynuyorum, öyle tatmin oluyorum. Ama çok gerildim artık, çocuğuma olur olmaz bağırıyorum, etrafımdakileri kırıyorum. Kendimle oynamak yetmiyor artık bana!” diyerek bacaklarını gövdesine çekti, top gibi toparlandı, kedi yavrusu gibi göğsüme sokuldu, ağlamaya başladı. Başını boynumla sağ omzum arasına göğsüme gömdü…
Bu tabloda birden içimi aşırı bir acıma, şefkat ve koruma duyguları sardı. Küçük bir çocuk gibi ağlamasına dayanamadım ve sarılarak saçlarını tıpkı bir çocuğu sever gibi şefkatle okşamaya başladım ve “Merak etme, zamanla düzelir bazı şeyler…” gibi, kendimin de inanmadığı bazı sözler geveleyerek teselliye çalıştım. O ara başını hafifçe kaldırdı aşağıdan yüzüme baktı. Çok masum, çaresiz, utanmış ve arzu karışımı, yaşlı gözlerdeki bu bakışa dayanamadım, sağ elimin başparmağıyla gözlerindeki yaşları birer birer sildim. Sessiz sessiz ağlamaya devam etti. O kadar acıma ve şefkat doluydum ki, bu güzel gözler karşısında, dayanamadım dudaklarımı iki yanağına da hafifçe dokundurarak, yaşları tekrar sildim dudaklarımla ve halen aklımda birşey olmadan sıkı sıkıya sarıldım, “Geçecek, merak etme!” diyebildim.
O arada başını hafifçe yine kaldırdı. Ama bana bakışları değişmişti sanki. Nefes alışı hızlanmış, göğsü sık sık inip kalkmaya başlamıştı. Bunu farkettiğimde dikkatimi çekti, dekoltesi fazlaydı ve iri memelerinin çatalı ve dekolteden taşan iri yuvarlaklara başka bir gözle bakmış, ama hemen toparlanmak istemiştim. O ise, “Teselli etmeye çalıştığın için teşekkür ederim.” dedi ve sağ kulağım ve boynum çenem altına gömdü başını ve uzun bir öpücükle öptü, öylece kaldı bir süre. Sonra birden boynumu, çenemi ve yüzümü, sık sık ve defalarca çabuk çabuk öpmeye başladı. Memeleri daha hızlı inip kalkıyor ve onları göğsüme bastırıyordu. Çok sert, taş gibi olduklarını farkettim. Bende de birden duygular şefkatle arzu arasında karışım göstermeye başlamıştı. Öpmeler çoğaldı ve dudaklarıma da dokunmaya başaldı. Daha da ileri giderek alt dudağımı kaptı ve hırsla emmeye, kendini bana daha çok bastırmaya başladı…
Beynim (Ne oluyor?) diyordu, ama sikim bu soruya çoktan cevap vermişti bile. Zeliha da bunu anlamak ve şöyle bir yoklamak için şortumun üzerinden sikime dokundu ve sertliğinden, beynim değilse bile bedenimin cevapsız kalmadığını anladı. Beni yavaşça sırtüstü devirdi kanepeye, dudaklarımı somuruyordu artık. Dilini soktu ağzıma, önce dişlerimi yaladı, dişlerimin dibinde gezdirdi dilini, sonra hırsla ve açlıkla dişlerimi araladı, dilini dilimle buluşturdu ve dilimi yakalayıp emmeye, şiddetle emmeye başladı. Bu arada elini şortumdan içeri kaydırmış, sikimi kavramıştı, sıkıp sıkıp bırakıyordu. Kendisi de üzerimde memeleriyle göğsümü ezerken, sıyrılmış kısa geceliğinin altından külotlu amını bacağıma şiddetle bastırıp sürtüyor, bu arada sabah duyduğum iniltinin aynısıyla ıhlıyordu. Bacağım külotundan dışarı taşan ıslaklığıyla ıslanmıştı. Hırsla ve hızla tişörtümü sıyırdı, ben de başımı oynatarak yardım ettim çıkarıp attı. Boynuma, ordan göğsüme indi, öpüyor, yalıyor ve emiyordu. Meme uçlarıma geldi, ıhlayarak şap şap seslerle emiyor, ısırıyor ve yalıyordu. Ben de deli oldum, alttan sikimi bastırıyorum, o da amını sürtüyordu.
“Çıkart geceliğini!” dedim. Yine hırsla ve bir çırpıda geceliğini çıkarıp attı. Sütyen yoktu zaten. Tanrım, ne güzel memelerdi, hiç doğurmamış gibi, iri, sert ve uçları yukarı bakıyor. Başımın altına bir yastık koyarak sırtımın ve başımın hafif doğrulmasını sağladı ve memelerini ağzıma dayadı, “Em ne olursun!” dedi kısık inleyen sesle. “Em!” dedi. Yumuldum, memesinin ucunu vakumlayarak ağzıma alıyor, tüm gücümle emiyor, sadece meme ucunu değil, memesinden de büyükçe bir kısmı boğazıma kadar somuruyordum. Bu arada diğer taş gibi memeyi de elimle sıkıyor, yoğuruyordum. Sonra ağzımdan çıkarıp, bu kez diğer memeyi aynen vakumluyordum. İnlemeleri kısa kısa, ama çok isterik çığlıklara dönmüştü artık. “Ercan abi abim benim… Ne olur 2 yıllık hasretimi dindir, açlığımı gider, doyur beni ne olur, ne olur!” diye inliyor, bir yandan da gözyaşlarını akıtmaya devam ediyordu…
Altında sadece külot vardı, ama işemiş gibi sırılsıklamdı. Memelerimi bir daha öpüp yalamaya başlayarak daha aşağılara indi, göbeğime geldi, yalayıp içini dilledi, sonra diliyle aşağılara indi, şortumla boxerimi az indirdi. Herşeyi, tüm açlığını gidermek istercesine yavaş yavaş, ama her zerresinden tad alarak yapıyordu. Sikimin köküne ulaştı, oraları yaladı. Sonra şortumla boxerimi birlikte yavaş yavaş sikimin her açılan yerini yalayarak çıkarttı. En sonunda sikim fırlayarak tavanı göstermeye başladı. Zeliha şöyle bir doğruldu, arzu, beğeni ve şaşkınlık karışımı bir ifadeyle sikimin başını iki eli arasına alarak 4-5 saniye hayranlıkla baktı ve “Bu… bu… bu çok büyük ve çok güzelll! Altanınkinden iri! Hepsinden önemlisi dipdiri…” dedi. Sonra eğilip yavaşça öptü, yüzüne sürmeye, tapınırcasına sevmeye başladı. Dudaklarına, yüzüne sürüyor, oradan aşağı memelerine götürüyor, onlara sürüyor, bir birinin bir diğerinin ucuyla okşuyordu…
Sonra sikimi kaptı birden ve başını emmeye, “Mmmmm!” diye sesler çıkarmaya başladı. Eli de külotunun üzerinden amını okşuyordu. Yavaş yavaş derken daha da ilerledi ve ağzına sikimin tamamını aldı, başını ileri geri oynatarak vakumluyordu. Ben artık tahammülün son noktasındaydım, omzundan hafifçe ittim ve “Her an gelebilirim!” dedim. Ağzından çıkarmadı ve patla der gibi suratıma baktı. Ben de, “Ooohhh!” diye hırıltılı bir bağırmayla boşalttım tüm döllerimi ağzına. Ağzından hiç çıkartmadı, son titremelerime kadar hem emdi, hem yuttu. Öyleki sikim ağzında ileri geri girip çıkarken bir döl kırıntısı dahi görünmüyordu. Kasılmalarım en son bittikten sonra da 15-20 saniye daha emdi ve sikimi yalayarak ağzından çıkardı. Ama sikim halen sertti. “Ay inanmıyorum, halen taş gibi!” dedi. Ben de, “Canımm, çok süperdi, ama sen daha açsın, şimdi ben senin tatlını yalayayım hadi!” dedim. “Evetttt!” dedi, külotunu çekip attı ve hemen amını ağzıma dayadı. Dizleri geri kıvrık, kendi de geriye yaylanmış vaziyette amını ağzıma bastırıyor, ben de bu muhteşem etli amcığı somuruyordum…
Zaten azmış olan Zeliha hemen kasılarak ve kasıklarıyla ağzıma kerkinerek, kısa kısa vuruşlarla, “Buuu, işte buuu!” diyerek boşalmaya başladı. Ağzım ve çenem amının suyuyla, bal kasesine daldırmış gibi sısrılsıklam ve vıcık vıcık oldu. Kasılma ve titremeleri geçince Zeliha dudaklarıma yumuldu ve ağzımdaki bu en ballı sıvıyı, ağzımı emerek yaladı, yuttu ve “Ohhh, amımın tadı da çok güzelmiş!” dedi. Sonra yavaşça koluma, omzum hizasından yattı ve dinlenmeye koyuldu. Bu arada parmaklarının sırtıyla hafif hafif göğsüme, oradan sikime kadar sürterek okşuyordu. “Teşekkür ederim Ercan abiciğimmm! İnan iki yıldır yarak yüzü görmedim. Çaresiz ve birdaha olamayacağını öğrendikten sonra hep kendi kendimi tatmin ettim ve biliyormusun, tek objem hep sendin. Neden bilmiyorum ama, senden başkasını düşünmedim bile. Bu sabah bile sen içerde yatarken seni hayal edip, sağ elimin kutsal iki parmağıyla amımı parmaklayarak, sanki senin bu güzel sikinmiş gibi boşaldım. Ama inan hayallerimde bile sikin bu kadar büyük değildi!” dedi.
Ben de, “İnan ki Zeliha, sen ateşlenene kadar hiç böyle birşey düşünmemiştim, bir anda oldu…” dedim. Göğsüme doğru hafif doğrularak, korkmuş, utanmış, kırgın ve hayal kırıklığı karışımıyla, hepsinden önemlisi yarım saat önceki o mahzun anlamla yüzüme bakarak, “Üzgün müsün, pişman mısın yoksa?” dedi. “Hayııır!” diye bağırdım, “Hayır, hayır! Sana yemin ederim, hiç bu kadar güzel seks yaşamamıştım!” dedim. Yüzüne bu kez memnun, mutlu ve muzaffer bir anlam yayıldı ve “Daha ne yaptık ki!” dedi. Başını aşağı eğip sikime baktı ve eline alarak, “Tanrım yaa inanamıyorum, hiç yumuşamadı bu!” dedi. Ben de elimi onun daracaık amcığına attım. Amcığı çok güzeldi bu arada, tam sevdiğim türden, etli iç dudakları ve küçük parmağımın ilk boğumu kadar olan bızırı pespembe ve şişmiş dış dudakların arasından dışarıya fırlamış kabarmış ve sulu bir reçel kıvamındaki am suyuyla vıcık vıcık olmuştu. Daracık diyorum, çünkü bir parmağım bile zor sığıyordu neredeyse. Doğumunu sezeryanla yapmıştı zaten ve 2 yıldır da parmakları dışında hiçbirşey sokmamıştı bu amcığa…
Zeliha sikimi biraz yalayarak, “Bu güzel şeyi içimde istiyorum, hemen şimdi! Sen hiç birşeye karışma, o kadar açım ki, seni ben sikeceğim! Sen sadece aynen böyle yatmaya devam et!” dedi. Yavaşça yanımdan sıyrıldı, sağ bacağımın yanındaki sol bacağının üzerine yüklenerek sağ bacağını ata binecek gibi üzerimden aşırdı ve doğruldu, sikimi tuttu, alttan o etli, o ballanmış amının dudaklarına sikimin başını 10-15 saniye sürdü. Bu anda bile titriyor, “Offffff!” diye sesler çıkarıyordu. Sonra yavaş yavaş, milim milim sikime oturmaya başladı. Amcığı gerçekten çok sıkıydı, ama vıcık vıcık ballı olduğu için sımsıkı da olsa canını yakmadan muhteşem his uyandırarak giriyordu. “Offffff, bu çok kalııınnn!” diye bağırdıktan sonra, “Ama çok güzeeeelllll!” diye inledi. Tam dibine kadar oturunca, sikim amının rahim ağzı kısmına dokundu. “Offfff, bunu Altanda daha önce hiç hissetmemiştim! Aman Tanrım, ne muteşem bir duygu buuu!” dedi ve 10-15 saniye öylece bekledi. Üstüme oturmuş, amı sikimi sımsıkı sarmış, elleri göğsümde dikilmiş vaziyette, amının kasları refleks olarak kasılıp gevşiyor nabız gibi atıyordu…
“Tanrım, sonsuza kadar sürsün buuu!” diye inledi, sonra hafif hafif inip çıkmaya başladı. Önceleri yavaş yavaş, sonra giderek tempoyu artırdı. Oturup kalkıyor, inlemeleri artıyor, bu arada göğüslerimde olan elleri istemsizce ama çok kuvvetle sıkıyordu. Oturup kalktıkça o muhteşem güzellikteki memeleri çok güzel salınımlarla sallanıyordu. Ben hiç hareket etmiyor, sadece memelerini sıkıyordum. Zeliha inleyerek kasıklarımı dövüyor, götünün kanatları taşaklarıma vurdukça şap şap sesler çıkıyordu. Biraz canım acıyordu, ama aldığım zevkten dolayı aldırmıyordum. Gittikçe hızlandı, çılgınlaştı, “Sik beni Ercan abi, sikk, nolur sik daha, siiikkk!” diye bağıra bağıra kasılmaya ve titremeye başladı, öylece göğsüme kapaklandı. Amı halen kasılıp duruyordu. Rahatlayana kadar 2 dakika kadar yattı öylece. Ben de bir yandan saçlarını, bir yandan hafif hafif sırtını ve kalçalarını okşuyordum…
Neden sonra Zeliha farketti sikimin içinde halen semsert durduğumu ve boşalmamış olduğumu. “Aman Tanrım, yaa bugün tüm mutsuzluğum sınırsız bir mutluluğa dönüştü, ama aynı zamanda şaşkınlıklar yaşıyorum, bu ne sendeki Ercan abi? Bu inmez mi hiç? Altanın performansı malum, ama hiçbir arkadaşımda böyle birşey duymadım bile! Utandım şimdi, seni boşaltamadım!” dedi. “Yok, boşver. Biliyorsun ağzına çabuk geldim, ama boşalınca böyle oldu. Boşaltırsın merak etme… Hadi pozisyon değiştirelim!” dedim. Üstümden kalktığında amından çıkan sikim onun ballı sıvılarıyla bulaşmış ve parlaktı. “Domal!” dedim. “Olmaz, korkarım…” dedi. “Yok, götünü sikmeyeceğim, amından yine!” deyince diz dirsek pozisyonu aldı. Aman Tanrım böyle güzel kalçalar olmazdı. İnanılmaz güzellikte yuvarlaklardı ve arasındaki göt deliği anca bir kurşun kalemin ucu girecek kadardı. Zaten kıyamazdınız oraya sokmaya. Fakat domalmış pozisyonda arkadan fırlamış amının da görünüşü inanılmazdı…
Sikimi elime aldım ve başını 8-10 kere amının dudakları arasında sürttüm. Yine ıhlamaya başlamıştı. Yavaşça yüklenmeye başladım. Yavaş yavaş girdi sikim amına ve kasıklarım tam kalçalarına yapıştı. “Offff! İşte buna bayılıyorum, o kalın damarlı yarağını amımın duvarlarının her milimetrekeresinde hissediyorum ve yine rahmime dayandı sikin. Ohhhhhh!” diye inledi. Yavaş yavaş girip çıkmaya başladım ve hep yavaş tempoda gir-çık yapmaya devam ettim. Zelihanın inlemeleri hızlanıp çığlıklara dönüştü yine, “Ooggghhhh, ırrgggghhh!” diye hırıltılı bir hal aldı, “Pompala erkeğimm, sikicimmmm, sikkk, sokkkk, hızlı pompalaaaaaa, sert vur bebeğim, vur vur vur…” diye bağırıyordu. O kadar azgınlaştı ki, hızlı vuruşlarım yetmedi, kendisi de götünü kasıklarıma vurmaya başladı. Amına girip çıkan sikimin çıkardığı vıck vıck sesleri, kasıklarıma ve taşaklarıma vuran kalça ve kasıklarının şap şap seslerine karışıyor, ikimizi de azdırıyordu…
Nerdeyse 20 dakika olmuştu. Ta ilk sikmeye başlayalı beri o bir kez boşalmış, ben daha boşalmamıştım, “Artık patlamak üzereyim, çıkacağım!” dedim. “Hayırrrr!” diye inledi histerik bir şekilde, “Sakın çıkmaaa, içime akıtt, umrumda değil hiçbirşey, boşal, patlat, tüm dölünü akıt içime!” dedi. “Hadi o zaman beraber olsun!” dedim. “Evettt beraber olacak, zaten ben geliyoruuuum!” derken, ben de artık dayanma noktamın sonuna gelmiştim, ben de hırıldayarak ve bağırarak patlattım. Zeliha kasılma ve histerik titremelerle yüzükoyun kapanmış ve “Iıııııghhhh!” diye bağırırken, ben amına doldurdum tüm döllerimi. İkimiz de son kasılmaları yaşarken ter içinde kalmıştık. Sık sık soluyarak öylece ben de kapaklandım üstüne. Zeliha altımda, “Tanrım yaaa böyle ölmek istiyorum!” diye inliyordu, sikim içinde yavaş yavaş küçülürken. Bu arada ben onun ensesine sırtına öpücükler yağdırıyor, o da benim ellerimi öpüyordu. Döllerim ve onun aşk sıvıları kanepeye akmış ufak bir gölcük olmuştu.
Yavaşça çıktım içinden, kalçalarına öpücük kondurdum. Zeliha döndü kanepede oturdu. Sikimi tutup, memnuniyetini gösteren öpücüğünü sikime konduruyor, “Teşekkür ederim, teşekkür ederim, teşekkür ederim!” diye inliyordu halen…
Merhaba arkadaşlar ben de size başımdan geçen, kuzenimin karısı ile yaşadığım bir olayı itiraf etmek istiyorum. Bodrum’a tatile gitmiştim, orada kuzenimin evinde kalıyordum. Kuzenimin çok güzel bir karısı var, o kadar çekici ki, insanın içini ürpertiyor çekiciliğiyle. Kuzenim memur, komşu ilçede postanede çalışıyor. Karısı evhanımı. Yeni evlenmişler, daha çocukları yok.
Kuzenim işyerinden izin alamadığı için, bana, “Gündüzleri yengen seni gezdirsin, akşam mesaiden sonra da hep birlikte takılırız.” dedi. Ben de, “Tamam kuzen.” dedim ve iki gün evde dinlendim. Üçüncü gün kuzenimin karısı bana, “Hadi gel, birlikte plaja gidelim.” dedi. O lafı deyince ben sanki uçacak gibi oldum, “Gidelim, fakat ben yüzme bilmiyorum.” dedim. Kuzenimin karısı birden gülmeye başladı, “Bişey olmaz, fazla açılmazsın.” dedi. Evde mayolarımızı giydik, hazırlandık ve evden çıktık. Plaja vardığımızda kuzenimin karısı hemen üzerini soyundu ve suya koştu. Aman Tanrım! O ne vücut, o ne kalça, o ne harika bir göt! Ben suya girmedim, plajda oturuyorum. Kuzenimin karısı biraz yüzdükten sonra sudan çıktı ve bana doğru geldi. Bacaklarının arasında amı sanki (Gel beni ye!) diyordu. Yanıma geldi, “Sen neden soyunmuyorsun? Hadi soyun gel, korkma boğulmazsın!” dedi ve tekrar suya girdi. Hemen soyundum ve yanına gittim.
Fakat benim yarrak kalkmış, demir gibi olmuş, mayonun içinden fırlayacak gibi duruyordu. Çok fazla büyük olmasada kalın bir yarağım var. Utandığımdan elimle mayonun üstünü kapatıyordum. Bu davranışım kuzenimin karısının dikkatini çekti, “Ne o, utanıyormusun? Utanma herkes senin gibi!” deyince, mecburen elimi çektim. O an kuzenimin karısı gözünü dikmiş önüme bakıyordu. Biran göz göze geldik ve elimi tutu beni denize götürdü. Bana su atarak şaka yapmaya başladı. Sonra, “Gel sana yüzme öğreteyim.” dedi. Ben de, “Tamam.” dedim ve suya girdik. “Bana tutun.” dedi, tutundum. Biraz derine gidince ben, “Boğulacam.” dedim ve götüne öyle bir sarıldım ki, suyun içinde bile götü ateş gibi yanıyordu. Güya bana yüzme öğretiyor, ‘şöyle yap, böyle yap’ diyor bana sarılıyor, orama burama dokunuyor. Bir ara elleri yarağıma değince, ben daha çok azdım ve dayanamadım dudaklarına yapıştım, götünü okşamaya başladım. Birden beni itiverdi ve kızarak, “Ne yaptığını sanıyorsun?” dedi ve hemen sudan çıktık. Apar topar giyindik, eve gittik.
Eve vardığımızda bana halen kızgındı. Özür diledim, “Çok güzelsin dayanamadım.” dedim. O da, “Ama ben senin kuzeninin karısıyım. Bunu nasıl yaparsın?” dedi. Tekrar özür diledim ve odama gidip valizimi toplamaya başladım. İki dakika sonra odamın kapısını çaldı, “Girebilirmiyim?” dedi. Ben de, “Gir.” dedim. İçeri girer girmez valizimi topladığımı görünce, “Ne yapmaya çalışıyorsun sen?” diye kızdı. Gideceğimi, artık kalamıyacağımı söyledim. Elimi tuttu, “Hayır saçmalama! Biryere gitmiyorsun!” dedi ve göz göze geldik. Biran sessizlikten sonra bana, “Kuzeninin karısı olmasaydım, sana yapacağımı biliyordum!” dedi. Ben bundan cesaret alarak, “Farzet ki kuzenimin karısı değilsin, ne yapardın?” dedim. Hemen dudaklarıma yapıştı, dudaklarımı öyle bir somuruyor ki, ben de karşılık verdim ve ayakta sevişmeye başladık.
O beni soydu, ben de onu. Anında çırıl çıplak kaldık. Önümde diz çöküp yarağımı emmeye başladı. Daha sonra yatağa geçtik ve 69 olduk, o benim yarağımı, ben de onun o tazecik amını yalıyordum. Benimki yalamak değil sanki, amını yiyordum. Öyle harika bir vücuda sahip ki, amını yememek elde değil. Kendisini domaltıp amına yarağımı sokmaya çalıştım. Çok dar bir amı vardı, yarağımın başını sokunca birden bağırmaya başladı. “Acıyor! Yavaş yap!” diyordu. Yavaş da siksem amı dar olduğu için yine de acıyordu. “Böyle olmayacak!” deyip beni sırtüsü yatırdı ve üzerime çıktı. Amıyla yarağımın üzerinde dans edercesine yarağımı yavaş yavaş içine alıyordu. Bir süre üstümde gidip geldikten sonra orgazm oldu. Yarağımı amından çıkarmadan yatakta yuvarlanarak pozisyon değiştirdik, busefer ben onun üzerine çıktım. Ben üstten basarken oda bana alttan amıyla cevap veriyordu. Birkaç kere amına pompaladıktan sonra inleyerek, “Geliyorum!” dedim. Kuzenimin karısı, “Gel aşkım, içime boşal!” deyince, amına boşaldım. Ogün kuzenim akşam gelene kadar sikiştik.
Akşam kuzenim eve geldiğinde, “Tatilin nasıl geçiyor? Yengen seni gezdiriyor mu?” diye sordu. Ben de, “Hayatımda bukadar güzel tatil yapmadım kuzen, yengem sayesinde tatilim harika geçiyor.” deyince, kuzenimin karısı kocasına çaktırmadan bana bakarak gülümsedi. Akşam hep birlikte eğlendik. Sabah erkenden kuzenim işe gider gitmez biz sikişmeye başlıyorduk, ta ki mesaisi bitip eve gelene kadar. Sonunda haftasonu gelmiş, kuzenim evdeydi. Hep birlikte biryerlere gittik çok güzel eğlendik, fakat tüm haftasonu boyunca kuzenimin karısını sikememek beni bitirdi. Hele gece yatma vakti gelince, sikiştiklerini düşünmek bile koydu bana. Tatlilimin bitmesine, yani gitmeme iki gün kalmıştı. Aklımdan çıkmayan o güzel götünü de sikmeden gidersem ölürüm diyordum kendi kendime.
Pazartesi sabahı olmuştu, kuzenim erkenden işine gitti. Kuzenim evden ayrıldıktan yarım saat sonra yatakodalarına gittim. Kapıyı açınca, kuzenimin karısı yatakta üstü açık yatıyordu. Yavaşça yatağa girdim ve yanına uzandım. Boynunu öperek, götünü okşamaya başladım. Hafif uyandı ve gülerek, “Yine mi acıktın canavar?” dedi. Ben de, “Evet çok açım, ne olur bırak ta doyasıya kadar yiyeyim.” dedim. Kuzenimin karısı gülümseyerek, “Ne duruyorsun ohalde, ye hadi.” dedi. Hemen kafamı bacaklarının arasına soktum, ellerimle kalçasını tuttum ayırdım ve dilimle götünün deliğini yalamaya başladım. En az yirmi dakika götünü yaladım, dilimi götünün deliğine sokup çıkartıyordum. Amacım götünü sikmek için hazırlamaktı. Sonra domaltıp arkasına geçtim. Yarağımı ilk önce amına sokup iyice kayganlaştırdıktan sonra, yavaşça götüne dayadım. Biraz sokunca, “Acıyor!” dedi, götünü sikmeme izin vermedi. Yalvarmaya başladım, “Senin o güzel götünü sikmezsem ölürüm!” dedim. Sonunda insafa geldi, “Acıtmadan yaparsan olur.” dedi. “Tamam, acıtmadan sikecem.” dedim…
Sikimin başını güzelce tükürükledim, yavasça götünün deliğine dayadım. Yavaş yavaş zorlukla götüne soktum. Altımdan kaçmaya çalıştıysada üzerine yüklendim bırakmadım. Altımda kıpırdadıkça yarağımı bastırıyordum. Sonunda köküne kadar koyduğumda, acayip bir şekilde bağırmaya başladı, “Ne olur yeter Can! Çıkar! Acıyor!” diyordu. Ama ben açlığımı gidermeden asla bırakmaya niyetim yoktu. Zorlaya zorlaya gidip gelmeye başladım. Birkaç dakika sonra o da yarı acı yarı zevkle inlemeye başladı. Götü öyle dardı ki, sanki götüyle sikimi koparacak gibiydi. Gerçekten o kadar tatlı o kadar hoş bir götü vardı ki, o götün üzerinde ölmeye bile razıydım. Götünü birkaç dakika siktikten sonra öyle bir boşaldım ki, bütün dölümü götünün içine akıttım. Götünden yarağımı çekip, arkadan amına soktum. Birkaç dakika da amına pompaladım. Çok geçmeden delirmiş gibi inlemeye başladı, ardından da boşaldı…
Şimdi tekrar Berlin’deyim. Ara sıra kuzenimin karısı ile telefonlaşıyoruz. Bana, “Seni çok özledim, ne olur gel, ölmeden önce o güzelim günleri birdaha yaşayalım!” diyor.